Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 18.12.2019
Okunma Sayısı : 913
Yorum Sayısı : 0

TÜRKLER,İSLAM DİNİ EHLİ SÜNNET TASAVVUFU

Rivayete göre Peygamber Efendimiz(sav) Hendek savaşında bir Türk çadırında kalmıştır. Asr-ı Saadet’te Türkler Göktürk hakanlığı bünyesinde birleşmiş olarak Orta Asya’da göçebe halinde yaşıyorlardı.Otlakların azalması,Çinliler ve Moğolların baskılarından dolayı Batı’ya doğru göç etmeye başladıklarında ise Arabistan yarımadasına hiç uğramadılar.Yaşayışları itibarıyla bol yağmur alan geniş otlaklara ihtiyaçları vardı,bu sebeple Arabistan yarımadası göçebe Türkler için cezbedici bir coğrafya değildi.Yine de İslamiyet öncesinde cahiliye Arapları ile Türkler bir birlerini tanıyorlardı. Müslümanların Bizans’ı(Hıristiyan oldukları için) müşriklerin Sasanileri tuttukları hatta bahse girdikleri biliniyor:(İbn Cerir, Abdullah İbn Mesud, kanalıyla konuyla ilgili şu bilgiyi veriyor: Abdullah İbni Mesud: "Farslar Rumlar'ı yenmişlerdi. Müşrikler Farslar'ın Rumlar'ı yenmesini arzuluyor, müslümanlarsa, Kitap Ehl-i ve dinlerine daha yakın olmalarından ötürü Rumlar'ın Farslar'ı yenmesini arzuluyorlardı."En yakın bir yerde. Onlar bu yenilgilerinden sonra yeneceklerdir" ayeti indiğinde, müşrikler; Ey Ebubekir! Arkadaşın Muhammed birkaç yıl içinde Rumlar'ın Farslar'ı yeneceğini söylüyor, ne dersiniz? dediklerinde; O: "Doğrudur" dedi. Onlar: "Bahse girelim mi?" dediler (Başka bir rivayette bahisleşme olayının "falakü" çekiminden sayılarak haram kılınmadan önce gerçekleştirmiştir) ve haklının anlaşılması için yedi sene beklemek üzere, dört dişi deve üzerine sözleştiler. Yedi sene geçti, hiçbir şey olmadı. Müşrikler bu duruma sevindiler, Müslümanlara bu durum ağır geldi. Olay Peygamberimize -salât ve selâm üzerine olsun- iletildiğinde: "Size göre `birkaç yıl' ne kadardır?" diye sordu. "O'ndan az olan" dediler. O: "Git bahse konu olan malı arttır,süreye de iki yıl ekle" dedi. İki yıl geçmeden kervanlar, Rumlar'ın Farslar'ı yendiği haberini getirdiler. Müslümanlar sevindiler.Fizilalil Kuran)

Bu uzun savaşta Göktürkler ve Hazarlar Bizans tarafını tutarken Avarlar İran tarafını tutmuşlardı.Sasani-Bizans savaşlarının geleceği hakkında Rum suresinin ilk üç ayeti nazil olmuştur.

Rum Suresi

1-Elif,lam,mim,

2.Rumlar,yenildi.

3. Arapların bulunduğu bölgeye en yakın bir yerde onlar,Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir.

4.Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.

Peygamber Efendimizin bazı hadislerinde Türklerden olumsuz bahsedilse de bunlar Hz.Ömer (ra)döneminde başlayıp Emeviler’in sonuna kadar süren Türk-Arap savaşlarından dolayı uydurulmuştur. Cahiliye Arapları Türkleri kahraman ama acımasız,İslamiyet için tehlikeli bir millet olarak görüyorlardı. (Ramazan Şeşen,Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni.Emekli Öğr.Üyesi-Derin Tarih,2016 Şubat)

Ramazan Bey’in zannediyorum ki,Peygamber Efendimizin(sav) Türklerden olumsuz bahsedildiğini söylediği hadisler,Türklerin tarif edildiği hadisler olsa gerek.Peygamber Efendimiz (sav)rivayet edilen hadislerinde sadece Türkleri tarif etmiştir:(Nitekim Tevarihi Ali Selçuk adındaki kıymetli anonim bir yazmada aynen şöyle denilmektedir:”Raviler rivayet ederler ki,Oğuz kavmi Türkistandayken şekilleri Moğol çehre idi ve lehçeleri dahi onlara yakın idi,çün İran zemin ve Rum ve Şama geldiler şekiller Tacik çehre ve dilleri revan ve yumuşak oldı idiler,

Zekeriya Kitapçı Belleten’in 189-192 sayılarında Peygamber Efendimizin Türkler’i konu alan hadislerini incelediği makalesinde uzun zaman göçebe olarak yaşayan ve büyük meblağlara ulaşan mal(hayvan sürüleri) varlıkları için Arabistan topraklarının hiçbir zaman cazip ve elverişli bir coğrafya olmadığını belirtir.

