Gerek yurdun büyük bir kısmında seçimler yapılarak gerekse İstanbul’daki
Meclis- Mebusanın bir mensubu olmak dolayısıyla milletvekili olan 378 insan
Ankara’da toplanmaya başlayınca Mustafa
Kemal, Temsil Heyeti namına 21 Nisan 1920 de çok acele kaydıyla bütün
kolordulara, sancaklara, Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Başkanlıklarına, belediye başkanlıklarına bir telgraf ile TBMM
nin ne zaman ve ne şekilde açılacağını
anlatan bir bildiri gönderdi. Bildiride aynen şöyle demekteydi Mustafa Kemal: ( Günümüz Türkçesiyle)
1 — Tanrının lûtfuyla Nisanın 23’üncü Cuma günü, Cuma Namazından sonra,
Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
2 — Vatanın istiklâli, yüce Hilâfet
ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak
olan Büyük Millet Meclisi’nin açılış gününü Cumaya rastlatmakla, o günün
kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram
Velî Câmi-i Şerifinde cuma namazı kılınarak Kur’an’ın ve namazın nurlarından da
feyz alınacaktır. Namazdan sonra, Sakal-ı Şerif
ve Sancâk-ı Şerif alınarak
Meclisin toplanacağı yere gidilecektir.
Meclise girmeden önce bir dua okunarak
kurbanlar kesilecektir. Bu merasimde Câmi-i Şeriften başlayarak Meclis binasına
kadar Kolordu Komutanlığı’nca askerî birliklerle özel tören düzeni alınacaktır.
3 — Açılış gününün kutsallığını
belirtmek için bu günden başlayarak vilâyet merkezinde, Vali Beyefendi
Hazretlerinin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye ve Buhari-i Şerif
okunmaya başlanacak ve Hatm-i Şerifin son kısımları uğur getirsin diye Cuma
günü namazdan sonra Meclis’in toplanacağı yerin önünde tamamlanacaktır.
4 — Kutsal ve yaralı vatanımızın her
köşesinde bu günden itibaren aynı şekilde Hatm-i Şerifler indirilmesine ve
Buhari-i Şerif okunmasına başlanarak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ
verilecek, hutbe okunurken, Halifemiz, Padişahımız Efendimiz Hazretleri’nin
mübarek adları anılırken, Padişah Efendimiz’in yüce varlıklarının, şanlı
ülkesinin ve bütün tebaasının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları
için ayrıca dua okunacak ve Cuma Namazının kılınmasından sonra da hatim
tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat makamı ile bütün vatan topraklarının
kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele’nin önemini ve kutsallığını,
milletin her bir ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan bu Büyük
Millet Meclisi’nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan
vaazlar verilecektir. Daha sonra, Halife ve Padişah’ımızın, din ve
devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve istiklâli için dua
edilecektir. Bu dinî ve vatanî merasim yapıldıktan ve camilerden
çıkıldıktan sonra, Osmanlı vilâyetlerinin her tarafında, hükûmet konağına
gelinerek Meclis’in açılmasından dolayı resmî tebrikler yapılacaktır.
Her tarafta Cuma Namazından önce uygun şekilde Mevlid-i Şerif okunacaktır.
5 — Bu tebliğin hemen yayınlanarak
her tarafa ulaştırılabilmesi için her vasıtaya başvurulacak, sür’atle en ücra
köylere, en küçük askerî birliklere, memleketin bütün teşkilât ve kuruluşlarına
ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca, büyük levhalar halinde her tarafa asılacak
ve mümkün olan yerlerde bastırılıp çoğaltılarak parasız dağıtılacaktır.
6 — Yüce Tanrı’dan tam bir başarıya
ulaştırması niyaz olunur.
