İNSAN ÜÇ VÜCUTLA YARATILMIŞTIR;
FİZİK VÜCUDUN YARATILMASI;
55 / RAHMAN – 14: Halakal
insâne min salsâlin kel fehhâr(fehhâri).
(Allah)
insanı, fahhar gibi ses veren salsalinden yarattı.
15 / HİCR – 26:
Ve
le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).
Andolsun ki;
Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve
organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.
ALLAHÜTEALA Hz.
ADEM’in fizik vücudunu indi ilahide hamein mesnun olan, salsalin veya tin
olarak da adlandırılan organik ve inorganik bir çamurdan yaratmıştır. Çamurun
olgunlaşıp insan hüviyetini kazanmasına kadar çok uzun bir zaman geçmiştir. Hz.
ADEM A.S. dan da Hz. HAVVA’yı vücuda getirmiştir.
NEFSİN YARATILMASI(7 Kademede sevva
edilmesi);
91/ŞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Nefse ve onu
(7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun).
91/ŞEMS-8: Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Sonra ona
(nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti.
91/ŞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Kim onu (nefsini)
tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
91/ŞEMS-10: Ve kad hâbe men dessâhâ.
Ve kim, onun
(nefsinin) kusurlarını örtmeye çalıştıysa (nefsini tezkiye etmemiş ise) hüsrana
uğramıştır.
ALLAHÜTEALA insana 19 afetle yüklü bir nefs dizayn etmiştir. Eğer İnsan
bu nefsini tezkiye ederse, dünya ve ahiret mutluluğunu elde edecek ve
meleklerden daha üstün olabilecektir. Fakat nefsini tezkiye ve tasfiye etmezse
hayvanlardan daha da dalalette olacak ve esfeli safiline reddedilecektir.
95 / TİN – 4:
Lekad
halaknel insâne fî ahseni takvîm(takvîmin).
Andolsun ki
Biz, insanı (nefsini), ahseni takvim içinde (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi
yaparak en güzele ulaşabilecek özellikte) yarattık.
95 / TİN – 5:
Summe
redednâhu esfele sâfilîn(sâfilîne).
Sonra onu,
esfeli safiline (en sefil hale, nefsinin karanlıklarına) iade ettik (çevirdik).
esfeli
safilin : En sefil
hal, nefsin karanlıkları. Bazı tefsirlere göre Cehennemin en alt tabakası 7.
katta gay kuyusu
NEFSİMİZDEKİ 19 AFET (HASTALIK);
1] Kin ve nefret
2] Küfür
3] Yalan
4] Haksızlık ve zulüm
5] Haset ve düşmanlık
6] Cehalet
7] Cimrilik
8] Öfke
9] İsyan
10] Sabırsızlık
11] Kibir ve gurur
12] Hırs ve şehvet
13] Nankörlük
14] Gıybet
15] Vefasızlık
16] Zan
17] İptilâlar [kötü alışkanlıklar]
18] Mürailik
19] Fitne ve fesat
.
RUHUN YARATILIŞI VE RUHTAKİ 19 HASLET;
Ruh
üfürülerek yaratılmıştır.
32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus
sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine)
ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve
fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
15/HİCR-29: Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fekaû lehu
sâcidîn(sâcidîne).
Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek
yere kapanın
Allah’u Tealâ
önce insanı şekillenmiş bir çamurdan yaratıyor ve onun içine nefs vucudu dizayn
ediyor. İnsana ruhundan üflediği zaman, insan en üstün mahluk durumuna geliyor.
Ve bütün meleklere ve cinlere secde emrini veriyor.
İnsanı üstün kılan insanın fizik vücudu veya nefsi değil ruhudur. Çünkü ruh
ahsen olarak yaratılmıştır. Yaratılırken 19 hasletin sahibidir. Allah’ın bütün
emirlerini yerine getirmek üzere, yasak ettiklerini ise yapmamak üzere
programlanmıştır. Ruh fizik vücudun ve nefsin işlediği hiçbir günaha iştirak
etmez. Onlardan ayrılır. Vazifesi burada bitmez. Tekrar onlarla beraber olduğu
zaman, onlara işledikleri günah sebebiyle azap uygular. Daima Allah’ın
güzelliklerini insana telkin eder. İnsanın aklını Allah’ın emirleri ve
nehiyleri doğrultusunda ikna etmeye çalışır. Ruh Allah’ın emrindendir. Allah’ın
emrinden olan diğer bütün yaratılanlar gibi o da vazifesini tamamlayarak
Allah’a geri dönmek üzere programlanmıştır. İnsanın üç vücudundan sadece ruh,
Allah’ın zatına ulaşabilir. Yeryüzündeki her şeyi yaratan Allah, ruhun
kendisine ulaşması için, göğü de yedi kat olarak düzenliyor. Ruh, 7 kat olarak
dizayn edilen gök katlarını aşıp yedinci katın yedi alemini geçerek ademe
(boşluk, yokluk)ulaşabilir ve Allah’ın zatında yok olabilir. Bu özelliğin
sahibidir.
