Aramızda sır olarak kalsın muallime hanım,
Seni en çok us'umda kalan gül kokusunda hatırlıyorum...

Yağmur duaları,
Göz yaşı seansları,
Hüzün bulutları derken,
Küçük bir ayrıntı olarak kaldım burada...

Bil ki;
Muallime hanım,
Köz gibi yaktun cigerumi,
Dağladın içimu...

İkibin ondokuzda da gelmedin ya,
Sen bir daha gelmezsin,
Bana bir ebced hesabında beklemek düşer,
Üstelik eskisi gibi her kar yağdığında,
Ceryan da kesilmiyor buralarda...

Ben sana hep yöresel şive ile ağlıyorum,
Ve son günlerde bir başka merak edeyrum peştemalini...

Büyüdüm sanırım muallime hanım,
Bilmediğim bir yaşam üzerine ahkam kesmeyi bıraktığım günden beri,
Seni ne suçluyor,
Ne yargılıyor,
Ne de cezalandırıyorum,

Eminim;
Seninde sana göre haklı sebeplerin,
Olmazların,mecburiyetin,mahcubiyetin,
Var da var da...

Ben sana hakkımı helal ettim...

Bir duruşma olacaksa,
Bir ah'ın hesabı sorulacaksa,
İnan bende masumum,
Ben de diyetini ödedim sevgimim...

Bitsin bu duruşma artık,
Beraat edelim ikimizde bu sevdadan....

Neyse bu mektup ha burada bitsun da,
Bağışlayasun benu sevduğum...













( Muallime Hanıma Mektuplar -3- başlıklı yazı Ali İmral tarafından 31.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.