Ölü öfkesini sonlandırıyor evren
İhlal edilesi aşkların da son
perdesi.
Maruzatın biri bin para;
Şekli uyduruk yüreği kozalak
Aşkların isyanı yine şehla
dokunuşlarında ömrün
Suruna yenik düşen kıblesinde
Son durak.
Mimledikçe eksen
Miadı dolan satırlardan alacaklı her
şair:
Güftesi olmayan şarkılarda meze
aslında
Dilin dilimlendiği
Suretlerin yaftalandığı
Aşkın kölesi kadından yana da dertli
evren
Müdahale ettikçe,
Her öyküyü
Çalan yazardan sorumlu tutulan
insanoğlu.
Şimdi beyhude bir şiir olmak vardı:
Kulu kölesi imgelerin
Derlediği onca mizansende
Belki de bir arpa boyu yol alamamanın
öfkesi.
Deli şair, deli yürek
Hani nerede kabir azabından yana
derdin?
Öyle ya, sen değil misin
Ölümü biçimlendiren bir hale?
Sen değil misin aşkı sonlandıran
Soytarı bir köle?
Muaf tutulduğun şu hayatta
Basireti bağlanmış mutluluğun da tek
sahibi:
Öyle ki, serildiğin sevgi ekseninde
Sevgiden yana derdin tasan:
Sevilmeyi talep etmesen bile
Sevmek senin tek maruzatın.
Şiir başına kaç akçe verir ki evren?
Yandıkça kendi ateşinde
Rahminde şiirlerin
Koyu kocaman bir gölge.
Ha doğdu ha doğacak umut;
Hadi, sondan saymaya başla
Doğmasını tehir ettiğin neşenin
Gazabına uğrayan künyende
Adından bile rahatsız bunca yerli
yersiz simge.
Sen ki;
Tek mizanseni yine yüreğin
Hatta kayıp eşkâlinde şairin
Dolup da kabından taşan
Bunca hissiyatı varsın baltalasın
Nice münafık gölge:
Sevdikçe yaşadığın tek gerçek
Ve yaşadıkça yazdığının da müjdecisi
Koyultu yüklü gece.