Şuppiluliuma---hatırla Oniii
ŞUPPİLULİUMA---HATIRLA ONİİİ
Şimdiki
neslin kesinlikle tanıdığını sanmıyorum. Ama bizim zamanımızda çok bilindik bir
simaydı O.
O diyorum ya kim olduğunu ah bir hatırlayabilsem.
Durun biraz beyin jimnastiği yapayım. Adamcağız Hz. İsa’dan bin üç yüz elli
sene kadar önce bizim Anadolu’nun bağrında yaşamış bir kral... Anadolu’nun
bağrında diyorsam tam olarak bağrında..Çorum, Yozgat civarlarında yaşamış. Ama
eli kolu taa Mısır’a kadar uzanmış.
Bu herifin adını ne zaman hatırlamaya çalışsam aklıma eski bir reklam gelir.
-Bir bilmecem var çocuklar
+Haydi sor sorrr.
-Çayda kahvaltıda yenir
+Acaba nedir? Nedir? ( Öyle ya zeytin-peynirden tut da sabahın köründe ciğer
tavadan, hamsi ızgaraya kadar her bi şey yenir bu ülkede kahvaltıda. Gavurlar
gibi portakal suyu, ninemin abdest suyu gibi bir kahve ve mısır gevreği ile
yapmayız ki kahvaltıyı. Yani ‘’Acaba nedir diye sormak çok da acayip bir durum
değil.)
-Bisküi denince akla…( Bisküi mi? O da ne? Sanırım püskevit demek istedi.)
+Püskevit değil mi? Tamammm..Şimdi buldum..
-Hemen onun adı gelir.
+Eti, Etiiii,Etiiiii
‘’Hah tamam ya bak şimdi yavaş yavaş netleşmeye başladı her şey. Evet,bu
Anadolu’nun bağrından kopan kral Eti’lerin kralı idi. Daha doğrusu bu krallık
bizim zamanımızda Eti Krallığı idi.Sonradan Eti adı beğenilmedi sanırım Hitit
olarak değişti. Ya da ne bileyim Etiler ayrı Hititler ayrı krallıklardı.Neyse,
ayrıntıya fazla takılmayalım.Asıl konu o değil zaten.
Bugün bir Tarih Öğretmeni olan ben özellikle lise yıllarımda Tarih Dersinden
çok çektim. O yıllarda Bakırköy Lisesinde -Benim ismini hatırladığım- iki Tarih
öğretmeni vardı: 1- Deli Nimet 2- Deli Saliha( Her ikisi de nurlar içinde
yatsın ) Nimet Hanım gerek yazılılarda gerekse sözlülerde dört adet soru sorar
ve siz kitabı aynen yazarsanız ancak 7, en fazla 8 gibi bir not alabilirdiniz…9
almak için hafız olmanız şarttı. 10 u ise babasına bile vermesi mümkün değildi.
Ben Nimet Hanımın en iyi öğrencilerinden biriydim çünkü hiç bir zaman notlarım
5 ten aşağı düşmediği gibi 6 dan yukarı da çıkmadı. O bakımdan bana isim takmıştı
‘’ 5ten şaşma, 6 yı aşma Sami ‘’ Diye. Saliha Hanım’a gelince onun herkes için
sadece iki notu vardı 4 ve 5…Sene içinde hiç bir Allah’ın kulu 4 ya da 5 ten
yukarı not alamazdı ama sene sonunda nasıl olursa olur karnede 7-8-9 hatta 10
bile görmek mümkün olabilirdi. Yani Hocamız notlarımızı okurken hep 4 ya da 5
olarak olurdu.O bakımdan da onun yazılılarımızın sonuçlarını veya sözlü
notlarımızı söylemesini beklemezdik.Kimseyi de ikmale bıraktığı vâki değildi.
Oysa Bakırköy Lisesinde en az Matematik kadar Tarihten de ikmale kalan olurdu
Nimet Hanım dolayısıyla..
Öyle şimdiki gibi sözlü notları öğrencinin sınıf içindeki performansına bakılıp
verilmezdi.Bayağı tahtaya kaldırılır ıcığımız vıcığımız çıkarılına kadar sözlü
olurduk. İşte bu sözlülerden birinde sordu Nimet Hanım:
-Anlat bakalım Hitit Kralı II. Tuthalıya’dan sonra olan olayları.
-Hocam ! II. Tuthalıya’ya Cenab-ı Hakkın emr-i ilahisi vasıl olup kendileri
fena aleminden bekâ alemine avdet eyledikten sonra yerine yine Tuthalıya adındaki
oğlu geçti ise de kardeşi onu öldürtüp yerine kral oldu. Bu yeni kralımız( Hay
Allah..Unuttum adını herifin yahu. ) bu toprakların yetiştirdiği nadide
şahsiyetlerden biri olup pek çok savaşlar kazanmıştır. Kendisi Mitanni denilen
namussuzları, Kaşka denilen edepsizleri, Arzawalar denilen hainleri perişan
eylemiş olup daha sonra Ugaritleri egemenliği altına almıştır.
-Adı neydi bu kralın?
-Şeyyy…
-Şeyy diye bir Kral yok...Adı neydi söyle.
-Hocam konuyu tamamlayayım isterseniz . Adı dilimin ucunda söyleyeceğim.
-Tamam.Devam et.Ama kralın adını söylemezsen bu sorudan puan yok ona göre.
-‘’Hay adı batsın e mi’’ ( Bunu içimden söylüyorum tabii ki …)Hocam bu arada
Mısır Firavuniçesinin kocası ölür.