Yaşanılan coğrafyanın uzaklığı,Türklerin göçebe olmaları,bu yüzden Arabistan’a yollarının düşmemesi gibi sebeplerden Peygamber Efendimizin ashabı arasında da Türk yoktur.Ancak gerek cahiliye döneminde gerekse Müslüman olduktan sonra ticaretle uğraşan ve Arabistan’a köle olarak getirilen değişik etnik guruplardan olayı Araplar Türkleri tanımaktaydılar.Peygamber Efendimiz (asv) çocukluğundan itibaren ticaretle uğraştığından dolayı Arabistan’ın pek çok yerine gitmişti. Türk’leri ayrıntılı tarif etmesi bunu göstermektedir.Anlaşılacağı üzere Peygamber Efendimizin(sav) Türkler ve gelecekleri hakkında mutlaka bilgisi vardı.Aksini düşünmenin de bir mantığı yoktur.

Adnan Demircan’ın Derin Tarih Dergisinin 2016 Şubat sayısında aktardığına göre Nevevi Peygamber Efendimizin(asv) Türkler hakkındaki hadislerini mucize olarak değerlendirmiştir. Demircan’a göre Peygamberimizin Türkleri ayrıntılı tarif ettiği,Kütübü Sitte’ye girmiş hadisi şeriflerinden birisinin metni şu şekildedir.”Siz küçük çekik gözlü,kırmızı yüzlü,basık burunlu çehreleri sanki örs üzerinde dövülmüş ve üzeri derilerle kaplanmış sağlam kalkanlar gibi bir kavim olan Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır;siz kıldan örülmüş çorap giyen bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”Özellikle daha sonraki zamanlarda gerek H.z.Ömer gerekse Hz.Muaviye’nin ordularına Türklerle savaşmamalarını emretmelerine sebep bir diğer Hadis-i şerif şu şekildedir:Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayınız” (Adnan Demircan,İst Ünv, İlahiyat Fak,Derin Tarih,2016 Şubat)

Türklerle ilgili hadisleri Ebu Hüreyre(ra)nin nakletmesi de ayrıca önemlidir.Ayrıca daha sonraki yıllarda gerek Hz.Ömer(ra)-A.Demircan’ın tv programında anlattığına göre(05/07/2019 tvnet)Hz.Ömer Müslüman olmadan önce kabilesi adına elçilik yapan ve ticaret sebebiyle Arap yarımadasını gezen okur,yazar olan, son derece kültürlü bir insandır-gerekse Hz. Muaviye’nin ordularını Türklerle savaşmaktan men etmeleri, buna sebep olarak Peygamber Efendimizden(sav) duyduklarını göstermeleri çok önemlidir. Ebu Hureyre ise Ashabı Suffa içinde olup,uzun yıllar Mescidi Nebevi’de Peygamber Efendimize en yakın durumda bulunmuştur.Ve her duyduğunu nakletmiştir. Yine Ebu Hureyre’den nakledilen ve Sahihi Buhari’da geçen bir hadisi şerif şu şekildedir.(Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber buyurmuştur ki,Sizler küçük çekik gözlü, kırmızı benizli,yatık burunlu,çehreleri sanki(örs üstünde döğülmüş)ve üzeri derilerle kaplanmış (sağlam) kalkanlar gibi bir kavim olan TÜRKLERLE çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.Yine sizler kıldan çarık(ve çoraplar)giyen bir kavimle(TÜRK) çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.) Bu hadisi şerif aynı şekilde Müslim’de de bulunmaktadır.

Arapların Türklerle olacak münasebetlerini düzenleyen Sünen-i Ebu Davud’da bulunan şu hadisi şeriftir:(Abdullah b.Büreyde’nin babasından rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber buyurmuştur ki; şüphesiz çekik gözlü bir kavim(olan Türkler)le çarpışacaksınız.Onlar sizleri üç defa sürüp kovalayacaklar ve sonunda sizlere Arabistan yarımadasında yetişeceklerdir.Birinci istilada onların önünden kaçanlar(mutlak bir felaketten) kurtulacaklardır. ikinci takib de ise bazılarınız kaçıp kurtulacak bazılarınız ise helak olup gideceklerdir.Üçüncüde,ise onların istilalarının kökü kesilecek(istilaları sona erecek)tir.Nuaym b.Hammad Kitabül fiten isimli kitabında benzer bir hadisi şerifi şu şekilde nakleder:(Hz.Peygamber şöyle buyurmuştur: Benim ümmetimi öyle bir kavim sürüp kovalayacaktır ki:Onların yüzleri(yuvarlak ve)enli,gözleri(çekik ve ) küçük,çehreleri sanki üzeri derilerle kaplanmış kalkanlar gibidirler.Onlar üç defa Arabistan yarımadasına kadar ilerleyeceklerdir.İlk istila da onların önlerinden kaçanlar kurtulacaktır. İkinci(istilada hücuma uğrayanlardan) bazıları helak olacak ve bazıları da canlarını kurtaracaklardır. Üçüncü istilada ise onların kökleri kesilecektir.(artık istilaları son bulacaktır)İşte onlar TÜRK’lerdir.Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki Türkler(çok yakın bir gelecekte)atlarını Müslüman mescidlerinin direklerine bağlayacaklardır.)Kaynaklarda Peygamber Efendimizin Göktürk hakanına İslam’a davet mektubu yazdığı rivayetleri bulunmaktadır.

( Büyük Osmanlı-islam Dini-ehli Sünnet Tasavvufu 1 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 18.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.