İşte Rabbimiz Bakara suresi 29uncu ayette bu sebeple göğün yaratılışını
anlatmaktadır.
2/BAKARA-29: Huvellezî halaka lekum mâ fîl ardı cemîan summestevâ ilâs
semâi fe sevvâhunne seb’a semâvât(semâvâtin) ve huve bi kulli şey’in
alîm(alîmun).
O (Allah) ki, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı. Sonra (kudret ve
iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. Ve o,
Alîm’dir (herşeyi en iyi bilendir).
RUH AHSENDİR
VE TEK YÖNLÜDÜR
Allahû Tealâ
ve Tekaddes Hz.leri “İrciî ilâ Rabbiki.” (Rabbine dön) emrini bütün kulları
için vermiştir. Allah’ın Zat'ına dönecek ve O'nda fani olacak, yok olacak olan
bizim ruhumuzdur. Bir tek ruh, Allahû Zülcelâl Hz.nin Zat'ına ulaşabilmeye
yetkili kılınmıştır. Nefis ve ceset, Allah’ın Zat'ına ulaşamazlar. Bu sebeple,
ruh saf ve temiz olmalı ki, Allah’ın Zat'ına ulaşabilme yetkisi kendisine
verilsin. Ruh bir tek yönde Allah’ın Zat'ı hedef olmak üzere istikametlendirilmiştir.
Kur’an’ı Kerim'imizde Rabbimiz ruhu hep temsilcisi olarak vaz ediyor ve değişik
kademelerdeki ruhların varlığı, irşad yolundaki vazifeden kaynaklanıyor.
Kur’an’ı Kerim'imizde, ruhumuzun da nefsimiz gibi tezkiye ve tasfiyesinin
gerekli ve lüzumlu olduğuna dair hiç bir işarete rastlamak mümkün değildir.
Rabbimiz ruhu şöyle tasvir ediyor:
17/İSRÂ-85: Ve yes’elûneke anir rûh(rûhı), kulir rûhu min emri rabbî ve
mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ(kalîlen).
Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir.” Ve size, (ruha
ait) ilimden sadece az bir şey verildi.
Rabbimizin
emrinden olan bu varlığın, Allah’ın bizdeki üç emanetinden sadece birisi
olduğunu Rabbimiz, Ahzab Sûresinin 72. Âyet-i Kerîme'sinde açıklıyor;
33/AHZÂB-72: İnnâ aradnel emânete
ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve
hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).
Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif
ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi.
Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.
İşte hiç
kimsenin yüklenmediği bu emaneti Allahü Teala kendisine iade etmemizi
emrediyor.
4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ
hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum
bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında
hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah,
onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi
işiten ve en iyi görendir.
Bu sebeple,
Allah’ın emaneti olan ruhu, Rabbimize teslim etmemiz gerek. Allah’ın emrinin
yerine getirilebilmesi ancak, Allah’ın emirlerinin, vücut ülkesindeki tatbik
edilmesine bağlıdır. Ancak ruh bu yolla, yani nefsin tezkiyesine paralel olarak
hedefine ulaşır. Allah’ın Zat’ına vasıl olur.
Ruhun, Rabbine dönebilmesi için önce ceset adı verilen bu hapishaneden
kurtulması gerekir. Mürşide ulaşmayan bir kişinin ruhunun, ceset adı verilen
hapishaneden kurtulması mümkün değildir. Mürşide ulaşan kişinin ruhu ise
Sırat-ı Müstakîme ulaşır ve oradan bütün huzur namazlarına iştirak eder.
RUHUN 19 HASLETİ
1- Sevgi
2- İman
3- Doğruluk
4- Adalet
5- Edeb
6- Kemalat
7- Cömertlik
8- Sukunet
9- İtaat
10- Sabır
11- Tevazu
12- Kanaat
13- Şükür
14- Ketumiyet
15- Hakikat
16- Meziyet
17- Vefa
18- Samimiyet
19- Tevhid
Allah razı
olsun.
Burhan AKSU