Ela kuşlar nöbette
Akasya ağaçları boylu boyunca
serilmiş
Gök kubbeye
Nakşeden her hüzün her duaya gebe
iken
Rahmetin de sökün ettiği mateme
Dokunan eli yıldızların
Dolunayın huzmesine tanıklık eden.
Elemden firar eden nidalar
Günü de geceyi de kucaklar
Lafügüzaf ant içtiğim
Bir derdi bir de meramı biçtiğim.
Özünde konuşlu aşkın itibarı
İlhamın sözüne kandığım kadar
Şiir olmaya meyleden bir hazan
Gün yüzlü aşk masalları
Geceye hürmeten
Yalnızlığı hicveden
Tetiği çekik fermandan sızan
Her kelam.
Tanık, tadımlık ve tasasız bir ömür
Tezat mevsimlerde de akıp giden sihir
Haznesinden taşan duygular katıksız
Zikrettiği hasrete paye biçen bir
emir
Elbet duaların zikri
Yüreğe tebessüm eden bir yürek neferi
Kayrasında ömrün sükûn dileyen
Kaydında dünün
Maziyi silemeyen.
Yalansız hayallerin devamı saklı
Şiirde ve ötelenmiş yüreğin de
fermanı
Ne zamanki gelse dile.
Aksayan ayaklarında yüreğin
Kabaran özleminde
Ruhtan tüten elemin.
Bir şiar ki edindiğim
Bir şiir ki peşinden sürüklendiğim;
Şirk koşan kimse aşka, uzak durduğum
Hangi gölgeyse boyumu aşan
Sadece Rabbime sığındığım
Hayatın da özeti neşriyatı dizelerin
Bir varmış bir yokmuşçasına
Yüreğimin kırgın çeperinin
Günden güne süzüldüğü bir ati.
Göğün sunduğu her tebessüm
Ekiminde ümidin
Yana yakıla gezindiğim bahçesi dünün
Elbet yandığı elbet yankıladığı
Sefaleti duyguların
Öyle bir rüzgâr ki
Hayra yorduğum düşlerin bekası belki
de
Yazmaya doyamadığım
Bir aşkın fermanı
İçten içe yanan kalemin feryadı.