Çanakkale Şehitliğinde pek çok anıtın yanı sıra üzerinde şu cümleler yazan bir anıt ( kitabe ) de bulunur:
“Those heroes that shed their blood and lost their lives … you are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lie side by side in this country of ours. You, the mothers, who sent their sons from far away countries, wipe away your tears. Your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land they have become our sons as well.”
Atatürk, 1934
Türkçesi:
‘’ Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar ! ''
Burada bir dost ülkenin topraklarındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Siz Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar: Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim de evlatlarımız olmuşlardır.’’
Bu ülkenin çeşitli şehirlerinde otuz üç sene Tarih öğretmenliği yaptım. Her sene 18 Mart tarihinde ya da dersler esnasında Çanakkale savaşlarını işlerken Atatürk'ün Anzaklara bu hitabı mutlaka gelir taş gibi mideme otururdu.
Evet, öğrencilerim, öğretmen arkadaşlarım ve hatta bazen halka açık olarak yaptığımız anma törenlerinde değerli halkımız ne zaman '' Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar'' diye söze başlayıp Atatürk'ün Anzaklar için söylediği sözleri tekrar etsem göz yaşlarına boğulurlardı ve '' Ulu önderimiz Atatürkteki şu insan ve barışseverliğe, şu yüce gönüllülüğe bakar mısınız ?'' derlerdi.
Bizzat kendim anlatıp milleti hüngür hüngür gözyaşlarına boğduğum halde kabullenemezdim Mustafa Kemal gibi bir milliyetçinin Çanakkale'de on binlerce Mehmetçiğin kanını dökmüş olan tek dişi kalmış canavarlara '' Kahraman '' diye hitap etmesini. Onların da artık bizim evlatlarımız olmasını....Yani binlerce kilometre öteden sırf benim evladımın kanını dökmek amacıyla gelen canavar, şimdi benim evladımla koyun koyuna yatıyor ve ben bundan son derece gurur duyuyorum ha?
Velhasılıkelam dediğim gibi midemde bir yumruk olurdu bu hitap ama öte taraftan da Atatürk söylemiş. O söylemişse lafı üzerine laf olur mu? O söylemişse '' Atam ! Sen nasıl olur da Mehmetçiğimin katillerine kahraman dersin? Hiç kimse bilmese bile sen herkesten iyi bilirsin o canavarları?'' Denir mi? Zinhar denmez. Böyle bir itirazı aklınızın ucundan dahi geçirmeniz halinde Atatürk düşmanı olursunuz ki maazallah...
İyi de bir yerlerde bir aksaklık var.
Atatürkçü kardeşlerim '' Atam ne kadar da barış ve insansevermiş '' diye gözyaşları içinde höngürdüyorlar ama Atatürk böyle bir insan değil ki. Yani Atatürk düşmana '' Kahramanlar'' demez.
Evet şimdi sorayım: Mustafa Kemal Atatürk gibi iliklerine kadar milliyetçi olan bir insan düşmanına '' Kahraman '' der mi demez mi?
Kendilerini Atatürkçü ve milliyetçi olarak niteleyen 100 kişiye sorsam bu soruyu '' Hocam ! saçmalama. Ortada bir savaş yok. Savaş bitmiş gitmiş. Savaş bittikten sonra barışçıl bir söylemdir Atatürk'ün sözleri. Barış ve insan sevgisini dile getirmek için söylemiştir ve evet Atatürk gibi milliyetçi biri '' Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar ! '' der Anzaklara '' diye cevap vereceklerdir.
O zaman Atatürk'ten şu anıyı okuyalım. Bakalım Atatürk savaş zamanı ayrı, barış zamanı ayrı konuşan bir insan mı yoksa savaşta da barışta da ne demişse o mu?
Atatürk, bir torpido ile seyahat ediyordu. Gece olmuş ve geminin bütün ışıklan yakılmıştı. Bir adanın önünden geçerken Atatürk gemi süvarisini çağırdı ve ona şu emri verdi:
- Geminin bütün ışıklarını söndürünüz.
Emrin mahiyetini kavrayamayan kaptan:
- Aman Atam, bu ancak harp ilan edilmiş düşman memleketlere karşı yapılmaz mı?
Diye mukabele edince, koca Ata yine gürleyiverdi:
- Bilmiyorum mu zannediyorsun? Sana verdiğim emri yap. Düşmanımın önünden düşman gibi geçmek isterim.
Bir dakika sonra geminin bütün ışıklan söndürülmüştü
Şimdi tekrar soralım o zaman: Barış zamanında bile '' Düşmanın önünden düşman gibi geçilir'' diyen Mustafa Kemal Atatürk bir başka düşman için '' Kahramanlar'' der mi?
Demez...
Zaten dememiştir de.
Peki Çanakkale şehitliğindeki o anıt? O anıt üzerinde yazan sözler?
O sözler aslında Atatürk'ü zerre kadar anlamamış insanlara ait sözlerdir.
Atatürkçü geçinen ama Atatürk'ün ruhunu asla okuyamayan ruhsuzlara ait sözlerdir.
Dün face bookta yazmış çok çok Atatürkçü ve Milliyetçi olan bir arkadaş:
''Araplar pistir. Gusül abdesti de almazlar. Zaten pis oldukları Arabistan'ın çöl olmasından belli''
Bir şakşakçısı cevap vermiş:
''Gusül abdesti alırlar mı bilmiyorum ama g.tlerini yıkamadıklarını kesin biliyorum''
Bunlardan birincisine '' Senin şu mantığına göre Hz. Muhammed de gusül abdesti bilmiyordu?'' diye cevap verdim bana '' Hz. Muhammed, Hz. İbrahim'in soyundandı, o Arap değildi'' Diye zırvaladı. ''Allah-u Teala neden onu çöl Arabistan'da dünyaya getirmiş madem? '' diye sordum, sorum tabii ki cevapsız kaldı.
Diğerine '' Arapların g.tlerini yıkamadıklarını çok iyi bildiğine göre Arabın g.tünden hiç ayrılmıyorsun sanırım'' dedim o da '' Sen Arap kültürünü İslam fıkhı sanıyorsun'' şeklinde zırvaladı.
Bu özel şeyleri niçin mi anlattım?
İşte bunlar ve bu kafayı taşıyan sözde milliyetçilerdir Atatürk'e iftira atıp ona Anzaklar lehine '' Bu vatana kanlarını döken kahramanlar'' dedirten.
Onlara göre Arap g.tünü bile yıkamaz. Pistir. Eh çok da haksız sayılmazlar. Eğer başta İngiltere olmak üzere Avrupa'nın g.tünü yaladıkları gibi Arapların g.tünü de yalasalardı mutlaka Arapların g.tü de tertemiz olurdu.
Ya da İngilizlerin götünü yalamak yerine sözde izinden gittikleri Atatürk'ü biraz tanısalardı '' Bu memleketin toprakları üzerinde kanını döken kahramanlar !'' ifadesinin ona ait olmadığını anlarlardı.
Ve son not: O anıtın Avustralyadaki bir örneğinde '' “Bizim için Johnnyler ile Mehmetçiklerin bir farkı yoktur” yazılmaktadır. Yani Atatürk Jony ile Mehmetçik arasında bir fark görmüyormuş(!) Ve milliyetçi(!) Atatürkçüler(!) bunu bile alkışlıyorlar.
Eee. O sözler kime ait o zaman. Yahu koskoca anıt var. Üstelik hem Çanakkale'de hem Avustralya'da var. Atatürk'e ait olmayan sözler çeşitli anıtlarda nasıl yer alabilir?
Onu da gelecek bölümde anlatalım olmazsa.