VUSLAT-I DÛ-ÂLEM


Cezbe-i Rahmandaki (si)ma senin, Sultan-ı Dû-cihanım! ((Ay))

I.

Düğümlenir sırların ahı hicran yontusuna
Tüm şehir özlemin kokar şimdi!
Âlemi ahvalin oyuklarında gezinir
Parmaklarımda tutuşan hayâlin
Tesadüfe dokunan bu giz,
Ancak saçlarının ahengiyle çözülür.
Mevsimlere göç dağıtan elçi misali
Pusulasız sevdanın rotasında
Çöl kadar kurak iklimlere savrulmuş
Hüsn-ü sevdanın yazmasına bağlanan
Dualarımı devşirirken aşkın rahlesinde
Doğum sancısıyla secde ediyor kalbim
Kavruk toprak doluyor ellerime
Avuçlarım yanıyor, adımların sıra!

Manzaralar, takvimler seni gösteriyor.
Sana uğruyor kadim kitaplarda her anı.
Yel değirmeni gibi yokluğunu öğütüyorum.
Yetmiyor sesinin buğusu artık
Kulaklarımdan hicranın fırtınalarını kazımaya.

Bir baksan diyorum şu gözlerime
Su niyetine sürsen ellerini yüzüme
Bir baksan diyorum yanan yönlerime
Su niyetine dolsan her an yüreğime...

II.

Ateşler içinde kalıyor düş-eşin hasreti.
Yusuf gibi düştüğün bu amansız kuyuda
Belki değmemiştir henüz
Bulutlara sarılan vuslat muştusu, gözbebeklerine.
Kalbin burcunda yuva yapan kırlangıçlar
Avazları çıktığı kadar sana çırpınıyorlar.
Zaman denen usta marangoz elleriyle yontuyor
Seninle avuttuğum içli tahassürünü.

Bir masalda aralanan trajedi değiliz!
Gaflet uçurumlarında
Firkâtin sırtını sıvazlayan
Düş-kûn şeriatlara mahkûm kalmışız.
Hunharca işlenen cinayetlere gebe
İçimizde ruhsuz bırakılan sokaklar.
Asırlardır alaşağı edilen aşka inanç!
Anne sesine muhtaç kuzu gibi
Kurdun pençelerinde
Nârı büyüdükçe cehenneme dönen incinmişlik
İs düşümüdür
Kirpiklerine çarpan karanlığın!

Bu yangın sıçramadan ruhun ormanlarına
Mubâhla sıvamalı sevdanın her gün-ahını
Şu yüreği saran hicran sandığın kadar
Lâl ve suskun değildir aslında

Demirci tezgâhında dövülür korlanan ahuzâr.
Gözlerini yurt edinen yâr ateşi sonsuzdur.
Her hamlede mat eder gönül aklın Şah’ını
Havlu atmak niyetinde değilsin belki
Gönlün, sultanına secde etmesi mağlubiyet değildir!
Kabulü makbulün duasıdır,
Sana sıralanan her cümle!
Kutsi bir merhametin emrinin önünde
Diz çökerek yükselmektir arşa Havva ve Âdemce

Bir yabancı gibi bakma artık aynaya!
O sima sensin, bu gönül senin…
Hadi saçlarınla kahırlarını da savur arkaya!
Bak yine yeniden söylüyorum;

SENİ SEVİYORUM!

____________________________________
28.4.2020 02:34


*Her ne kadar sevda mukadder olsa da vaciptir talep! (( Şair ))

Han AKÇADAĞ
____________________________________
( Vuslat-ı Du-alem başlıklı yazı HAN AKÇADAĞ tarafından 7/25/2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.