Günlük hayatın rutin işlerine o kadar dalıyoruz ki,bazen diğer uğraşlarımıza  zaman ayıramıyoruz.Kitap almaktan ve okumaktan uzak kaldığım  bugünlerde bir sevgiliyi özler gibi hasret kaldım,kiatpalarıma ve sahaflara gitme alışkanlığıma.

Gazetelerin pandemi günlerinde yapmaktan uzak kaldığımız alışkanlıklarımızın istatistiklerini yazıyordu.Maalesef bu listede kitap okuma ve kitap satın almak için kitap evlerine uğramak yoktu.Az okumuşluğumuzun kanıtı.

Böyle kısıtlı zamanlarda en iyi vakit değerlendirmek, okumaktan uzak kaldığımız kitaplarımız olmalıydı..Tutunamayanlar;romanı bende çok etki yapmıştı.Sosyal medyada en çok alıntı yapılan ,paylaşılan eserlerden biriydi.Oğuz Atay'ın Korkuyu beklerken adlı öyküsünü de okumak istiyordum.Bu zamanlar okumak için en uygun zamandı..

Korkuyu beklerken de çok önemli ip uçları vardı,yazar hakkında.Biraz ironik anlatımlar vardı."Benim kitabımı otuzuncu sayfadan sonra okuyan olmadı"diye.Ve şu alıntı edebiyatımızı içinde ki durumu yansıtıyordu;

"Ben ucuz bir romandım.Hayır kötü edebiyatın bile bir gerçegi vardı:Can sıkıcı taklitcileri bile benden gerçekti.Ben yoktum;hatta ben yokum,olmadım diyecek bir yerdeydim;kelimeler bile yan yana gelerek beni tanımak istemezlerdi.Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı;bana ait cümle ,bir düşünce olsaydı.Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa beni içine alsaydı! çok insan için söylendi ama,sana dauygulanabilir denilseydi.(Bu sözleri başkalarıyla paylaşmaya razıyım.Başka çarem yoktu)"
Diğer bir alıntı sözü

''...Beni anlamıyorlardı zararı yok.
Zaten beni daha kimler anlamadı...'

OĞUZ ATAY,KORKUYU BEKLERKEN

Ne kadar acı değil mi? yaşarken tanınmamak.Yıllar sonra edebiyatımızın yüz akı diye değerlendirilmek.Geriye dönük önceden yazılmış Atay hakkında yazılara az rastlıyoruz.Varlık dergisinin eski bir sayısında Atay ile ilğili bir yazı okuyorum.TUTUNAMAYANLAR'ın çok farklı bir eser edebiyatımızda ilk olduğunu,romanın neresinden devam ederseniz yine aynı keyfi alacağını yazıyordu;Oktay Akbal.Son zamanlarda eserlerini değerlendiran yazılar çoğaldı.Bazı yazarların kaderi öldükten sonra anlaşılmak.

Edebiyatımız da diğer yazarlara bakarsak,şöyle acı tablo çıkıyor;Orhan Pamuk,Türkiye'yi zor duruma bırakan bir açıklama yaprıktan sonra Nobel ödülü aldı.O dönemde Nobel'in içi yüzünü anlatan sınırlar arasında proğramı yayından kaldırıldı.Bu proğramı Banu Avar hazırlıyordu.Orhan Pamuk'un ülkemizi zor durum da bırakan açıklaması dolayısıyla O nun ödül alması Türk edebiyat okurları arasında bir memnuniyet vermedi.
O dönemin diğer bir projesi,Elif Şafak,romanları çok satıldı.Ama çok okunmadı.O kadar çok korsan baskısı da yapılmasına rağmen ardında bir okur kitlesi vermedi.Unutuldu.

Türk edebiyat kendi değerlerine yabancı kalmayan yazarların açtığı yolda,okurlarıyla yoluna devam ediyor.
( Korkuyu Beklerken başlıklı yazı M.Filizman tarafından 22.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.