Kızgın tavaya yağ düşercesine,
Düştü toprağa rahmet,
Damla damla.
Aylar var ki yakmıştı güneş yeri;
Yağmamıştı bu beldeye , üç aydan beri.

Yalnız çocuğun saçları,
İnen yağmurla ıslandı.
Saçlarından sızan sular.
Yanağına damladı.
Çamur içinde kaldı,
Minicik ayakları.
Bir sağa bir sola yalpaladı.

Tarifsiz bir haz vardı,
Ağlamaklı yüzünde….
Çamurda oynamayı oyun sandı.
Ve düştü sonunda….
Sanırım canı yandı.


Bileklere kadar çamur elleri…
Önlüğünün bir yanı battı.
Dizinde çamur,
Dirseğinde çamur,
Yeniden düştü…
Güçlükle kalktı.

Çevresini gözetledi…
Bir gören var mı?
Yoktu…
İyi ki yoktu,iyi ki…
Yolunu değiştirdi, usulca…
Çeşmeye yöneldi.
Yazık…
Üzüm gözleri nemlendi.

Çeşme o an,
Onun için aktı.
Bir güzel yıkadı ellerini,
Yüzünü, önlüğünü.
Dönünce beni gördü…
Doğrudan gözümün içine baktı.

Ölesiye mahzun,
ölesiye tatlı.
Yarı güler, yarı ağlamaklı.

Önemi yok…
Olur böyle şeyler
Korkma dedim
İpeksi saçlarını okşadım sevdim

Ey benim gönül bahçemdeki gonca çiçek çocuğum
Ömrüm sizleri sevmekle geçti, geçecek çocuğum

( Çiçek Çocuğum başlıklı yazı HaciAli Bayram tarafından 3.04.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.