20 Ocak 2018 Tarihinde başlayıp günümüze kadar devam eden ve hâla da devam etmekte olan Afrin'deki savaşı bazı insanlarımız anlamamış görünüyor. Onlara göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sırf Esed'e gıcıklık olsun diye bizim fakir ailelerimizin mazlum evlatlarını acımasız bir savaşın içine sokup boşu boşuna öldürüyorlar. Tabii ki onlara göre bizim evlatlarımız da ortada hiç bir sebep yokken bir sürü insanı katlediyorlar (!)
Peki gerçekten de bizim evlatlarımız boşu boşuna mı mı ölüyorlar ve boşu boşuna mı öldürüyorlar?
Şimdi...Gerçek olan bir şey varsa evet bizim evlatlarımızın büyük bir çoğunluğu fakirdir. Ancak, bu fakir evlatlarımız Yemen Çöllerinde savaşırken de fakirdi, Allahuekber dağlarında donarken de fakirdi, Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da destanlar yazarken de fakirdi. İşte zaten o sebepledir ki ta o yıllardan kalmıştır şu türkü:
Yemen yolu çukurdandır
Karavana bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir.
Yani zenginin bedel ödeyip askere gitmemesi, savaşlarda genelde fakir çocuklarının olması yeni bir durum değil bu ülkede. Ama gelin görün ki sadece bu döneme mahsus bir uygulamaymış gibi anlatılıyor.
Bir başka husus da şu: Atatürk'ün '' Yurtta Sulh, Cihanda Sulh '' Sözünü dillerinden düşürmeyen bazı zevat her nedense aynı Atatürk'ün '' Askeri hareketler, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir.'' Sözünü nedense hiç hatırlamazlar.
Peki siyasi faaliyetler ümitsiz mi?
İşte bu soru belki de tartışmaların odağındaki soru.
''Behemehal şu veya bu nedenler için milleti savaşa sürüklemek taraflısı değilim. savaş zorunlu ve hayat için olmalıdır. gerçek inancım şudur ki milleti savaşa götürünce vicdanımda acı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. lâkin milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir." Diyen Atatürk mesela hayatta olsaydı bugünkü savaşı cinayet ve boşuboşuna evlatlarımızı öldürtmerk olarak mı yorumlayacaktı? Bence kesinlikle hayır. Çünkü ortada kırk senedir '' Öldüreceğiz '' Diyen ve öldüren vatan hainleri ve onların yardakçıları var.
İşte bu kırk senedir ''öldüreceğiz'' Diyenleri görmeyip de bugün halen '' Çocuklarımız, evlatlarımız bir hiç uğruna boşu boşuna ölüyor'' Diyen vatandaşlara bir iki çift laf etmenin zamanı geldi de geçiyor sanırım.
Herşeyden önce lütfen konusu Dünya Emekçi Kadınlar Günü olan ve sadece iki saat sürecek bir şiir etkinliğinde yarım saat '' Evlatlarımız boşu boşuna, bir hiç uğruna ölüyor'' Nutukları çekmeyin.
Evet, bu yazıyı niçin yazdığımı anlatayım ki yukarıdaki paragrafta ne demek istediğim anlaşılsın.
03.03.2018 Günü Bakırköy'de bir şiir etkinliğindeyim. Etkinlik saat 16.00 da başlıyor ve 18.00 da bitiyor. ( O grubun uygulaması böyle ) Yaklaşık elli şair tek tek sahneye çıkacak ve şiirini okuyacak. Konumuz ise Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Grubun sözcüsü sahneye çıkıyor, yarım saat Afrin'deki savaşın lüzumsuzluğundan, evlatlarımızın boşu boşuna öldürtüldüğünden, savaşa gidenlerin hep fakir aile çocukları oluşundan filan bahsediyor. Bir arkadaş şiddetle protesto ediyor '' Seni mi, dinleyeceğiz. Biz buraya şiir okumaya geldik '' Diye.
Neyse, daha sonra bir başka arkadaş Mart ayı içinde ölen şairlerden bahsediyor. şairlerden bahsederken mart ayındaki olaylara da giriyor. Ancak klişe bir Çanakkale Savaşı var ama 12 Mart İstiklal marşımızın TBMM de milli marş olarak kabul edilmesi yok. 3 Mart Tevhid-i Tedrisat kanunu yok. Ve hayrettir ki yine 3 mart 1924 de gerçekleşen halifeliğin kaldırılışı da yok. Sanırım fazla uzatmak istemediğinden (!)
Nihayet sıra bana geldi.
Önce bir fıkra anlattım. Sizlere de anlatayım.
Yaşlı bir amcanın önüne bir delikanlı çıkıp '' Amca ! Sigaran varsa bana bir sigara verir misin'' Der. Adam '' Sigaram yok. Tütün var'' deyince delikanlı '' O zaman tütün ver'' der. Adam tütünü verir. Delikanlı tütünü sarmak için kağıt da ister. Sonra '' Amca ben tütün saramam. Şunu sarsana '' der. Peşinden ''Amca çakmağım yok, şunu yaksana'' der ve sigarayı da yaktırdıktan sonra derin bir nefes çekerek sorar: '' Amca ! Bu sigara zararlı diyorlar. Bu konuda sen ne dersin?'' Adam cevap verir: '' Oğul ! Tütün benden, kağıt benden, sarması benden, çakmak benden. Varsa bir zararı bana. Sana ne oluyor.
Sonra devam ettim ve dedim ki:
Eğer bir savaşta ölen şehidin cenaze namazını bizzat kendisi kıldıran baba '' vatan sağolsun'' Diyorsa müsaade edin de bu savaş boşu boşuna bir savaş mı yoksa dolusu dolusuna bir savaş mı o konuda onlar konuşsun. Biz değil.
Alkışlayanlar yanında somurtanlar da oldu ama yeni bir tartışma da başlamadı.
Evet ben derim ki:
Eğer bir şehidin arkasından bir baba '' Oğlumun görevini ben alacağım'' Diyorsa
Eğer bir şehidin arkasından bir başka baba '' Vatanı korumak için mutlaka şehit verilecektir. vatan Sağolsun'' Diyorsa
Bir şehidin eşi '' vatan sağolsun'' diyorsa
Bir şehidin annesi '' Ağlamayacağım, dik duracağım, düşmanı sevindirmeyeceğim'' Diyorsa
Bir şehidin sözlüsü bir kumandana ''Beni de askere alın '' Diye yalvarıyorsa
Bırakın bu savaşın boşu boşuna mı dolusu dolusuna mı bir savaş olduğunu onlar bizlere söylesinler.
Son resimdeki genç kız çocuğunun taşıdığı mangal gibi bir yüreğe sahip olmayanlar, ordumuzun morale en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde ya daha doğru konuşsunlar ya da en azından susma nezaketini göstersinler.
(
Siz Susun Da Onlar Konuşsun. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
6.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.