Eğitim, sevgi ile olur. Öğretim ve öğrenme ancak sevgi olunca
sonuç alınan bir durumdur. İslâm öğretilirken, sevgi dilinin kullanılması
esastır. Çocuklara her zaman ve her hususta sevgi ile davranılması, İslami
prensiplerden biridir. İslam’da eğitim, sevgi üzerine kurulmuştur.
İnanç duygusunun temeline bakıldığında iki esas duygu
görülür: Allah sevgisi ve Allah korkusu. Bu duygular insanları ibadete yönelten
en büyük faktörlerdir. Burada bizim için önemli olan çocuk üzerindeki
etkilerdir. Aslında İslamiyet’i yeni öğrenen biri için de bu durum önemlidir.
Allah korkusu ile başlandığı zaman kesinlikle olumsuz sonuçlar alınmaktadır.
Yani çocuklara Allah öğretilirken ya da İslam’ın kendisi öğretilirken sevgi ile
başlanmalıdır. Çünkü çocuklarda oluşan vicdan 7 yaş civarı oluşmaya başlar ve
burum birkaç yıl sürer. Dolayısıyla Allah korkusu ile başlanması, haklı ve haksızı
ayırmayan çocuklar üzerinde sadece korku oluşturacaktır.
Çocuk eğitilirken her an karşılaştığımız bazı yanlışlar
vardır. Bunlar çocukların sürekli Allah’tan korkmasına daha doğrusu Allah’ın
sadece ceza verdiğini düşünmelerine sebep olmaktadır. Mesela, “bir daha yalan
söylersen Allah seni taş yapar”, “Allah seni kör eder”, “Odanı toplamazsan
Allah seni sevmez”
Duyduğumda ya da karşılaştığımda çok üzüldüğüm başka bir
telkin ise “Allah baba sana kızar” denmesi. Bu ifade tarzı zaten
Hristiyanlıktaki teslis inancının taklididir.
İman öğretimi
yapılırken sevgiye dayalı bir Allah sevgisi işlenmesi gerektiği bir gerçektir.
Allah sevgisine dayalı bir iman öğretimi, çocuklara bağlanma ve ümit
duygularının gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Din eğitimi sevgi üzerine kurulmalıdır. Allah’ın azabı değil
rahmeti işlenmelidir. Allah’ın cezalandırıcı değil, esirgeyici, bağışlayıcı ve
çok sevdiği ile başlanmalıdır. Çocuklara, Allah’ın sevdiği, koruduğu,
bağışladığı, hoş görülü olduğu ödüllendirdiği anlatılmamalıdır.
Çocuk ruhunu Allah korkusu ile disipline etmek, bir süre için
mümkün görülse de bir süre sonra çocuk üzerinde çok olumsuz etkiler
gösterecektir. Allah sevgisi verildikten sonra 10-11 yaşlarından sonra
gerektiği zaman Allah korkusu da işlenebilir. Tabi bu yaş bazı çocuklar için
erken yaş olabilir.
Çocuklar, doğuştan din duygusuna sahiptir. İnsan sadece etten, kemikten ve kandan ibaret
maddi bir varlık değildir. Onu diğer canlılardan ayıran doğuştan sahip olduğu
ruh ve duygu zenginliğidir.
Allah, insanı sosyal bir varlık olarak yaratmıştır. Yani ait
olma duygusu ile yaratmıştır. Sevmek, sevilmek, bir inanca sahip olmak,
kendisini değerli ve güçlü hissetmek ister. Bu da ancak bir aileye, bir
topluma, bir vatana ve bir dine bağlı olmakla mümkündür.
Allah, iman, din öğretimi nasıl olmalı? Din öğretiminde
nelere dikkat edilmeli? Bunu kısaca ele almak istiyorum:
İlk Kural: Çocuk Mantığı İle Düşün… Bunu yukarıda işledim
aslında. Çocukların her konudaki sorularına cevap verirken yetişkin mantığı ile
değil, çocuk mantığı ile düşünmeliyiz. Yapacağımız küçük bir hata onların
zihinlerini karıştırmaya yetecektir. Çocuklar dört yaşına kadar ben-merkezci
bir düşünceye sahiptir. Canlı, cansız ayırımı yapamazlar; onlara göre her şey
canlıdır. Bu sebeple masallarda geçen olaylara inanırlar, uydurma olduğunu
düşünmezler.
