Toruna Masal Okurken Bir Taraftan Da Televizyon Seyredersen Olacağı Bu---5. Bölü
TORUNA MASAL OKURKEN BİR TARAFTAN DA TELEVİZYON
SEYREDERSEN OLACAĞI BU---5. BÖLÜM ---
Sindirella’yı dünya evine soktuk ve biz hâlâ bekarız. Tam olarak burada
kalmıştık.
..................................................................
-Linaaa. Güzel torunum benim. Uyudun mu bir tanem?
Hangi dede masal anlatmış da torun uyumamış ki? Lina da sonunda benim nefis masalların
büyüsüne kapıldı ve mışıl mışıl uyumaya başladı. Onu kollarıma aldım, tombiş
yanaklarından öperek yatağına yatırdım.
Lina uyuduktan sonra daldım ben de...Yok yok uykuya değil. Eskilere daldım, hem
de elli sene öncesine...Yani on altı yaş hallerime.
Yüzümde ergenlik sivilcelerinin çıkmaya, sesimin de ciyaklama makamından
boru makamına dönüştüğü yıllardı. Her delikanlılığa adım atan vatandaş gibi ben
de fena halde aşıktım. Kime diye sormayın zira onu tarife ne kalem, ne mürekkep
ne bilgisayar klavyesi ve dahi ne de binlerce gigabayt gücünde
bilgisayarların ram bellekleri yeterli olacaktır.
Karşımızda yeni yapılan apartmanın birinci katından daire alan Necdet Amcanın
kızı Necla’nın iki mermer sütun üzerinde konuşlanmış bedeni, sapsarı lepiska
saçları ve de özellikle yemyeşil gözleri bendenizde çok kısa sürede derûni bir
aşkın oluşmasına vesile teşkil etmeye yetmiş de artmıştı bile.
Necla’ya deliler gibi aşıktım lakin bu aşkı nasıl anlatabilirdim? O bir küçük
hamfendü ben ise bir sokak çomarıydım.
Gecem Necla, gündüzüm Necla, içim Necla, dışım Necla, düşüm Necla; illevelakin
benim bu âteş-i sûzan aşkım Necla’nın umrunda bile değil. Kendimi ona fark
ettirmeliyim ama nasıl?
O dönemlerde her hafta mutlaka sinemaya giderdim. Filmlerde bir şey dikkatimi
çekti bu kadar çok film izleyince: Yabancı filmlerde vatandaş aşık olduğu kızın
balkonunun altına geliyor, elinde gitar ile bir şeyler tıngırdatıyor iki dakika
sonra kız aynen vatandaşın kollarında. Türk filmlerinde de durum farklı değil.
Vatandaş alıyor sazı eline başlıyor ‘’ Su gelir güldür güldür , gel de yar beni
güldür’’e hatun hemen koşa koşa geliyor ve de bir samanlıkta güldürüyor abinin
yüzünü. Ama beni en çok Fikret Hakan ile Türkan Şoray’ın oynadıkları ‘’ Cemo’’
adlı film etkiledi.
Çancı ustası Memo ile Yörük kızı Cemo’nun hikayesinde Güzeller güzeli Cemo ,
Memo’nun çanlarının sesine sanki koyun misali düşüyor peşine. Bir kaç tane
cangur cungur çan sesiyle koskoca Cemo tavlanabiliyorsa ben bir fülüt ile neler
yapmazdım ki?
Allah razı olsundu Birsen Hanımdan. Yani müzik öğretmenimizden. Herkese bir
soprano blok flüt aldırmış ve çalmasını da öğretmişti. İşte ben de blok
flütümle etkileyecektim Necla’yı.
Artık Necla ne zaman pencereye çıksa ben de evimizin bahçesine çıkıyor ve
başlıyordum çalmaya ‘’ Ay akşamdan ışıktır, Yaylalar yaylalar, Yüküm
şimşir kaşıktır. Dilo dilo yaylalar’’‘’Manda yuva yapmış söğüt dalına,
yavrusunu sinek kapmış gördün mü?’’ ‘’ Kaç yıl oldu saymadım köyden
gideli…Arkadaşım eş, arkadaşım şek , arkadaşım eşşeeekkk’’’ Samanlıktan
kaldıramadım samanı da Zühtü’
Namussuz kız bayılıyor benim türkülere ama naz yapıyor. Ben ne zaman çalmaya
başlasam içeri kaçıyor.
