Akşam üzerileri kavrulmuş soğan kokardı eski mahallenin dar sokakları. 
Kediler pencerelerde kıvrılır, çocuklar kan ter içinde son güçle toplara vururlardı. Kırılırsa kırılsındı Hatice teyzenin penceresi, nasılsa belediye bakmıyor muydu O na. 
Kaç kez kesmişti toplarını da bana mısın dememişlerdi..
Bir keresinde hayta Harun kaçan topu almak için girmişti bahçeye de, kör kuyunun içinde onlarca top görmüştü.
İçi şöyle bir burkulmuştu biriktirdiği paralarla aldığı patlak topunu da kör kara kuyu mezarlığında gördüğünde.
Nasıl da gıcırdı ilk aldığında, kırmızı üzerine siyah çizgileri vardı vurdun mu bir uçardı ki kırlangıçlar kıskanırdı valla billa..
Mahallenin Canti Kamil amcasını herkes çok severdi. 
özellikle de çocuklar.
Çünkü hep cebinde onlara verecek bir nevalesi bulunurdu.
Kağıtlı şekerler, sakızlar. Gülümsemesi hep diğer cebindeydi zaten bir elinde de şefkat.
Okşardı Aliş in saçlarını bahar rüzgarı eser gibi uzun uzun efil efil..
Kapkara gözleriyle sanki kaderini yazmıştı Aliş babasını maden ocağında kaybettiğinde.
Neden gözleri Gülten gibi mavi değildi ki!
"Ana benim gözlerim kömür gibi ya ondan mı babam öldü"
diye çocukça bir masumiyetle sorardı. .
O an o evcik, o daraşmalık oda büyür de büyürdü anasının gözünde, saklanacak bir seki altı arardı kaynayan kara bir taşın buharı olmak isterdi..
Her evin bahçesinde bir meyve ağacı olurdu, zenginlik damlardı çatlamış bal incirlerden.
ama hiç birisi Şamile teyzenin can eriği kadar tatlı değildi.
Bir ısırdı mı veletler gökyüzünden sanki yeşil yağmurlar yağardı. En çok ta baharda çiçeklerini uçururlarken endamlarını gösterdiklerinde dayanılmaz olurlardı.
Ya hu o minik minik halleriyle nasıl da öğrenmişlerdi bu kadar lezzetli olmayı.
"Öğretmiş oğlum Şamile teyze bunlara böyle kıyak olmalarını"der kırık dişini göstere göstere gülerdi Osman..
Bilezler dizildi mi sokağın ortasına o mahallenin boynuna sanki inci gerdanlıklar takılırdı.
Çat çat vururdu İlyas, sümüğünü çeke çeke ağlayan Seyit in gözyaşlarına aldırmadan, alırdı bilezlerini hakkıydı hani en afili o vuruyordu ..
Kırıtık Neriman ağzında sakız hep onları izlerdi pencereden
aslında görmek istediği onlar değildi. Jöleli saçlarıyla her gün anasının terliğinden jet misali kaçan delikanlı çocuk Tuğrul du..
Mahallenin tüm yeni yetme kızları ona aşıktı. Ne vakit bir düğün olsa, hepsi kendini O na göstermeye çalışırdı.
Tuğrul da sırasıyla ilgisini alakasını hissettirirdi haliyle..
Sonbahar akşamlarnda ince ince yağmurlar düşmeye başladığında kapı önlerine de ton ton kömürler yığılırdı. 
Kış sanki daha bir sert geçerdi o eski mahalle aralarında...
İmece usulu başlanırdı kömürler taşınmaya, ev sahibi elinde kürek kömürün başında gururlu bir şekilde dikilir herkesin toplanmasını beklerdi. Kovasını alan gelirdi. Cümbürcemaat o kömür hemen bodruma atılır sonra da kapı önünde çaylar içilirdi..
Onu ve çocuklarını kışın üşütmeyeceği için minnet duygusuyla sırtını dayardı kocasına kadın.
Kara bir kömürün yapabildiklerine kimse şaşırmazdı o mahallede, hayattan zevk almak böyle bir şeydi işte..
Hediye teyze akşamdan ısladığı kuru fasulyeyi koyardı maşıngasının üzerine.
"Üff bi fasulye çatmışım ki görmeyin tırsak Bedri den aldıydım dediği kadar varmış, yanına da bi soğan kestik mi tadından yenmez"
Diye diye akşamı ederdi sardunyalı dökük sıvalı penceresinden..
Hafif meşrep edasıyla jarse fistanlı göğsünün çatalının görünmesinden hiç de rahatsız olmazdı. 
"ayol hala benim ki peşimden geziyor evde" 
deyip şen bir kahkaha patlatır, yaktım anasını dünyanın der gibi savuruverirdi saçlarını..
Mahallenin okulu dağıldı mıydı tüm çocuklar isyan bayrağını çeker gibi önce yakalarını fora eder, sonra soluğu mahalle bakkalında alırlardı.
Renk renk bilezler, leblebi tozları, sarı gazozlar, kara gazozlar
bakkala girdiklerinde karma bir kokuyla yüzlerine çarpardı..
Konuşsana len!
Deyip deyip deli deli gülerlerdi ağızlarında leblebi tozları..
El yüz yıkanıp, yemekler ıscacık mideye indirildi miydi sobanın ısısıyla yanakları kızarmış çocuklar uyuklamaya başlardı tahta sedirde.
Kıvrılmış defter kenarları kol yardımıyla düzeltilmeye çalışılırken iki ucu açık kırmızı kalemle 
cevap1
cevap2
başlanırdı ödevler yapılmaya..

Hayat böyle akııp giderdi ruhunu sevdiğim kenar mahallede...bb

( Kenar Mahalle başlıklı yazı baharca tarafından 1.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.