Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 23.04.2021
Okunma Sayısı : 929
Yorum Sayısı : 2




24 Nisan 1920 de  TBMM 115 ( bazı kaynaklara göre 120) Milletvekili ile toplandı ( 378 sayısına daha sonraki zamanlarda peyderpey ulaşılmıştır.)

TBMM ilk iş olarak Ankara Millet vekili Mustafa Kemal’i TBMM  Başkanı olarak seçti. Mustafa Kemal başkan olarak seçilmesinden dolayı TBMM Üyelerine teşekkür ederken şöyle dedi:

‘’Muhterem efendiler! Milletin mukadderatı umumiyesine  fiilen ve tamamen vazıyed edecek Makam-ı hilâfet ve Saltanatın duçar olduğu esaretten tahlis( kurtulma) ve memleketin tamamiyet ve selâmeti uğrunda her fedakârlığı büyük bir azim ile iktihama( Dayanma, yüklenme )  karar vermiş olan Meclis-i Âlinizin Riyasetine( Yüce Meclisin başkanlığına)  intihab edilmek ( seçilmek) suretiyle hakkımda ibzal buyurulan( esirgenmeyen )  itimat ve teveccühün müteşekkiri ve minnettarıyım.’’

Evet, görüldüğü gibi Mustafa Kemal TBMM Başkanı seçilmesinden dolayı yaptığı teşekkür konuşmasında da TBMM nin açılış gayesini hilafet ve saltanatı içinde bulunduğu esaretten kurtarmak olarak ifade ediyor.

Neden Peki? Mustafa Kemal’in amacı gerçekten de Halifeyi dolayısıyla da padişahı kurtarmak mıdır?

Değildir elbette ancak bakın daha o gün yani Mustafa Kemal teşekkür konuşmasını yaptıktan hemen bir kaç dakika sonra Antalya Milletvekili Hamdullah Suphi  ne teklif ediyor?

’Teşkilâtı millîyenin ve mücahedemizin ruhu, padişaha, hilâfete ve hukukuna vatanımızın selâmetine, birliğine, tamamiyetine sadakatten ibarettir; buna hürmet ettirmektir. Bunun bir beyanname ile memlekete ilânında fayda tasavvur ediyorum. Tasvip buyurursanız beyanname neşredelim (Alkışlar)’’ [ Bu teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. ]


Evet, bu düşünce sadece Hamdullah Suphi’ye ait değildir.  Özellikle İstanbul’dan gelen milletvekilleri TBMM yi Meclis-i Mebusanın bir devamı olarak görüyorlar, bu sebeple de Ankara’da açılan bu meclisin de kurulacak hükumetin de geçici olacağını zannediyorlardı. Hatta bundan emin idiler.

[Bu arada bir bilgiyi de araya sıkıştırayım:  TBMM, 8 Şubat 1921 Tarihine kadar sadece Büyük  Millet Meclisidir. 8. Şubat 1921 den itibaren Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi denmiş, resmi yazılarda da bu şekilde yazılmaya başlanmıştır.]

Memleketin düşmandan kurtulması için eli silah tutan herkese ihtiyaç vardı.  Böyle bir zamanda bölünme göze alınamazdı. O bakımdan da Mustafa Kemal de diğer milletvekilleri gibi padişahı, hilafet ve saltanatı kurtarmaktan bahsediyordu. Ama gerçek niyeti asla bu değildi.

Nitekim gerçek niyetinin ülkeyi düşmandan kurtardıktan sonra tekrar sultanın ellerine teslim etmek olmadığını yine aynı gün yani Meclis başkanlığına seçildiği,  bu seçim için teşekkür konuşması yaptığı, teşekkür konuşmasında padişah ve halifeyi kurtarmaktan bahsettiği gün TBMM ye verdiği önerge ile ortaya koydu.

TBMM Tarafından kabul edilen önergede Mustafa Kemal ne diyordu peki?
 

Karar 1: Hükümet kurmak zorunludur.

Karar 2: Geçici kadıyla da olsa Osmanlı idaresinin altındaki bir hükümet başkanı tanımak veya padişah vekili atamak doğru değildir.


