Bir düş’ün yalnızlığını t/aşıyorum
sadece bir düş’ün…
Düşmediği kadar gözümden
Yakamoz sevinçlerin, fısıltıların
Aykırılığına adadım yüreğimi aşkın ve
aldatılmışlığın.
Bir düşün, sevgili sadece düşün
Telaşımla severken kaşın gözün ne ki?
Aşkın kanıma girdiği
Bir aldatıymış meğer iklim
İklimden öte ikilemler yüklendiğim.
Bir örüntü ise hayat
Ya da aksi olmayan bir görüntü
Renklerin çığlığına uzandım ben
Döktüm de döktüm gözyaşımı
Yasla yüklü mizacın her katresi
Sessizlikle imtihan olduğum ömrün
güncesi.
Bir sayaçsa yürek
Aşksa bir kaldıraç
Vakıf olduğum bunca hüzün bunca utanç
Nedense çok sevdim seni.
Kibirli dağların efsanesiymiş aşk.
Soldan başladığım saymaya
Sağımda sıradanlığın uymadığı
tarifeye
Meğerse kaçak yolcu gizliymiş ta
içimde
En çok da gözlerimi kaçıramadığım
O görüntü ki
Gözlerime takılı son bakışın
Revnak gölgelerle muhatabım
Sensizliğin ikliminde takılı bir
radar gibi
İçimi gagalayan hasretin
Terk etmediği son yabancıyım.
Öyle ya, akla zarar, sevgili!
Sana yakın ve tutsak
Kendime ve aşka mı uzak kalmışlığım
Ömrün de hengâmesi
Bazen ıslanıp bazen yuhalandığım
Artık hangi kibirli gölgeyse yapışan
enseme
Oysaki yalnızlığımla övünürdüm ben
öncesinde.
Siması yabancı değil aşkın
Lakin hep uzaktan sevdiğim ve de o
yalnızlığım
Belki de aşka âşık ve nasıl da aşikâr
Mizacımda saklı tutulmuş nutkum
Miracımsa yalpalandığım yol boyunca
Varlığım kutsanmış ve yok sayılmış
Var olduğuma da hükmetmesin hiç kimse
Herkesin yalnızlığı kendine
Başıma buyruk sevdiğim ne ki?
Miadım doldu dolacak
Yaş dediğin elbet akacak
Yas dediğin çoktan yasa bildiğim
Şan dediğin
Oysaki ünleyen bir heceydi
Ah, aşk bildiğim sevgili
Aşk olsun ya da olmasın
Varsın aşikâr olmasın içimdeki sızı
Sızlandığım değil asla
Sızdığım ne ki yürekten öte?