Hey’et-i Temsiliye adına
Mustafa Kemal
Görüldüğü gibi bu bildiride Mustafa Kemal gayet açık ve net bir biçimde TBMM
nin açılış gayesinin vatanı düşman
işgalinden kurtarmak olduğunu belirtirken aynı zamanda Padişahı onun temsil ettiği saltanatı ve hilafeti kurtarmak olduğunu da söylüyor.
Bu bildiri bazı tarihçilere göre Milli
Mücadelenin Mustafa Kemal ve
Padişah Vahdettin’in birlikte yürüttükleri bir mücadele olduğunun en büyük
delilidir. Yoksa Mustafa Kemal sadece on üç gün önce kendisi ve dava
arkadaşları hakkında ‘’ Katli vaciptir ‘’ Fetvası verilmiş olduğunu bile
bile. Padişahın bu fetvaya karşı
Şeyhülislam’a ‘’ Ulan sen n’aapıyorsun?
Vatanı kurtarmak için gayret eden insanlar için nasıl katli vacip
dersin’’ Demediğini göre göre böyle bir bildiride Padişahı kurtarmak,
saltanatı kurtarmak, hilafeti kurtarmaktan bahsediyorsa ortada işgalcilere
karşı bir danışıklı döğüş vardır.’’
Demektedirler.
Bazı tarihçilere göre ise Padişah
Vahdettin ne kadar hain olursa olsun Mustafa Kemal’in pek çok yakın silah
arkadaşları bile hâlen Saltanat ve Hilafetten yanadırlar ve yapılan milli
mücadeleyi vatanın kurtuluşu yanında saltanat ve hilafetin kurtuluşu için
yaptıklarını düşünmektedirler. Bu
durumda en azından ülke düşmandan temizleyinceye kadar Mustafa Kemal strateji
gereği Padişah, saltanat ve hilafetin kurtarılmasından söz etmek zorunda
kalmıştır. Aksi takdirde Milli Mücadelenin silahlı safhası başladığı anda
kuvvetler bölünebilirdi.
Yani her halükarda bir takiyye söz
konusu idi ama tarihçilerin üzerinde mutabakata varamadıkları nokta bu takiyyenin Mustafa Kemal ve Padişah
Vahdettin tarafından işgalcilere karşı mı
yoksa Mustafa Kemal tarafından Padişah Vahdettin’e, saltanat ve hilafet
yanlılarına karşı mı yapıldığı konusuydu.
23 Nisan 1920 de TBMM Aynen Mustafa
Kemal’in 21 Nisan 1923 Tarihli Bildirisinde belirttiği şekliyle açıldı.
Nerede açıldı diye soracak olursanız, hepimizin bildiği Ankara’nın Ulus
Semtinde bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi
olarak kullanılan binada açıldı.
Evet bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak bildiğimiz ve tanıdığımız I.TBMM
Binası 1915 Yılında Enver Paşa’nın emriyle İttihat ve Terakki Fırkasının kulüp
binası olarak yapılmaya başlanmış ancak bir taraftan I. Dünya Savaşı da devam
ettiğinden çatısı tamamen yapılamadan bir süre Ankara’yı işgalleri altında
bulunduran Fransızlar tarafından kullanılmış ( Fransızlar bu binaya bir müfreze
yerleştirmişler.)
Sonra?
Sonra Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti 27
Aralık 1919 da Ankara’ya gelince...
Burada durdum zira anlayamadığım bir durum söz konusu.
Evet Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti
Ankara’ya gelince Fransızlar hiç
bir itirazda bulunmuyorlar en ufak bir mızıltı yapmıyorlar Ankara’dan çekip
giderken binayı da ‘’ Güle güle oturun ‘’ Diyerek Mustafa Kemal ve Temsil
heyetine bırakıyorlar. Tabii insanın kafası karışıyor. ‘’Ulan şerefsiz herifler
! Ankara’yı Madem bu kadar kolay hiç bir karşı koyma olmadan terk
edeceksiniz ne halt etmeye işgal
edersiniz?