Karar 3: Meclis’te ülkenin çeşitli yörelerinden gelen delegelerin ulusal iradeyi temsil ettiği göz önüne alınmalı ve bu ilke olarak benimsenmeli. Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde bir güç daha yoktur.


Karar 4: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama ve yürütme yetkisini kendisinde toplamıştır.


Karar 5: Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis Başkanı ise bu kurulun doğal olarak başkanıdır.


Karar 6: Padişah ve Halife’nin durumu, itilaf devletlerinin baskısından kurtulduğu zaman, Meclis’in düzenleyeceği yasaya göre belirtilecektir.

Kısaca görülüyor ki Mustafa Kemal artık Meclisi her türlü iradenin üzerinde görüyor ve işin ilginci az öce Hamdullah Suphi’yi çılgınca alkışlayanlar  şimdi Mustafa Kemal’i alkışlıyorlardı.

Yani Milletvekilleri ne yardan ne de serden vazgeçebiliyorlardı.

Padişah ve halifeyi kurtaralım mı?  Evet.  Padişah ve halife varlığını devam ettirsin mi?  Evet.  Peki Egemenlik Padişaha ait olsun mu?  Hayır, millete ait olsun... Gerçekten de anlaşılabilir tutum değildi ama neticede biz de asırlardır cumhuriyetle idare edilmiyorduk.  Daha yeni yeni öğreniyorduk  öğrenecektik Milli Egemenliği...

TBMM nin 24 Nisan 1920 deki gizli oturumunda Mustafa Kemal’in ‘’ Ahval-i Dahiliye hakkındaki beyanı’’ Bizzat kendi ağzından okundu.

Saat 4.05 de başlayan bu oturumda Mustafa Kemal oldukça uzun bir konuşma yaptı  konuşmasının sonunda da yemin etti.

Evet bir yemin olayı vardı 24 Nisan 1920 deki o gizli oturum konuşmasının sonunda  ama bakın nasıl?

‘’................Yalnız ve yalnız bir şey düşünmeğe mecburuz o da memleketin halâsıdır.( Kurtulmasıdır)  Burada mevzubahis olacak şahıs meselesi, hatır meselesi değildir (Alkışlar). Binaenaleyh bütün hakayik-ı vuzuhile ( Açık hakikatlar ile ) vakıf olarak isabet kararlarınızı vermenizi, maruzatı salifemde( eski maruzatımda )  işaret ettiğim gibi, memleketin menafii( menfaatleri) namına temenni ederim.. Millete istiklâl temin edileceği güne kadar bir fert  olarak bütün mevcudiyetimle çalışmağa mukaddesatım namına söz vermişimdir. Bu sözü burada tekrar etmekle kesbi şeref eylerim. (Alkışlar)

Dikkat edilecek olursa gizli oturumda yapılan konuşmada Mustafa Kemal  Padişahı  kurtarmaktan bahsetmediği gibi yapılacak mücadelenin bir şahıs meselesi olmadığını da vurguluyor ve çok  ilginçtir ki yine alkışlanıyor bu konuşması.

Evet, Mustafa Kemal ‘’ Amacı, yüce saltanat ve hilafet makamını kurtarmak olan Meclisimiz’’ Diyor alkışlanıyor, ‘’TBMM Üzerinde hiç bir güç yoktur.’’ Diyor alkışlanıyor, dolaylı olarak ‘’ Şahsi olarak kimseyi kurtarmak gibi bir niyetimiz yok’’ Diyor yine alkışlanıyor. Hem de aynı gün,  hem de en fazla bir kaç saat arayla...  Yukarıda da işaret ettiğim gibi oldukça ilginç bir durumdur bu.


Peki TBMM De Padişaha bağlılık yemini yapıldı mı?

Bir yemin var aslında.  Var olmasına var ama o olay oldukça farklı bir şey.  Onu da son bölümde ele alalım olur mu?



23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZIN 101. YIL DÖNÜMÜ TÜM MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN.

DAHA MUTLU DAHA HUZUR DOLU  NİCE BAYRAMLARA MİLLETÇE ULAŞMAMIZ DİLEKLERİMLE...


( Milli Egemenliğe Giden Yolda—3. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 23.04.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.