Geldim gidiyorum
Elimde kırmızı gül
ve Mendil
Kim ne demiş duymadan yorum
Söylene söylene dil…
Başım dünyanın derdiyle döner
Ağzımda tat bir porsiyon döner
Leblebi almak için gezdiğim yer Çorum
Ve medeniyet şehri Alaca…

Gözümde neye baktıysam kırmızı
Güneş yansıtırken kaplıyor ayı
Ta Orta Asya’dan gelen kımızı
Elimin tersiyle itiyorum
Kırılıyor şarap şişeleri
Yıkılıyor ayyaş geceleri
Yep yeni bir güne gidiyorum
Geçmişim azad etmiş heceleri…
Ve dur diyemiyorum Kaf Dağı masalına!

Hiç görmediğim yemişleri nasıl yerim
Yaptığım işten nasıl alırım verim
Var mıdır bana ait yerim
Toz toprak çöl fırtınası
Nasıl tanıdık gelir yankısı
Gözümü kim açacak
Yemeksiz dünyayı saçacak
Ölüm marşı mı yoksa duyduğum şarkısı
Ve kim katlanabilir bu yeni yasalara!

Bu değişim
Tam manasıyla devrim
Kafayı yemişim
Varlık yerine yokluğu severim
Ve tutkuyla varmak için yürürüm sanala!

Sulu gözlü hıçkıran bebek
Kuş kanatıyla uçuyor kelebek
Akıl tutulması… 
Öğretilerin hepsi boşa emek
Ben diyerek yutulması
Hem de garantisi var demek
Ve şimdi nasıl giderim gibi Alaska’ya…

Aramıyorum tarikat
Ucuz yoldan cennete şefaat
Helal lokma aşım
Neslinden biri Asım…
Bir mendil bin ağıt
Dertlenmekten parçalandı kağıt
Aramıyorum mahveden şatafat
İçinde unutulmak yazılmış ya Safahat!
Ne yılbaşı gelsin diye var telaşım
Ve ne de derdim olur Paskalya…

Saffet Kuramaz

( Bir Mendil Bin Ağıt başlıklı yazı safdeha tarafından 22.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.