Bir taraftan ülkenin her tarafında Mustafa Kemal ve onun başlattığı mücadele
aleyhine yazılar, hatta fetvalar atarsınız uçaklarınızla, öbür taraftan
işgalinizde bulunan Ankara’ya Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının gelmesine, burada bir meclis kurma
faaliyetlerine hiç ses çıkarmaz, müfrezenizi yerleştirdiğiniz binayı kuzu kuzu
verirsiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana
turşusu?
Evet bunu anlayabilmiş değilim.
Neyse işte bu bina 27 Aralık 1919 dan itibaren TBMM binası olmak üzere hazırlanır. Ancak binanın
en büyük eksiği çatısının kiremitleridir.
Bu kiremitler Ulucanlar’daki o günkü Numune Mektebinden ve Ankara halkının
evlerinden bin bir zorlukla toplanmıştır. [ Erol Toy adlı bir yazarın ‘’
İmparator ‘’ adlı Romanına göre ise
Dükkanında sattığı kurtlu peynirlerin içinden kurtları cımbızla
ayıklayan bakkal Vehbi Koç bir kağnı ile sokak sokak köy köy dolaşarak
vatandaştan kiremit toplamış, üç kuruşa topladığı kiremitleri beş kuruşa TBMM ye satıp ilk köşeyi dönme
eylemini böyle gerçekleştirmiş ( O tabii ki Vehbi Koç değil Fehmi Çok diyor
))))))
Evet, böylece 23 Nisan 1920 ye içine girilebilecek bir bir bina olarak
hazırlanan Meclis binasının başka eksikleri de vardı. Mesela kürsü,
oturulacak sıralar, ısınmak için soba.
1920 Senesinin 23 Nisanı soğuk geçmiş olacak ki soba oldukça önemli bir ihtiyaç
olmuş ve hatta çevre mekteplerden
sağlanan sıralar kürsülerle birlikte sağlanan sobalar meclis binasını ısıtamamış, millet vekilleri
titreye titreye oturmuşlar mecliste.
23 Nisan 1920 de Cuma Namazı ile İkindi
namazı arasındaki bir zaman diliminde tekbirlerle, dualarla, kapısında kurban kesilerek açılan TBMM de ilk
gün geçici olarak başkanlık koltuğuna en yaşlı milletvekili olan Sinop
Milletvekili Şerif Bey oturmuş ve kısa bir açılış konuşmasından sonra sözü
Ankara Milletvekili Mustafa Kemal’e
bırakmıştır.
Mustafa Kemal kısa bir konuşma yapmış ve
başka da bir şey olmamıştır o ilk gün.
Mustafa Kemal kısaca ‘’ “Yüce
Meclisiniz bildiğiniz gibi olağanüstü yetkilere sahip olarak yeniden seçilmiş
saygıdeğer milletvekilleriyle, taarruz ve işgale uğramış saltanat merkezinden
canlarını kurtararak buraya gelen saygıdeğer milletvekillerinden oluşmuştur.
Kaçıp gelebilecek milletvekilleriyle birlikte bir yüce Meclisin meydana
getirilmesi ancak yeni uygulanan seçim tarzıyla söz konusu olmuştur. Bu anda
Meclisiniz yasal olarak toplanmış bulunmaktadır.” Demiştir.
23 Nisan 1920- 15 Ekim 1924 Tarihleri arasında TBMM Binası olarak kullanılan bu
binada Mustafa Kemal’in TBMM Başkanı olması da ‘’ Egemenlik Kayıtsız Şartsız
Milletindir.’’ Kararının alınması da 24 Nisan 1920 de gerçekleşmiştir.
Peki TBMM de milletvekilleri bir
taraftan ‘’ Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.’’ Kararı alırken bir
taraftan da Padişaha, halifeye bağlılık yemini ettiler mi?
Bu sorunun cevabı gelecek bölümde.
(
Milli Egemenliğe Giden Yolda...—2. Bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
22.04.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.