….babacığım ileride çıkarmasını düşündüğün romanın sayfa yazılarını gönderip duruyorsun ,sen bunda bayağı ciddisin ,oysa ben şiir üzerinde yoğunlaşmanı istiyorum vazgeç bu sevdadan ,kendini roman yazacağım diye derin hikayelere gömüp kaybolma bak hayattan da uzaklaşacaksın böyle ,çünkü uzun yorucu bir yolculuk bu roman işi ve kendini karantinaya alman gerekecek , romanda bahsi geçen kahramanlardan biri ben miyim yoksa..)))) bak ne güzel anlatmışsın keşke bana böyle güzel sözler sıralamış olsaydın “…..gözlerinin ışığı telaşlı uçuşlarına benziyordu kuşların, veya boynu bükük bir kuğunun iki minik kömür gözleri ,ya da yüksek tavanlı bir odanın tavanında sarkan zarif bir avizenin duruşu gibiydi yüzü ,her yönden okunabilecek bakışlarının çocuk saflığında tertemiz duruşu şaşırtıcıydı ,yaşının hayret verici şekilde nüfus kütüğünde yazılı olandan çok daha küçük oluşu karşısında insanların şaşırmasına şaşmamak gerekirdi,...(shf-17)” gönderdiğin üç sayfanın içinde bazı pasajlar yazı dilini ilerlettiğini gösteriyor ama bu anlatım roman için yeterli mi bakalım ,keşke bu konuda sana yardımcı olabilsem babacığım ,yok mu çevrende yazdıklarını göstereceğin bilirkişiler,neyse musti sen devam et elbet bir gün bu azmin neticesini alırsın,dediğim gibi hafta sonu misafirlerimi ağırladım gayet güzel geçti neredeyse öğle sonrasına kadar devam etti,daha sonra gezintilere çıktık akşam dönebildim,belki benim için yorucu oldu ama erkenden yattım sabaha kadar iyi bir uyku çekmişim,inşallah kendime gelirim,e- okul sistemine nasıl gireceğimi ve neler yapacağımı öğrendim merak etme ,telaşa gerek yok,sınav ve performans notlarımı gireceğim ,girdiğim dersler tanıtılmamışsa ilgili müd.yrd’na söyler durumu düzelttiririm,öğrencilerimi tanıdıkça zeka-bilgi-düzey-davranış-tutum-iyi veya art niyetli olup olmadıklarını fark edebiliyorum,evde istediğim gibi istediğim program ve diziyi seyredebileceğimi zannederken zihni ve ruhsal yorgunluğumun farkında değilim herhalde erkenden uyumak istiyorum ve en iyisini yaptığımı düşünüyorum evet sen de öyle diyorsun hemen yatıp uyumamı tavsiye etmiştin ,erken yatıp erken kalkmak ,hatta senin yaptığın akşam ve yatsıyı birleştirme konusunu ben de uygulayacağım,hiç uyanmamak ve namazı geçirmektense cem etmek en iyisi,ne zaman hangi saatte geldi uykum aynısını yapıyorum ben de çünkü sabah ezanlarını buluyor uyku süreci, burada sabahları ve gün içi renkleri seviyorum , akşam olunca eve gelince ve yalnız geçen bir akşamın içinde kalınca mahzun oluyorum ,aklıma hemen T.V yi açmak geliyor, kendimi istediğim bir kanalın magazin veya müzik olan kanalına kilitliyorum,ama sana sormak istiyorum hangi dizileri takip ediyorsun bugünlerde bana da söyle bir bakayım ,ben oradayken gönül işleri mi neydi,o hayat benim mi,yoksa kara para aşk mı hangisiydi ve hangi kanaldaydı,neyse ya pek vaktim de yok sayılır musti,gelelim senin şu gönderdiğin romanın 9.shf. da yazdıklarına “…....