Genç Türkiye Cumhuriyetinde İlginç Bir Kadın Cinayeti Ve Sonrasında Gelişen Olay
GENÇ
TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE İLGİNÇ BİR KADIN CİNAYETİ VE SONRASINDA GELİŞEN OLAYLAR.
1927 Yılında İstanbul- Karaköy-Bankalar caddesinde 18-20 yaşlarında genç bir
kız, 50-60 Yaşlarında evli, iki hanımı ve çocukları, torunları olan bir kişi tarafından
boğazı kesilerek öldürüldü.
Kız Elza Niyego adında bir Yahudi, erkek Osman Ratip adında bir Müslüman Türk’tü.
Osman Ratip, Sultan II. Abdülhamit’in eski emir subaylarındandı, Elza ise
Karaköy’de bir sigorta şirketinde eleman olarak çalışıyordu.
Osman Ratip Elza’yı görür görmez aşık olmuş, yaşına başına, iki eşi olmasına
aldırmadan ona evlenme teklif etmiş, annesinden Elza’yı istemiş ve her
seferinde red cevabı almıştı.
Bu red cevaplarından sonra Elza’nın, akrabası olan bir Yahudi ile nişanlandığını öğrenen Osman Ratip 1927 Yılı 17 Ağustos Günü Karaköy- Bankalar Caddesinde Elza’nın
karşısına çıktı ve elindeki bıçağı onun gırtlağına sapladı. Yanındaki kardeşi
Rejin’i de yaralayan Osman Ratip, kendisini de öldürmek istedi ama buna fırsatı
olmadan yakalandı.
Elsa’nın annesi olaydan hemen sonra kızının cesedinin bulunduğu yere geldi ve
sırt üstü uzanmış olan cesedin üzerinin örtülmesini istediyse de adli tıp
yetkilileri gelinceye kadar cesedin üstü örtülmedi.
Bu arada Osman Ratip deli ayaklarına
yatıyordu ya da gerçekten de deliydi zira Cumhuriyet Gazetesi muhabirine ‘’ “Ben
yaptığımı bilmiyorum, ben de öleceğim. Beni mezara gömünüz. Ben insan değilim.
Ben canavar oldum. Ben ölmek istiyorum. Babamın Allah belasını versin! Beni
layıkıyla terbiye ve tahsilimi ikmal ettirmedi. Lanet ruhuna!’’ Gibi saçmasapan
laflar etti.
Evet bu cinayet ilk anda zavallı bir genç kızın yaşlı başlı ama aşık bir erkek
tarafından öldürülmesi, üzücü bir aşk
hikayesinin hüsranla sona ermesi olarak yer aldı gazetelerde.
Ancak Elza’nın cesedi 18 Ağustosta ailesine teslim edildikten sonra işin şekli
değiştiği gibi gazetelerin ifadeleri değişti.
Elza’nın cenazesi 18 Ağustos 1927 de defnedildi. Ancak bu cenazeye yaklaşık
25.000 civarında Yahudi katılmıştı ki o günlerde Türkiye’deki Yahudi sayısı
82.000 olduğuna göre bu sayı oldukça fazlaydı.
19 Ağustos Tarihli Cumhuriyet Gazetesi, haberinde Elza Niyego ve Osman Ratip’in
hayat hikayesini yayınladı ama 20 Ağustosta verdiğ haber oldukça ilginçti:
20 Ağustos’ta Aynı Cumhuriyet gazetesi bir erkeğin bir kadını
öldürdüğünü, ölen ve öldüren hakkında
bilgi sahibi olunmadığını, İstanbul zabıtasının her gün gördüğü vakalardan
birini yaşadığını belirttikten sonra
genç kadının cenazesinin bir isyan vesilesi yapıldığını, Musevi vatandaşların
Beyoğlu sokaklarını bir isyan alanına döndürdüğünü, gelen giden otomobillerin
durdurulduğunu, trafiğin kesildiğini, bağırıp çağırdıklarını ve caddelere
döküldüklerini yazıyordu. Dahası Musevileri yaptıkları bu şamata yüzünden
kınıyordu. ‘’ Fuzuli şamataya gerek yok.
Türk adaletine güvenin’’ Diyordu.
19-20 Ağustos 1927 Tarihli gazetelerde katili kınayan tek bir satır yokken tüm
sitemler, hatta saldırılar Musevi vatandaşlaraydı.
21 Ağustos 1927 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi ‘’ Geçen gün cenaze merasiminde
taşkınlık yapan küstah Musevilere ahkâm-ı kanuniye( Kanunların hükümleri) en şedid( şiddetli) bir surette tatbik
edilecektir’’ Başlığı ile çıkarken 222 Ağustos 1927 Tarihli nüshasında ise aynı
gazete ‘’ “Nankör ve küstah Musevilerin muhakemesine başlandı” Başlığı ile
çıktı.
24 Ağustos’ta Cumhuriyet Gazetesinde
Yunus Nadi, Elza Niyego için matem ilan edip yas tutan Yahudilere hitaben ‘’ Ya
bu deveyi güdersiniz ya bu diyardan gidersiniz.’’ Başlıklı bir köşe yazısı
yazdı.
25 Ağustos 1927 Tarihli Cumhuriyet Gazetesinde ise İzmir Hahambaşısı Moşe Efendi’nin bir beyanatı
yayınlanmıştı ve bu beyanatta Hahambaşı
Moşe Efendi ‘’ Bir kahpe için İzmir Musevilerinin matem tuttukları hakkındaki
şâyialar doğru değildir. Havraların dolup boşandığı sözleri hilâftır.
Havraların kapıları her gün açık ve denilebilir ki bomboştur. Elza’nın siyah
matem kurdelesini takan Musevileri kimse görmemiştir.’’ Demekteydi.
Evet, olay öyle bir hal almıştı ki bir hahambaşı bile katledilmiş bir dindaşı
için ‘’kahpe ‘’ diyordu.
Peki Osman Ratip’e ne oldu?
Osman Ratip için adli tıp önce ‘’ Aklı başında, işlediği suçun cezasını
çekmesi gerekir’’ Dedi. Daha sonra ‘’ Aşk ve sevda muhterisi’’ dendi, akabinde psikolojik
sorunları olması sebebiyle ömür boyu hastanede kalması gerektiğine hükmedildi.
Osman Ratip yaklaşık on yıl kaldığı Bakırköy Ruh ve sinir Hastalıkları
Hastanesinde bir başka ruh hastası tarafından öldürüldü.
Velhasılıkelam yorgan gitti ama kavga bitti mi bitmedi mi bilemiyorum.
(
Genç Türkiye Cumhuriyetinde İlginç Bir Kadın Cinayeti Ve Sonrasında Gelişen Olay başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
15.04.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.