Evvel  zaman  içinde  bir  Hristiyan  misyonerinin  görev  yaptığı  bir  yamyam  köyü  varmış.  Ancak  bu  köyde  yamyamlar  koyun,  kuzu  yetiştirdiklerinden  olsa  gerek  artık  pek  insan  yemiyorlarmış.  Ama  yine  de  ''  Yahu  eski  gelenekler  tümden  kaybolmasın,  özümüzü  yitirmeyelim''  diyen  bazı  yaşlıların  tesiriyle  çok  az  da  olsa  zaman zaman  yedikleri  oluyormuş.

Her  neyse...

İşte  bu  köyün  bir  de  reisi  varmış  doğal  olarak.  

Reisin  hanımı  hamile  kalmış.  Zavallı  reis  on  adet  kız  çocuktan  sonra  büyük  bir  umut  ve  heyecanla  yerine  bırakacağı  veliahtı  yani  erkek  çocuk  bekliyor  bu  sefer.

Derken  hanımın  sancıları  başlamış  ve köyün  ebe  yamyamları  toplaşıp  reisin  hanımına  ''  Ikın  yavrum''  diye diye  on  birinci  doğumu  gerçekleştirmişler.  

Ortaya  çıkan  yavru  erkekmiş  bu  sefer.  

Ebe  yamyamlar  müjde  bahşişi  kapmak  için  reise  koşmuşlar.

- Müjde  reis  bir  erkek  evladın  oldu.

Reis  sevinçle  havalara  fırladıktan  sonra  doğru  toteme  koşmuş.

-Anam  avradım  olsun  bu  sefer  de  kız  olsaydı  yakacaktım  seni. Çok  şükür  bu  sefer  erkek  oldu.  Sana  çok  şükürler  olsun

Totem  tabii  ki  bön  bön  bakmış  reise.  ''  Ulan  Gavat !  Benle  ne  alakası  var? Allaha  şükretsene  hırbo''  Bile  diyememiş. 

Derken  ebe  yamyamlar  yeni  doğan  bebeği  reisin  kucağına  koymuşlar.  Reis  kundağı  açmış.  O  da  ne?  Bebek  bembeyaz.  

Otamatikman  kıllanmış  reis.  Öyle  ya  köyde  herkes  simsiyah  ama  bebek  beyaz.  ''  Bu  işte  bir  b.kluk''  var  demiş  ve  gözleri  doğal olarak  o  sırada  çocuklara ''  dım  dım  dım  da  dım  dım  yar  ''  şarkısını  öğretmeye  çalışan  misynere takılmış.  Köydeki tek  beyaz  adam  o  çünkü.  

''  Vay  namussuz  papaz  vay.  ''Benim  karıyla  bana  boynuz  takarsın  ha ?''   Diye  bağırmış.  Bunu  duyan  yardımcısı.  '' Asaletmeap !  Siz  o  boynuzları  reis  olduğunuzda  takmamış  mıydınız?  Papaz  ne  alaka?''  Diyerek  reis  olduğu  gün  kafasına  taktığı geyik  boynuzlu  şapkayı  göstermiş. 

Reis  şiddetle  gürlemiş: ''  Aseletmeap  da  ne  ulan?  Ben  size  yamyamca  konuşun  demiyor  muyum?  Dilimizi  dejenere  ettiniz  bu  Avrupa  merakınız  yüzünden ''  Diye  çıkıştıktan  sonra  adamlarına  emretmiş:

''  Bu  namussuz  papazı atın  kazana.  Akşama  papazbeğendi  yapın  bundan  ''

Misyoner  bu  emri  duyunca  ''  Ulan  ne  oldu?  ne  yaptım da  bu  herif  böyle  dellendi? ''  Diye  düşünmüş.  Sonra  reisin  önünde  diz  çökmüş. ''  Yahu  reis  ne  oldu.  Tavuğuna  mı  kış  dedik?  ne  kusurumuzu  gördün  de  beni  kazana  attırıyorsun?'' 

Reis  burnundan  soluyarak  cevap  vermiş:  ''  Sen  benim  karıyı  ı nı  nın,  ı  nı  nın  ''  yapmışsın.  Bak  karım  beyaz  çocuk  doğurdu.  Bu  köyde  senden  başka  beyaz  olmadığına  göre?

Misyoner  korku  ile  cevap  vermiş  '' Vallahi,  billahi  benim  bu  olayda  bir  dahlim  yok.  Ekmek  musaf  çarpsın  ki  karına  elimi  bile  sürmedim''  

Reis  onca  sıkıntısına  rağmen  gülmüş:  ''  Lan  pezevenk !  Suçlu  olduğun  şuradan  belli  ki  Müslümanca  yemin  ediyorsun.  '' 

Misyoner  bildiği  tüm  genetik  bilgileriyle  böyle  bir  şeyin  milyonda  bir  de  olsa  olabileceğini,  kendisinin  hiç  bir  suçu  olmadığını  anlatmaya çalışsa  da  reisi  ikna  edememiş.  Reis  onu  kazana  attırmış  ve  kazanın  altında  ateşi  de  yaktırmış.

Misyonerin  suyu  yavaş  yavaş  ısınırken  birden  gözleri  parlamış.  Hemen  reise  bağırmış.  ''  Reis  Bak  !  İlerideki  koyun  sürüsüne  bak !''  

Reis  gayrı  ihtiyari  koyun  sürüsüne  bakmış.

Misyoner  devam  etmiş:  ''  Ne  görüyorsun ?''  

Reis  kızgın  kızgın  cevap  vermiş  ''  Ne  göreceğim? Senin  yetiştirdiğin yüzlerce  bembeyaz  koyun  ve  kuzu ''

Misyoner  atılmış: '' Peki  aralarındaki  bir  tane  simsiyah  kuzuyu  da  görüyor  musun?''

Reis  telaşla  kazanın  başına  gelmiş  ve  misyonerin  kulağına  eğilmiş:

''  Bana  bak  rahip  efendi !  Sen  siyah  kuzu  konusunu  unutursan  ben  de  beyaz  çocuk  konusunu unutmaya  hazırım.  Bağırıp  durma.  ''  

Bu  fıkrayı  niçin  mi  yazdım?  

Vardır  elbet  bir  sebebi.  Onu  da  siz  okuyuculara  bırakıyorum.  

( Beyaz Çocuk, Siyah Kuzu Meselesi başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.