Zaman zaman yakın uzak vefat haberleri ile sarsılırız , kimi genç ölümler
canımızı çok yakar , uzun zaman bir ömür bu sızıyı taşırız içimizde , kutsal
kitabımız Kur’an’ı Kerim Ankebut Suresi ayet 57’de : ‘’..her can ölümü
tadacaktır , sonunda bize döndürüleceksiniz..’’ denilmektedir , kimse ölümsüz
değildir , peygamberler bile , yine kitabımız Kur’an’ın Enbiya-34.ayetinde bu
gerçeği vurgular: ‘’..senden önce hiçbir insanı ölümsüz kılmadık , sen ölürsen
onlar ebedi mi kalacaklar ..’’ şeklindeki ifade ile bir hakikate dikkat çekilir
, biz acı ve üzüntülerimizle , kaybettiklerimizi unutmamak , onların anılarını
hem günlerimize hem de geleceklerimize taşımak vazifemiz olmalı , hayatlarında
bir ve beraber sevgi akışı içinde olduğumuz bu kayıplarımız için , ibret ve
hikmetle bekleyeceğiz , ölüm sonrası bekleyen bir hayatın gerçeği ile acılarımıza
sabredeceğiz , bir rüya gibi güzel geçen günlerin , yılların ardından bir gün
elbette ayrılık saati gelecekti , uhrevi aleme göç eden yakın veya tanıdık her
kişi için rüya da bitmiş olur ve her şey başladığı yere döner , topraktan
gelmek toprağa dönmek , Allah’ın yaratması ile var olmak ve Allah’a dönmek ,
inanmış mü’min insanlar bu gerçeği her zaman kabullendiler , teselli oldular ,
neticede ölüm , bir geçiş süreci , yeniden bir araya gelmek için başka bir
aleme göç etmektir, dirilişle ikinci hayatın mutlu alemi bizi bekliyor olması
ve üstelik bizi orada bekleyen sevdiklerimizle buluşmak inancımızın biricik
gerçeğidir , evet ne zaman aklımıza gelseler yoklukları bizde derin boşluklar
yaşatacak , ve en çok da acı o zaman duyulacak tamam , ve ölüm tekrar algılanır,
ölen tekrar ölür ve geriye , bir hayatın arkada bıraktığı hatıraları kalır .Bazen
öyle kapanmaz bir boşluk ve acı yaşatır ki aramızdan ayrılan sevdiklerimiz , kelimenin
tam anlamıyla uhrevi aleme kanatlanmış uçmuşlardır artık , artık biz yalnız bırakılmış
bir ev gibiyizdir , belki zamanla evler dolar ve boşalır ama yakını ölen hep
yalnızdır .Ölümün zamansızı ve istenmeyeni söz konusu edilmez , çünkü
kaçınılmaz bir sonuçtur , ne zaman , nerede ,nasıl geleceğini insan bilemez ,
''...nerede olursanız olun, sağlam kalelerde bile olsanız ölüm sizi
yakalar...'' buyuruyor Rabb'imiz Nisa suresi 78.ayetinde , çok ama çok
sevdiklerimiz için bazen şu cümleyi kullanırız '' ölüm hiç olmadı , hiç
yakışmadı '' gibi , evet belki her ölüm , sevenleri için erken ölümdür , ancak
gerçeği biz de biliyoruz değil mi ? . Hastalar ve kabirleri ziyaret etmemizi
tavsiye eder peygamberimiz , size ölümü hatırlatır buyurur , sağlığın ve
bilincin değer kıymetini bilmek adına bu tavsiye muhteşem bir insani uyarıdır .
Ölümle her rastlaşma , insana hayatın ne kadar anlamsız ve boş olduğunu
düşündürür başlangıçta, oysa hayat zaten sonlu olduğu için ve zaten ölümden
kaçış olmadığı için mü'min insan hazırlıklıdır, ve elbette mü'min için ölüm ,
son değil , yok olmak hiç değil , toprak ve gübre olmak ta değil , ölümden
sonraki hayata iman burada devreye girer ve , acıları yüksek olan insanların
kalbini buluşma gününe hazırlar , bu vesileyle başta şehitlerimiz olmak üzere ,
ard arda vefat eden gerek salgın dolayısıyla ülkemiz insanların insanlarına,
gerekse yakınlarımız içimizden birilerinin vefatı dolayısıyla tekrar Allah'tan
rahmet , yakınlarına sabrı cemiller dilemek borcumuzdur , son sözümüz
Rabb’imizin sözüdür : “..onlar başlarına bir sıkıntı geldiğinde bizler, Allah
için varız ve muhakkak O'na döneceğiz.” derler..’’ Bakara-156
mustafa kaya
14.12.2020