Ekin misali yine gecenin rahmeti;
Aksayan ayaklarında kaderin
Hoş bir nüans
Huzura delalet aykırı varlığa
Tapınan sözcüklerle buluşmak.
An itibariyle
Çalıntı bir sözcüğü dikiyorum
Az sonra ilikleyeceğim
Yüreğin mahremine
Ve kuytularda yaşadığımı da asla
Evet, asla inkâr etmiyorum.
Bir teyakkuzda dirildiğim;
Bir süzgeçte topaklanmış
Hüznün kıyısına kıvrıldığımı da unutmuyorum.
Belki de;
Unutmaması gereken
Aşkın hulasasında
Karınca ayakları ile ruhumun
dinginliğine
Serdiğim nefesindir.
Ölsem de ne gam,
Demeyi şerh düştüm işte
Ve dirildiğim yeni iklimi
Sunmaya evrene:
Oysaki ne umurundayım
Ne de yaralarımın tuz bastığımda
Acıyan uluması
Yürek burkan
Kıyımlarındayım
Hem dünün hem unutulmuşluğun da
Girdabında.
Sefil varlığıma dokunan bir serzenişi
Anıp da dönmeyi unutanlara
Sitemliyim
Oysaki bilemedim:
Hiçbir zaman onlara
Tuttuğum ışıkla
İçimdeki acının aydınlandığını.
Gözlerimde ne şimşek
Ne de aşk benzeri bir illet
Yine düşkünlüğüm geceye
Nispeten yaşadığıma
Kanaat getirdiğim
Şu kalemle olan
Yürek birlikteliğime
Ve senle demlenen
Senle dertlenmeyi özleyen
Şu serçe kalbin
Sırça köşküne
Dönen hüznümü
Gömmeyi değil
Yeniden diriltmeye ant içtiğim…
Her ölü seferi
Ruhun devindiği
Belki dirildiğimin de beyanı
Yine teyakkuza geçtiğim.
Aşkıma isabet eden o şarapnel
Ölüme dönük yüzü belki de
Hangi kalp ise
İkrarı da inkârı da aynı koğuşta
saklı
Sevmeyi öğretmeyi dilerdim;
Tıpkı ihanet edenlere
Son sözümü söylemekten cayıp
İntihar eden
Kalemle olan derdimi
Telaffuz etmekten gayrisi gelmez işte
Elimden.
Aslında elimden kayıp giden
Neşemden:
Hem de ne için?
Unut gitsin, demekle
Ölmek hepten kardeş
Aslıma ihanet etmediğim de tek
gerçek.
Hadi, gideyim şunca zehri içip
Ölümü zikrettiğim
Bir neferi daha
Yüreğe ihbar etmenin
Sunumu kadar kolay olsa keşke
Yaşamak
Gülmeyi özleyenlere tek tavsiyem:
Açın yüreğinizi
Ve toplayın
Akıttığım hüznün tüm rahmeti.
Sanmayın ki kolay
Belki’leri toplamakla da eşdeğer
Akışına bıraktığım ne ise
Süzülen yüreğimden
İsmimden kalan son çehre
Yine gülmeyi unutan yüreğime
Atıfta bulunduğum
Şunca hüsran.