24 Nisan 1920 de TBMM 115 ( bazı
kaynaklara göre 120) Milletvekili ile toplandı ( 378 sayısına daha sonraki
zamanlarda peyderpey ulaşılmıştır.)
TBMM ilk iş olarak Ankara Millet vekili Mustafa Kemal’i TBMM Başkanı olarak seçti. Mustafa Kemal başkan
olarak seçilmesinden dolayı TBMM Üyelerine teşekkür ederken şöyle dedi:
‘’Muhterem efendiler! Milletin mukadderatı umumiyesine fiilen ve tamamen vazıyed edecek Makam-ı
hilâfet ve Saltanatın duçar olduğu esaretten tahlis( kurtulma) ve memleketin
tamamiyet ve selâmeti uğrunda her fedakârlığı büyük bir azim ile iktihama(
Dayanma, yüklenme ) karar vermiş olan
Meclis-i Âlinizin Riyasetine( Yüce Meclisin başkanlığına) intihab edilmek ( seçilmek) suretiyle
hakkımda ibzal buyurulan( esirgenmeyen )
itimat ve teveccühün müteşekkiri ve minnettarıyım.’’
Evet, görüldüğü gibi Mustafa Kemal TBMM Başkanı seçilmesinden dolayı yaptığı
teşekkür konuşmasında da TBMM nin açılış gayesini hilafet ve saltanatı içinde
bulunduğu esaretten kurtarmak olarak ifade ediyor.
Neden Peki? Mustafa Kemal’in amacı gerçekten de Halifeyi dolayısıyla da
padişahı kurtarmak mıdır?
Değildir elbette ancak bakın daha o gün yani Mustafa Kemal teşekkür konuşmasını
yaptıktan hemen bir kaç dakika sonra Antalya Milletvekili Hamdullah Suphi ne teklif ediyor?
‘’Teşkilâtı millîyenin ve mücahedemizin ruhu, padişaha, hilâfete ve hukukuna
vatanımızın selâmetine, birliğine, tamamiyetine sadakatten ibarettir; buna
hürmet ettirmektir. Bunun bir beyanname ile memlekete ilânında fayda tasavvur
ediyorum. Tasvip buyurursanız beyanname neşredelim (Alkışlar)’’ [ Bu teklif
TBMM tarafından kabul edilmiştir. ]
Evet, bu düşünce sadece Hamdullah Suphi’ye ait değildir. Özellikle İstanbul’dan gelen milletvekilleri
TBMM yi Meclis-i Mebusanın bir devamı olarak görüyorlar, bu sebeple de
Ankara’da açılan bu meclisin de kurulacak hükumetin de geçici olacağını
zannediyorlardı. Hatta bundan emin idiler.
[Bu arada bir bilgiyi de araya sıkıştırayım:
TBMM, 8 Şubat 1921 Tarihine kadar sadece Büyük Millet Meclisidir. 8. Şubat 1921 den itibaren
Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi denmiş, resmi yazılarda
da bu şekilde yazılmaya başlanmıştır.]
Memleketin düşmandan kurtulması için eli silah tutan herkese ihtiyaç
vardı. Böyle bir zamanda bölünme göze
alınamazdı. O bakımdan da Mustafa Kemal de diğer milletvekilleri gibi padişahı,
hilafet ve saltanatı kurtarmaktan bahsediyordu. Ama gerçek niyeti asla bu
değildi.
Nitekim gerçek niyetinin ülkeyi düşmandan kurtardıktan sonra tekrar sultanın
ellerine teslim etmek olmadığını yine aynı gün yani Meclis başkanlığına
seçildiği, bu seçim için teşekkür
konuşması yaptığı, teşekkür konuşmasında padişah ve halifeyi kurtarmaktan
bahsettiği gün TBMM ye verdiği önerge ile ortaya koydu.
TBMM Tarafından kabul edilen önergede Mustafa Kemal ne diyordu peki?
Karar 1: Hükümet kurmak zorunludur.
Karar 2: Geçici kadıyla da olsa Osmanlı
idaresinin altındaki bir hükümet başkanı tanımak veya padişah vekili atamak
doğru değildir.
Karar 3: Meclis’te ülkenin çeşitli yörelerinden gelen delegelerin ulusal
iradeyi temsil ettiği göz önüne alınmalı ve bu ilke olarak benimsenmeli. Büyük
Millet Meclisi’nin üzerinde bir güç daha yoktur.
Karar 4: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama ve yürütme yetkisini
kendisinde toplamıştır.
Karar 5: Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek bir kurul hükümet
işlerine bakar. Meclis Başkanı ise bu kurulun doğal olarak başkanıdır.