Bir yadsımanın şafağında öykündüğüm
kadarım…
Sadece öykündüğüm.
Gücümden tırtıklanan bir lades belki
de
Minvalinde mevsimin
Göğün devindiği o soluk rahle…
Elbette var izahı renklerin ve
coşkunun;
Kıpraşan bir iniltide yenik düşen her
rengin de azameti
Dillenirken şiirin öznesinde.
Şair gibi yarımdan fazla iken bütün
Belki de hikâyenin kundakladığı o
soluk kahraman
Ne bir piyesin başı
Ne de pantomim
Göğün saltanatı dillenir de dillenir
Geceyi temsilen fıtratın gizeminde
Aşkı ve hüznü direten yarım bir cümle.
Kapışan öznenin asaleti
Kımıldayan ayak sesi
Oysaki ufkumda soldurmuştum ben
güneşi.
Tanrım, bu nasıl bir minval?
Göğe odaklı gözlerinde esaretin
Vakur yetilerin de büyüyen sesi
İzah edebildiği kadar şiirin
Gerçi var da çok çok ötesi.
Kayıtsızlığın zincirine dolanan bir
güfte
Bayat imgelerin şiir dışı münasebeti
Terennüm yüklü her renkte göğe teğet
geçen
Vakur ve yalnız mavi.
Şimdimi sağaltıyorum
Yarına değin kalırsa gücüm…
Aşka biat bir özne
Belki de kavuşulmazlığın yenilgisi
Demlenirken hece hece
Örtüsünde düşlerin kanıksadığın
laneti
Bir nebze de olsa
Görmeyi ertelediğin gerçeklerin
solgun sureti.
Oysaki nasıl da mutluyduk biz
Defalarca solan güneşe ağıtlar
yaktığımız
Konduğum matemin her kırıntısında
Sahip çıktığım nefesime ve nefsime
Solmayı da ben dilemedim tek gecede.
Azap yüklü ve muhatabım soylu bir
şecere
Kayıt altına aldığım renklerin
doğasında
Tapındığım beyaz ve masumiyetin sadık
neferi
İllet bir karede solsam da günden
güne…