Ayrı tutuyordu kendini, aşağıda kıpırdanan güruhtan
Aksi de beklenemezdi yüce olduğuna,
bu denli yürekten inanan bu ruhtan
Bir geçti mi ufacık penceresindeki pervazı
Yenilmeyecekti yer çekimine
Bağıracaktı çıktığı kadar avazı
Diyecekleri vardı gökyüzüne
ölümlülüğe dair
Hem o, aşağıdakilerden üstündü
Niçin onlar gibi düşsündü?
Bilmiyordu, çocuktu
onlar yerdeydiler
ve fakat berhayattılar
Zannediyordu ki yeterince güçlü sıçrarsa
Sonu olmayacak o
Soluk gri beton arsa
Aşacaktı insanlığı
Aşacaktı aşağılık sandığı
o mel'un varlığı
Bodoslama uçacaktı
lodoslara aldırmadan
Hiç görmediği okyanusu bir çırpıda geride bırakarak
Köpüklere dokunarak o ak, berrak
Dağları delecekti
perendeler atarak
Vadileri geçerek gelecekti dünyanın sonuna
Zamanı bitirecekti
Veda edecekti kara tauna,
Çocuk felcine, kansere
Elveda diyecekti savaşlara, pusulara, kumpaslara
Ve öyle de oldu
Yere düşene kadar bir ömür bitti
O önce uçtu, sonra yitti
Kötülük bir avucunu öyle doldurmuştu ki
kalan tüm iyiliği
diğer elinin tersiyle itti
Yazarın