Göz kırpıp açana dek geçiyor vakit. Yarına planlar hazırlarken, bir sonraki güne kalıyor bitmek bilmeyen bugünler. Teknoloji sayesinde daha kaliteli makinalarla ölümsüzleştirilen birkaç saniyelik anlar vardır. Ustasının eline makine emanet edilir, cihazdaki anı, dokunulacak ve hissedilebilecek somut bir kâğıt parçasına aktarılırdı.  Kıymetli bir mücevheri saklar gibi özenle iliştirilir albüm sayfalarının şeffaf bölmelerine. Geçip giden ömür, iki albüm kapağı arasında böylece muhafaza edilir. Bir fotoğraf karesine sığamayacak kadar güzel anılar ve duygular dondurulmuş vaziyette, bir çerçeveye sığdırılıyor. Baktıkça genişliyor zaman, işte tam da o esnada zamanda yolculuk başlıyor. Yanında durduğun insanla dakikalar önce veya sonra neler konuştuğun, ne yaptığın ve hatta o görüntünüz kaydedilirken aklından neler geçirdiğin bir bir tekrar ediyor. Küçük detayları hatırlayanlar şanslıdır bir de yalnızca öylece gözleri dalıp gidenler var. Hatırlamasa da o küçük karelerde ki derin duyguları yeniden hissedebilenler... Bazı fotoğrafların anılarından ziyade duyguları olduğuna inananlardanım. Velhasıl kelam anılar; hatırladıklarımızda değil, hissettiklerimizde gizli değil midir zaten.

   Yarının garantisi varmış gibi fütursuzca incitmiyor muyuz birbirimizi en çok buna sızlıyor yüreğim. İnsan her anını fotoğraflayarak ölümsüzleştiremiyor kimi zaman. Bir kâğıda aktarılmasına ihtiyaç duyulmadan anımsanabilecek anılar biriktirmeli. Gözlerini kapattığında duygusuyla birlikte canlanabilecek olan anılar… Bir çocuğun gözlerine güldüğümüz, bir ağaca verdiğimiz suyun, kafasını okşadığımız bir köpeğin, kırık kanadını iyileştirdiğimiz kuşun, pencere önüne koyduğumuz menekşelerin, yeteneğini keşfetmesini sağladığımız bir öğrencinin umudu, yüreklendirdikçe başarılar elde eden bir dost, göz bebeğinden düşmeden sildiğimiz bir yaş, umudunun tükendiği yerde tuttuğumuz bir el ve sevdikçe güzelleştirdiğimiz bir kalp…  Deredeki su gibi akıp geçen fani ömürde bıraktığımız hoş bir seda değil midir?

   İnce dokunuşlar ile izler bırakmalıyız yüreklerde. Üzerinden asırlarda geçse güzel hatırlanmamıza vesile olabilecek izler… Çünkü insan kim olduğunu düşünürse düşünsün, kendine hangi sıfatı yakıştırırsa yakıştırsın, başkalarına bıraktığı izlerden ibarettir. Tıpkı Pablo Neruda’nın da dediği gibi ‘Birine en son davranış şekliniz onda bıraktığınız tek fotoğraftır.’

 

 

 

 

 

 

Büşranur ERAYABAKAN

( Her İz Bir Anı başlıklı yazı Mor Yakamoz tarafından 17.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.