Bir düş’ün yenilgisiydi aşk ve
özlemiş ruhlar meclisinden taşan bir yürek gibi firarın eşiğinde belki de ölüm
öncesi rüzgârına yenik düşülesi kader gibi…
Eşliğinde hasretin, coşkusuna ve
aşkına yenik düşen matemin rüzgârında unutulmuş bir yaprak gibi sürüklendiği
yalnızlığın peşi sıra kefil olduğu aşkının verdiği o muhtırada solan bir hayal
gibi kibirli sesinde hayatın ünlemi olsa olsa yenik düştüğü dünyanın.
Mevsimler, sevgili:
Ahu gözlerinde hayallerin
Meddücezrine yenik düştüğüm sevginin…
Uzanmaksa yarına
Düş pazarında unutulmuş bir sepet
gibi
Hayıflandığın kadar söyle,
Bu mudur hak edilesi yalnızlığın tek
muhatabı olduğum.
Döşünde mevsimin
Yorgunluğun
Heybemden dökülen sözcükler mi?
Oysaki ne bir defter-i kebirim ne de
sıradan bir roman
Masalımı çocukluğumdan beri yazdığım
Asla değil bir yalan.
Vuku bulan şunca sefil hayal
Kibirli dokunuşlarında simaların
O yaftalar yok mu o yaftalar?
Sancılandığım şiir öncesi
Elbet alnımın akıyla yaşadığım
hayatın güncesi.
Rengim maviden bir mintana en uyan
Pembesi mahcubiyetimin
Kolay olmasa gerek söylemek:
Seni ne çok sevdiğim…
Kandıransa kader:
Başım gözüm üstüne.
Kederimle hemhal asla da isyan
etmedim öncesinde.
Gökte saklı bir puhu kuşu
Bilmezler de yaşadığımı eşliğinde o kukumav
kuşu
Elbet denk düştüğüm yalnızlığı
Yere göğe sığdıramadığımsa aşk
Aşikâr olansa imkânsızlığa açtığım
kanat.
Kırık ya da kırgın
B/ölündüğüm malum
Gömüldüğümse canlı canlı
Kabir azabını yaşadım da bir ömür
boyu.
Minnet ettiğim de yok da bir Allah’ın
kulu
Sadık olduğum kadar inancıma
Sevgiydi yürekte saklı sebilin varı
yoğu.
Gökten topladığım bulut ve umut
Bir ömür kulağımda çınlayan tek ses
mi?
Elbet: unut!
Unutmaksa ne haddime
Unutulmak yazılmış bir kez kaderime.
Bir mevsimsem tanımım yok
Bir şiarsa ruhum emsali yok
Bir itirafsa yalnızlığın vuku bulduğu
Yolumda saklıyım koştuğum kadar
Yaşadığım kadar da yaslıyım
Yaslandığım elbet o ulu çınar.