-Firavuniçe mi o da ne demek?
-Firavunun karısı…Çarın karısı çariçe, Kralın karısı kraliçe olduğuna göre
firavunun karısı firavuniçe olmaz mı?
-Olmaz..Ama devam et bakalım.Daha neler yumurtlayacaksın merak ettim.
-Anlattıklarım yanlış mı hocam?
-Hayır yanlış değil ama yeni kavramlar uyduruyorsun bu arada.Neyse devam et..
-İşte bu firavunun karısı kendisine koca aramaya başlar.Hatta bizim krala ‘’
Büyük oğlunu bana yolla.Baya bi yakışıklı çocuk..Onunla evlenebilirim’’ Der. Bizim
Kral bu numarayı yutmaz. Bir adamını Mısıra gönderir. ‘’ Bi bak hele bu hatun
ciddi mi yoksa bizle kafa mı yapıyo?’’ Diye öğrenmek için. Ama elçi Mısıra
varıncaya kadar hatun bir başkasıyla evlenir.Öyle ya hatun azmış.Aylarca cevap
mı bekleyecek elin Hitit kralından? Lakin bizim kral ‘’ Vayy..Bana haaa. Sen
benim oğlan yerine başkası ile evlenirsin demek ‘’ Diyerekten Mısır’a savaş
açar. Mısır ülkesini de yener.Lakin bu savaştan hemen sonra o da İnce hastalığa
yakalanır ve ölür.
-Atma.İnce hastalığı da nereden çıkarıyorsun? Adam salgın hastalıktan ölmüş.
-Allah rahmet eylesin.Toprağı bol olsun hocam.İyi adammış rahmetli.
-Eeee gelelim bu iyi adam dediğin rahmetlinin adına? Adı neydi?
-Hocam o konuya hiç girmesek?
-Sen bilirsin.Bu sorudan sıfır.
-Hocam durun az hatırlar gibiyim.
-Hemen hatırla o zaman.
‘’Lan Duygu. Gözün kör olsun e mi.Tahtada Yusuf olsa hemen fısıldardın değil mi
zilli? Bana da söylesene çaktırmadan.’’ Yok arkadaş. Kız öylece bakıyor.Ele
gelince şapır şupur…Anaaaa hatırladım valla…’’Şapır şupur ‘’ Deyince aklıma
geldi.
-Hatırladım hocam.
-Söyle o zaman.
-Şuppiluliuma
-Aferin. Şimdi oldu.
Unutmak başa beladır. İnsan yaşlandıkça da maalesef unutkanlık daha da fazla
başa bela olur. mesela şimdilerde buzdolabından diyelim ki meyve alacağım. Açıyorum kapısını lakin unutuyorum ne alacağımı. Hatırlayım diye beklerken de nezle oluyorum. Ya da gözlük gözümdeyken iki saat gözlük arıyorum evde.
*******
Bizim Temel’i İstihbarat elemanı olarak işe başlatmak için başka ülkelerin
istihbarat elemanları ile birlikte bir sınava tabi tutmuşlar. Sınavın konusu
dayanıklılık.
Önce KGB ajanına gizli bir parola vermişler ve hemen bir başka odaya sokup
işkenceye başlamışlar. KGB ajanı iki üç tokat, bir iki yumruktan sonra parolayı
ötmüş. Peşinden Mossad ajanını sokmuşlar sınava. O da biraz ateş biraz elektrik
şokundan sonra söylemiş parolayı. Daha sonra CIA ajanı aynı teste tabi
tutulmuş. O da elektrik, kızgın demir, soğuk su filan derken uzunca bir
uğraşıdan sonra parolayı söylemiş. Nihayet sıra bizim Temel’e gelmiş.
Önce hafiften yoklamışlar . Temel ‘’ Pilmeyrum’’ Diyor da başka bir şey demiyor.
Sopa, elektik, kızgın şiş Filistin askısı,domuz bağı, falaka, ne yapmışlarsa
Temel ‘’ Vallahi pilmeyrum.’’ Diyor, başka bir şey demiyor. Ayak tabanlarının
derisini yüzmüşler, tırnaklarını sökmüşler, vücudunda sigaralar söndürmüşler
ama nafile ‘’ Temel ısrarla ‘’ Pilmeyrum. ‘’ Demeye devam ediyor.
Sonunda işkenceciler yorulmuş. Kendi aralarında konuşmuşlar. ’’ Bu namussuz baya dişli çıktı.Bunu odada
tutalım, beş on dakika dinlendikten sonra tekrar işkence edelim.’’ Adamlar
odadan çıkmışlar.Tam çay içip dinlenirlerken bakmışlar Temel’in bulunduğu
odadan ‘’Güm güüümm ‘’ diye bir ses geliyor.Hemen odaya koşmuşlar. Bakmışlar
Temel kafasını duvarlara vuruyor:
‘’Hatirla oniiii…Hatirla oniiiii’’
Evet bu kadar...
-Ben bu yazıyı özellikle bir arkadaş için yazdım biliyor musunuz?
+Adı ne o
arkadaşının?
-Hay Allah.. Bahçeli bir şeydi ya bak unuttum şimdi
+Has bahçe?
-I ıh değildi
+Babil’in asma bahçeleri?
-Yok o da değildi
+Bahçesaray?
-I ıh
+Devlet Bahçeli?
-Yok be yahu Devlet Bahçeli benim arkadaşım değil ki.
OĞLUM SAMİ HATIRLA ONİİİİ
(
Şuppiluliuma---hatırla Oniii başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
9.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.