İki, üç yaş civarında çocuğun kelime dağarcığı oturmaya,
değer ve inançlar şekillenmeye başlıyor. Bu nedenle çocuklara konuşma çağına
başladıktan sonra kelime-i tevhit öğretilerek, soru cevaplı telkinlerle din
eğitiminin başlatılması gerekir. Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar,
çocuğun çevresindeki konuşma ortamında sıklıkla kullanılmalıdır.
Dört, beş yaş civarında çocukların sevgi ilgili kavramları
öğrendiği, Allah’ın kullarını ne kadar çok sevdiğini ve yarattığı şeylerle bunu
bizlere nasıl gösterdiğini anlatmak gerekiyor. Okul öncesi eğitimde masalların
ve dini hikayelerin rolü büyük olduğundan, doğru davranışları ve dini bu yolla
öğretmek de daha kolay kabul ediliyor.
Bu yaştaki çocuklara ibadet ve dua gibi şeyler ilgi çekici
geldiğinden, bu konularda anne babayı taklit etmelerine izin vermek gerekiyor.
Çocuğun yanında namaz kılmak, camiye giderken onu da götürmek, yemeklerden önce
ve sonra verdiği nimetlerden dolayı Allah’a sesli olarak şükretmek, namazlardan
sonra yine sesli olarak dua etmek çocuğu Allah’a yaklaştırıyor.
Burada şunu da ifade etmek isterim: Araştırmalar, okul öncesi
çocuklarda ölüm korkusunun çok baskın olduğunu gösteriyor. Bu yaştaki çocuklar,
öncelikle anne babasının, daha sonra kendisinin öleceğinden korku duyar. Ölüm
korkusunun tek çaresi ise çocuğa ahiret inancını aşılamak, öteki dünyayı
sevdikleriyle birlikte olacağı güzel bir yer olarak tasavvur etmesini
sağlamaktır.
Gördüğü her şeyin insan eliyle yapıldığını düşünen çocuğun,
Allah’ı büyük bir insana benzetmesini ve bu yönde sorular sormasını da
anlayışla karşılamak gerekiyor. Ancak bu noktada ‘Allah baba’ ifadesini
kullanmak ya da ‘Allah gökyüzünde oturur. Cennette oturur.’ şeklinde İslam
itikadına aykırı cevaplar vermek de uygun görülmüyor. Allah’ın maddi bir varlık
olmadığı, bu nedenle maddi varlıkların özelliklerine sahip olmadığını uygun bir
dille açıklamak gerekiyor.
Altı ve yedi yaş civarında, çocukların da kendilerini
büyüklere ve anne-babaya beğendirme eğilimi baskınlık kazanıyor. Bu nedenle,
6-7 yaş çocuğunun ibadetlerini, dua ediyor ya da şükrediyor olmasını sözle ya
da küçük hediyelerle taktir etmekte fayda vardır.
Sekiz ve dokuz yaşlarında çocuk, soyut düşünme ya da vicdan
muhakeme yetilerini kazanmaya başlıyor. Bu nedenle sekiz yaşına kadar çocuğa
cehennem, günah-sevap gibi kavramlardan bahsetmemek, yaptığı yanlışları günah
olarak tanımlamamak gerek. Ayrıca bu yaşlarda anne babasıyla oyun oynamayı
bırakan çocuk, artık arkadaşlarıyla vakit geçirmeye, televizyon izlemeye ve oyun
oynamaya başlıyor. Bu sebeple din eğitiminin oyunlarla, kitaplarla, çizgi
filmlerle ve bulmacalarla verilmesi de uygun bir yöntemdir.
On yaş ve sonrası eleştirel düşünmeye ve sorgulayıcı bir
tavır takınmaya başlayan çocuk, özellikle aile bireylerinin söylediklerine
karşı daha tepkili ve şüpheci yaklaşabiliyor. Bu nedenle, bu yaşlarda verilecek
din eğitiminin aile bireylerinden ziyade arkadaş çevresine, cami ve okul
derslerine bırakılması tavsiye ediliyor. Zaten daha önce adım adım yaşa göre
gerekli dini eğitim ve Allah inancı verilen çocuk artık sosyal ortamda daha iyi
ve olumlu öğrenecektir.
Bu yazımda vermek istediğim mesaj şudur: Anne baba ve aile,
çocuğun yaşı ne olursa olsun Allah inancı ve din eğitimi konusunda her zaman
çocuklarına uygun şekilde eğitim vermek ve öğretimde bulunmak zorundadır.
Mutlu, sağlıklı
ve geleceğe umutla bakan çocuklar yetiştirmeniz dileğimle...
Eşref Bolukçu
Psikolojik
Danışman
Yazarın
Sonraki Yazısı