Çınar kaç yüz yıllıktı , gövdesine kaç insan dizilirdi ve dalları denize doğru uzanıyordu,yalnızdı yapraksız dalları gövdesi kadardı .Tarihin,zamanın,hatıraların derin izleri yatıyordu. Kendime bir yer seçtim oturdum, zamanı dişlemeye başladım,güneşin ve poyrazın neşesi yerindeydi. Sahil kalabalık ve insanlar coşkuluydu,çocuklar her zamanki gibi hayatın anlamı,rengi,tadı,tuzuydu her biri cennet kokulu . Balıkçı sandalları yan yana dizilmiş,sahile çekilmişler denize bin özlem duyuyor can sıkıntılarını hissediyordum ,içimdeki yalnızlığı paylaştım onlarla.Ne zaman buraya gelsem,elimi uzatacak kadar yakın boğazın serinliğine bırakırım kendimi,deniz dalga dalga yakınlaşıp uzaklaşıyordu kendime geliyordum,bu mavi rengin oyunlarına kendimi kaptırarak oyalanıyordum,güneşe rağmen üşüyen ruhumu fark ettim.Çınar öylece sessiz ve antika eşya gibi devasa gövdesiyle bize bakıyordu,dalları yapraklanmış gölgesi bütün alanı kaplıyordu.İnsana mutluluk veren yemyeşil duruşu ve akşam kuşlarının cıvıldaşmaları çok etkileyici gelir bana.Düşündüm bir an,ne tuhaf değil mi ? çınar zamana ve insanlara şahitlik eden bilge bir varlık gibi,orada öylece insana güven veren bakışları ile çevreyi gözetliyordu,arada bir gözlerimin çınara kaymasına engel olamıyordum,ve onu diken ilk elin ve çevresindeki insanların hikayelerini düşünmeye başladım.Daha doğrusu zamanda yolculuğa çıktım,gerçekten tarihsel ses ve renkleriyle oturduğum mekanı hissediyordum.Burada bu çınar altına her gelişimde kendimden geçiyorum,rahat durmuyor hayal gücüm.Görür gibiyim bütün yüz ifadelerini, sesleri ve hikayeleri ile kaç yüzyıllık insanların gündeliklerini.Neyse ki hantal bir gemi boğaza girmiş ağır ağır yol alıyordu,herkesin dikkatini çeken şeyin benim de dikkatimi çekmesine izin verip hayallerimden uyandım ve denizin müthiş kaldırma gücünü hacmini bu muazzam deryayı hayranlıkla seyre koyuldum , işte bu düşünce yoğunluğu dalgınlık anıydı onu gördüğüm an…” babacığım güzel cümleler kuruyorsun burada anlattıklarını bir yere bağlayacaksın ama her neyse senin heyecanlarını kırmak istemiyorum fakat günümüz insanı böyle romantik anlatımlardan ziyade toplumsal ve uluslar arası konuların cirit attığı arada bir aşkın da yaşandığı anlatımları tercih ediyor,biliyorsun ABD 10-20 yıl sonraki dünya haritasını dizayn edeceği olayların kitabını şimdiden yazdırıyor filmini bile çekiyor,yani insanlar böyle kurgu bilim yapıtları daha bir ilginç buluyor,sen bilirsin yine,biliyorum bana şöyle cevap vereceksin,”…kızım zaman ve çağ ne olursa olsun aktif olan varlık insandır,insan merkezli olaylarda his,duygu ve romantizm her zaman mevcuttur,çevre ve tasvir anlatımlar insanın da okumak istediği kendine yakın göreceği ayrıntılardır…” diyeceksin tamam bu da kabul diyelim ve bekleyelim bakalım bana ileride neler göndereceksin,tabi benden eleştiri ve akademik bir tavsiye beklemiyorsun değil mi ? belki sen ilk ben okuyayım diye yapıyorsun bunu ama dağınık gönderme bari,mustii..hani bana masal anlatacaktın,bak yine atlattın ,neyse güzel babam sağ ol,Allah senden razı olsun ,annemin senin ellerinden sevgi ve saygıyla öperim,abim kardeşime tüm yakın arkadaş dostlarıma akrabalarıma selam ederim,maa selame..

 

20.03.2015 / mardin
mustafa kaya

( Mektup-13 başlıklı yazı cirik tarafından 7.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.