"Seni her şeyin mümkün olduğu bir yere götüreceğim" diyor Gounelle ve ekliyor:

"Gözlerinizi kapatın ve bir düşünün...Öyle bir yer var ki orada kötü olan hiç bir şey yok! Nefret, intikam, hırs, açgözlülük bilinmiyor"
Kitabın arkasında yazan paragraf bu. -Gounelle denen bu adam nereden bahsediyor olabilir- diyerek alıp okuduğum bir kitaptı. Olması gerekenden  nasıl olabilir haline geldiğimiz bir zamanda.
Profesör Sandro'nun karısının ölümünden sorumlu tuttuğu kabileye intikam hırsıyla yaptığı yolculuğu anlatıyor. Kendisine bu yolculukta eşlik eden modern dünyanın adamları, eğer profesör isterse para karşılığında kabileye bir katliam düzenleyip hepsini öldürebileceklerini söylüyorlar. Fakat profesör bunun fazla kolay bir son olacağını, onları yaşamlarının her saniyesinde sonsuza dek mutsuz edecek intikam planını açıklıyor:
- Onları kıskançlık, rekabet, hırs kavramlarıyla tanıştırarak modern dünyanın tüm olumsuz duyularını aşılamak-
Bunu nasıl mı yapıyor? İşte bu aşamada yazar bir ayna tutuyor okurlara:
" Onları bilinçsiz kılarak, zihinlerini uyutarak o sırada çevreleriyle ilgili olumsuz haberler vereceğiz. Yarışmalar düzenleyerek rekabet ve hırs kavramlarıyla tanıştıracağız."
 Su kabarcıkları çıkaran basit bir makine etrafında halkı toplayarak gün içinde olan tüm olumsuz haberleri bu hipnoz aracılığıyla iletmeye başlıyor. Kadınlara farklı kıyafetler giydirerek "güzellik", erkeklere ilkel silahlarla kavga eşliğinde "güç" kavramını tanıştırıyor. 
Rahmet bildikleri yağmurun adı "kötü hava koşulları", karınlarını doyuran bitkilerin " kötü kokulu yaban otları" olduğunu öğreniyorlar. 
Sonrası mı...kötülükten daha hızlı yayılan bir mikrop var mı?
Peki..diyorum..gerçek hayatta durum ne kadar farklı?
Bizleri saflık, güzellik ve doğallık üzerine Yaratan kitabında bize her şeyin mümkün olduğu bir yer vaat ediyor ve öyle bir yer ki orada kötü olan hiç bir şey yok.
Ama yaşadığımız bu dünyada modern çağın da yardımlarıyla hepimizin gerek içinde gerekse dışında Profesör Sandroları var.
Türlü oyunlarla ruhumuzu ele geçiren misyonlar zamanla bizi hipnotize ederek anlam arayışını mutsuzluk mikrobuna bırakmış durumda. 
Ebedi mutluluğun anahtarını ekranlara kilitlenmek için kullandık. 
Kadınlar seyrettikleri programların rekabet, erkekler aksiyon adı altında ki vahşetin güç savaşlarına dönüşen duygularıyla beslenirken; çocuklarda anne ve babalarının bu durumlarından ortaya karışık alıyorlar.
Zamanında nice yokluklarını gülümseyen çizgilerinde saklayan ninelerimiz bile öğleden sonrası psikopat programlarının olayları içinde dillerinde ki duaları beddualarla değiş tokuş etmiş durumda.
Bir dizide, kocanın karısının parmaklarını kırma sahnesi reyting rekoru kırarken gerçek koca vahşeti haberleri de bilincimiz de kabullenilebilir acılar listesine ekleniyor. Dolayısıyla günlük hayatımızda en basit bir "nasılsın" sorusunun çok şükür olası cevabı bile şimdilerde en iyimser haliyle "eh işte!" Ve Saire ve saire..örnekler bitecek gibi değil..
Hiçbir şeyi olmadan ama gülümseyerek bu dünyadan ayrılmış insanların her şeye sahip ama mutsuz hiçbir şeyleriydik..kendimizden, yaratılış gayemizden çok uzaklarda. 
Hırs, nefret, intikam, sevgisizlik..bizi ebedi mutsuzluğa adım adım yaklaştıran bir yük sırtımızda.
Peki bize ne faydası var! Yaşamaya çalışırken çırpınmak, boğulmak..yaşayamamaktan başka.
Tüm saflığın, güzelliğin aslında içimizde barındığına ve bu barınaktan içinde yaşadığımız düzene kurnazca meydan okuyan yazar eşliğinde kendimi bu gidişat içinde sorgular buldum.
"İnsana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak..Yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış damdan" (Dostoyevski)

Kendi elleriyle kendini yok edebilen tek canlı türüydük ne de olsa..
                                         A.S.
( Her Şeyin Mümkün Olduğu Yer başlıklı yazı saklı bahçe tarafından 9.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.