Doldur be meyhaneci, bundan böyle burdayım,
Sevdamın bitişine içip içip ağlarım.
Avutmuşum kendimi, bilsen nasıl dardayım,
Her gece bir masada içip içip ağlarım.
Nasıl görmemiş gözüm, mutluyuz sanıyordum,
Hep masalmış meğerse dinliyor, kanıyordum,
Bir gün görmesem onu durmadan anıyordum,
Cüzdandaki resmini açıp açıp ağlarım.
Bazen abartıyordum, görüyordun halimi
Kuruttu bu ayrılık bitmeyen mecalimi
Aşk perişan edermiş hem cahili, alimi
Hatıramı yürekten saçıp saçıp ağlarım.
Onsuz zamanlar haram, dakikalar durdu bak,
Süsle şu meyhaneyi, çok severdi, bir mum yak
Hakettim ben haklısın, adamakıllı dayak
Gündüzlerden geceye kaçıp kaçıp ağlarım.
Düşmanımdan dostumu nicedir kayırmadım,
En güzeldi gözümde kendimden ayırmadım,
Bakma öyle yüzüme kafayı sıyırmadım,
Toprak misali yerden göçüp göçüp ağlarım..
Teselli etme boşa, içim yanıyor benim,
Alışmıştı gözlerim, muhtaçtı ona tenim,
Bak yıkıldı bu gönül; ey hayat virânenim,
Türlü hayaller kurup seçip seçip ağlarım.
Doldur be meyhaneci, bekleyen yok, kim özler?
Hani o “Mehlika’mlar, nerde o güzel sözler?
Yok öyle baygın bakan yok öyle kahve gözler,
Gün görmemiş ömrümden geçip geçip ağlarım.
09.01.2019
Fatma Çetin Kabadayı-Mehlika