Yalnızlığım yerlisiyim, hafız ve ben
düş ekimlerinde düştüm yola başımsa ne eğik ne önde sadece huzuruna çıktığımda O’nun,
boynum kıldan ince.
Müzmin acıların hümayunuyum ben
Saf tuttuğum safiyet yüklü iklim
Tebessümler dilediğim günün
arifesinde
İşte boykot ediyorum pervasızlığımı
Pervazında ömrün, makûs talimle her
İstişare ettiğimde
Ünleniyor rengim ve cildim
Göz teması kurduğum o bitimsiz hüzün
Yer cücesi bir bitki gibi toprağımda
saklı sihrim
Ellerimse beyaz ve bomboş
O kodaman boşluk yok mu, hafız…
Serenadı dünün
Eklem yerleri acırken şiirin.
Telaffuzu yok bu aşkın, hafız
Tabi olduğu da hiçbir hüküm.
Devşirmediğim benim soluk gölgem
Hüznümle teftiş ettiğim gün ve gecem
Kardığımsa kandığım cihan
Kandırıldığım anbean
Tutuşan eteklerim
Tülünde saklı belki de göğün.
Yakamozların tanrısıdır zemherilerde
saklı gelinciğin
Titrek gövdesine aldanma sen
Aldattığımsa yorgun mizacım
Atlatıldığım her dem
Derlediğim sözüm ona mutluluğa
duyduğum özlem.
Fakirdir benim zümrem
En çok da aşk fakiri ve aşk körü
İkilem yüklü ahvalim
Tütense gözümde bir sekant farkı ile
Ait olmadığım asrın müdavimi olsam
bile
Hangi ara gidip de geleceğim
İçimdeki engelleri aşıp da endamlı
Bir kimliğime mi bürüneceğim?
Yaş tahtaya bastım basalı
Yaşımı yasımı unuttum unutalı
Gel gör ki;
Gözüm açık gördüğüm bir rüyaymış
Sefertasımda saklı na’şım
Karıncalar gezinirken bedenimde
Lakin hala yerdeyim ayaklarım basılı
zemine
Emin olamadığımsa aşkın savsakladığı
benliğim
Görüp göreceğim ne mi kaldı?
Dirileceğim güne duyduğum arzu
Ölmekle iştigal gecenin sönük yıldızı
İçimdeki amblem ve o akit az evvel
imzaladığım
Sözcüklerin basireti bağlanmasın diye
Feragat ettiğim uykum ve özgürlüğüm
En çok yazarken ve severken mutluyum
ben.
Edimlerde saklı haletiruhiyem
Dünümü günle pekiştiren
Telaşı kalemin arz-ı endam eden
Yüreğin meali solmaksa, günün
Kazanılası zaferi
Yeniden açmaksa özlemin feri
İklimler yüklü ruhum
Şerh düştüm düşeli aşka ve benliğe…