Israrcı acıların devre arası
Kalabalık duyguların reveransı
Aşka binaen
İçimizdeki yerleşkesi bir tabut.
Göğün perdeleri uçuşurken
Varlıkta bir temaşa ki sorma gitsin.
Hayatın kuyruğu uzarken
Depreşen hüzünler
Methiye niyetine
Sahibine dair her acı ve ahvali
duygu.
Rahmetin uzağında duran iblis
Asil bir gök gürültüsü
Hazana benzer bir irkiliş
Tepesi atan mevsimlerin ağız
birlikteliği ettiği
Yağmur öncesi bir nüans.
Aykırı notalar tozunu atarken
Erişilmezliğin külliyesi
Yarım ağız bir gülüş
Bir de çapağı yüreğin
Damlaların seyrinde
Nöbete duran bir yetim adeta
Her vazgeçiş…
Zamanlı zamansız uzandığımız telaşlı
yollar
Kayıt dışı bir seferberlik mi yoksa
El-âlem ne der, korkusu…
Özgürce yaşamak varken
Dört başı mamur bir kalıntı:
İsli göklerin temsilcisi mevsim;
Zamansız ölümlerin tek reçetesi adeta
Adına kurtuluş denen menşei
bilinmezlik
İle dolu hâsılası duyguların.
Çatı katında isyanların
Unutulmuşluğu mazlum gölgemin
Zamana dar gelen bir kımıltı
Belki de öksesi kayıp bir resim
Hatta merkezi kayıp bir daire
Tıpkı içimdeki yetim’in
Kurumuş dudaklarına su serpen
Sadece İlahi Gücün hâsıl olduğu
Aralıksız zaman dilimi.
Süregelen yasın da bitiminde
Köhne bir yalnızlık:
Vakur bir iç çekiş
Derinlerde telaffuz edilesi
Sinsi aşkın gölgesi düşerken
Şiirin üstüne.