Online Üye
Online Ziyaretçi
Şakir Albayrak hakkı sahibine iade ettiği kitabının sunumunda özetle şunları söylemiş;
Bu kitap ile oluşturduğumuz çalışmanın amacı, yeniden bir keşif değil elbet. Yaygın olarak bilinmeyen, okul müfredatına girmemiş ve bize ait olduğundan habersiz olunduğumuz icat ve keşiflerin sahiplerinden bazılarının kimler olduklarını belirlemeye çalışmak, keşif ve icatlarına ait bilgilerin bir kısmından haberdar edip taşınabilir kılmak ve yararlanma kolaylığı sağlamak olmuştur.
Okuyucu, elinde tuttuğu bu kitaptan yararlanmaya başladığında, yıllardır hazmettirilen aşağılanmışlık(!) duygusundan da hızla kurtulmuş olacak, yüce bir milletin samimi bir bireyi olarak yaşama sevincini tazeleyecek, milletimizin içinden yeni keşif ve icatlara engin ufuklar açılabileceğine olan inancını sağlamlaştıracak ve pekiştirecektir.
Zerre kadar ümitvar olanların ümidi, bir nevi devleşecek, keşif ve icatlar konusundaki karamsarlığı kovulacak, yerine yepyeni, taptaze inanç ve düşünceler yerleşecek, milletine olan sevgi bağları da kuvvetlenecektir.
On yıllardır -düşmanlarımız tarafından- estirilen “Bizden adam olamaz.” sözü ile özetlenebilecek olan aşağılık kompleksi rüzgârı dinecek, atalarımızın önceki yaptıklarından esinlenerek yeni nesiller daha iyi ve güzel keşif ve icatlara yöneleceklerdir.
Atalarımızın bilimsel çalışmalara ne kadar önem verdikleri anlaşıldıktan sonra “Biz neden yapamayalım?” sorusunun cevabı bulunmaya başlanacak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu, atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözünün anlamı kavranacak, gençlerimiz bir atılım içine girmiş olacaklardır.
Duyarlılıkla okunacağını umduğum bu kitapta, kâşif ve mucitlerimize ait müstakil bilgilerin yanında birinin yekdiğerini desteklemesi anlamında, tekrar gibi gözüken yerler olmasında ”Et tekrar-ı Ahsen ve levkâne yüz seksen.’’ kavlince bir sakınca görmedik.
Türk-İslâm medeniyeti (1000 yıllık Türk tarihi, İslâm medeniyetinin sahibi ve muhafızının Türkler olduğunu gösteren inkârı mümkün olmayan bir devirdir.) çerçevesinde temayüz etmiş bilginlerden 115 tercihte bulunduk.
Okul çağımızdan beri öğretmenlerimizin Türk kahramanlığı konusundaki açıklamaları elbette yoğundu. Kahraman bir millet olduğumuz fikri artık bilincimiz haline dönüşmüştü. Ancak bir noksanlık vardı. Bu kahramanlığın nasıl oluşup geliştiği konusunda tatminkâr bir bilgi mevcut değildi.
Kahramanlık destanları olduğuna göre kahramanlık destanını yazacak kalem sahiplerinin de olması gerekirdi. Gerekirdi de nerede idiler? Bu konu açıklık kazanmıyordu. Bir şeylerin olması lâzımdı?
Amerika’yı kim keşfetmiş, kilimanjaro dağları kaç metre? Kongo nehri kaç km? Nil Kaç km? Hindistan’ın Başkenti neresidir?
Sor da sor. Ampulü kim icat etti? Mikrobu kim keşf etti? Sorular çoğaltılabilir. Verilen cevapların içinde bir Türk ismi bulunmayışı, kahramanlığın sebeplerini açıklamaya yetmiyordu.
Kahramanlık, kabadayı naralarının desibelinin yüksekliği ile oluşan bir vasıf değildi. Öyleyse bunun bir alt yapısı, kültürel dokusu olmalıydı.
Bu varsayımlar sebebiyle yapılan takip sonunda, Türklerin de bir medeniyet oluşturdukları gerçeği tespite çalışıldı. Türk İslâm medeniyetinin oluşturduğu kültür ve bilim atmosferinde temayüz eden bilim adamlarının varlığıyla Avrupa Rönesans’ının oluştuğu gerçeği ortaya çıktı. Bunu inkâr etmeyip ifşa eden Avrupalı bilim adamlarının da varlığı meydana kondu. Prof. Dr. Fuat Sezginin hocası Prof. Helmut Ritter, bu gerçeği ortaya koyanlardan en öncüsü değildi elbet.
Bütün bunların yanı sıra Atomun parçalanacağını tespit edip söyleyenin Türk olması, Sibernetiğin şahdamarını meydana koyanın Türk olması, Mikrobu keşfedenlerin Türk olması, ilk Karantina uygulaması Yapanların Müslüman olması, Nota’nın temelini atanın Türk olması, İlk Denizaltı kullananların Türk olması, İlk Kâğıt fabrikasının kurucusunun Müslüman olması, İlk Uçma denemesini yapanların Türk olması, Dünyanın döndüğünü, yuvarlak oluşunu, eksen açısını tespit edenlerin, Dünyanın hacminin hesaplanmasını, Ekvatorun uzunluğunun hesaplamasını yapanların Türk ve Müslüman olması, Havan topunun icadının Fatih Sultan Mehmet’e ait olması, karşısında aşağılık kompleksinin yersizliğinin anlaşılmış olacağı düşüncesiyle bu kitap oluşturuldu.
Bu konulara izaha yeterli gelecek 115 Bilim adamı konu edildi. Fayda sağlayacağını umut ediyorum.
Yazarın
Önceki Yazısı