Üç dört günlük bir çalma-çığırma faslından sonra kendi kendime ‘’ Artık işlem
tamam’’ diyerekten Necla’ya bir mektup gönderdim. Daha doğrusu bir beyitlik bir
mesaj…Biraderin eline sıkıştırdığım yirmi beş kuruş sayesinde mesajım Necla’ya
ulaştı. Ona ‘’ Engine gel yeşil gözlüm engine/ Hasret kaldım gözlerinin
rengine’’ yazmıştım. Cevabı hemen geldi ‘’ Gayretini takdir ederim
lakin,/ Davul bile çalar dengi dengine’’ Vaaayyy bana ha. Ertesi gün bir
beyit daha salladım ‘’ Bu kalbimin sahibi sensin ancak,/ Gerekirse varım
meydan cengine’’ Cevap yine fazla gecikmedi. ‘’ Fukarasın, hemi de
bahtı kara/ Babam beni veriverdi zengine’’
Vazgeçtiğimi sandınız değil mi? Mümkün mü? Bu yola baş koymuşum bir kere.
Bahçede flüt konseri tam gaz devam ediyor ‘’ Çarşambayı sel aldı, bir yar
sevdim el aldı’’ ‘’ Derule del derule, derule del derule’’ ‘’Deli kız sinin
geliyooor. Sinide neler geliyooor’’ aynen devam. İlle tavlayacağım Necla’yı
çaresi yok. Çancı Memo kadar da olamayacaksam ne halt etmeye yaşıyorum ki.
Bir sabah baktım Necla bizim eve doğru geliyor. ‘’ Aman Allah’ım rüya mı bu? ‘’
Rüya değil. Bayağı bayağı bizim bahçe kapısını açtı ve içeri girdi.
-Merhaba Sami
-Merhaba Necla. Hoş geldin. Buyur otur.
Necla bahçedeki sandalyelerden birine oturdu. Benim yürek, dalak, böbrek ne
kadar sakatat varsa gümbede güm güm atıyor.
-Bir şeyler alır mıydın? Çay, kahve, kola?
-Teşekkür ederim. Ben buraya sana bir fıkra anlatmaya geldim. Anlatıp
gideceğim.
-Fıkra mı?...Neyse…Buyur seni dinliyorum.
-Olay Kanuni zamanında yaşanmış galiba. Viyana Senfoni Orkestrası önce
Almanya’da bir konser vermiş. Alman İmparatoru konseri çok beğenmiş ve ‘’ Bütün
çalgıları parayla doldurun’’ diye emir vermiş. Davul ve zilin üzeri bile
parayla dolarken zavallı flütçü bir lira bile görememiş. Orkestra daha sonra
Rus Çarının huzurunda çalmış. Çar da çok beğenmiş konseri ve o da aynı emri
vermiş. Keman, kontrbas, Korno, fagot tüm çalgılar para dolmuş ama flüte yine
metelik yok. Son olarak bu orkestra Kanuninin huzuruna çıkmış. Çalmışlar ama
Kanuni beğenmemiş. ‘’ Bütün çalgıları, çalanların münasip yerlerine sokun’’
diye emir- ferman buyurmuş. Lakin hiç bir çalgıyı o münasip yere yerleştirmek
mümkün olmadığı için diğer çalgıcılar kurtulmuş. Flütçü hariç tabii ki...
Beni dinlediğin için teşekkür ederim. Bana müsaade.
Necla geldi, fıkrasını anlattı, mesajını gayet net bir şekilde verdi ve çekip
gitti.
Hay Allah’ım ya. Şimdi bu anı nereden aklıma geldi ki?
Evet, toruna Fareli Köyün Kavalcısını okuyacaktım.
O hikayede bir köy ve fülüt çalarak fareleri peşine takan bir kavalcı vardı. Benim anımda
da fülüt çalan, çaldığı fülütle sevdiği kızın kaçmasına sebep olan bir kavalcı...Köy
mü? O hikayedeki herhangi bir köydü, benim hikayemde ise İstanbul- Bakırköy...
Ya dur...Benim bir de ‘’ Fareli Köyün Samisi’’ Diye anı yazım var. Lina
kalkınca onu niye okumuyorum ki?
Neyse...İleride bir gün onu da paylaşırım sizlerle inşallah.
----------------------
Evet, bu kadar. Bitti nihayet.
FOTOĞRAFLAR:
1- Yazı dizimin ilham kaynağı sevgili Torunum Lina. Gördüğünüz gibi tam bir
işgalci. Masal dinlemediği ya da oyun oynamadığı zamanlarda bilgisayar ile
meşgul oluyor.
2- Fareli Köyün Kavalcısının kavalı..
(
Toruna Masal Okurken Bir Taraftan Da Televizyon Seyredersen Olacağı Bu---5. Bölü başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
6.01.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.