Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 24.12.2017
Okunma Sayısı : 2497
Yorum Sayısı : 7
MAALESEF  FAHREDDİN  PAŞA  KONUSUNDA  ÇOK  FENA  ÇUVALLAMIŞIM.  BEN  DE  ÖZÜR  DİLİYORUM  SENDEN.  AFFET BENİ  FAHREDDİN  PAŞAM.
-------------------------------------------------------------------
Evet,  bu  yazımda  pek  çok  vatandaşımız  gibi  benim  de  fena halde  çuvalladığım  bir  konudan  bahsedeceğim.

Bu  konu son  günlerde  yine   bir  vesileyle  (  Ki  o  vesilenin  ne  olduğunu  yazmaya  gerek  yok  sanırım )gündeme  gelen  Medine  savunması  ve  Fahreddin  Paşa  konusudur.Medine  Savunması  ve  Fahreddin  Paşa  söz  konusu  olunca  da  haliyle  Fahreddin  Paşa'nın  kim  olduğunu  anlatmak  gereği  hasıl  olmuştu  öncelikle.

İşte  çuvallama  da  burada  başladı.

Bir  Tarih  öğretmeni  olmama   ve  her  konuda  yazdıklarımı  yazmadan  önce  titiz  araştırmalar  yapmama  rağmen,  Medine  savunması  oldukça  iyi  bildiğim daha  doğrusu  bildiğimi  sandığım  bir  konu olduğu  için   Medine  Müdafasının  ''  Çöl  Kaplanı ''  Lakaplı  Fahreddin  Paşası üzerinde  öyle  sıkı  bir  araştırmaya  girmedim.  Ben  de genel  havaya  uyarak  pek  çokları  gibi ''  Çöl  Kaplanı  Fahreddin  Altay Paşa''  Deyiverdim  ve  Fahreddin  Altay  Paşayı  tanıttım.  Medine  Müdafaasını  da  Fahreddin  Altay  Paşanın  büyük  kahramanlığı,  Allah  ve  peygamber sevgisinin  muhteşem  tezahürü  olarak  anlattım.  

Ancak  daha  sonraları  baktım  bir yerlerde  bir  aksaklık  var.  Çünkü  Medine'yi  savunan  Fahreddin  Paşa'nın  ismi  her  ne  kadar  genellikle  Fahreddin  Altay  Paşa  olarak  geçse  de  zaman  zaman  Ömer  Fahreddin  Türkkan  olarak da geçiyordu.  Ancak  yine  okuduğum  kaynakların  çoğunda  Fahreddin Altay  Paşa  (  Ömer  Fahreddin  Türkkan )  olarak  yazıyordu.  Yani  Fahreddin  Altay= Ömer  Fahreddin  Türkkan  idi.   Bu  durumda  da  araştırmaya  gerek  duymadım  yine.  Fakat  bir  başka  sorun daha  çıktı  karşıma.

Çok  değerli  bir  arkadaşım  (  Sayın  Yrd.  Doç  Dr  Süleyman  Coşkuner )  ''Affet  Bizi  Fahreddin  Paşam''  başlıklı  bir  yazı  yazmıştı.  Ben  de  o  yazıya  biraz  da  ukalaca  bir  yorum  yapmıştım.  Bu  yorumumdan  sonra  değerli  hocam  ''  Değerli kardeşim Fahrettin Altay (Orgeneral) ile Ömer Fahreddin TÜRKKAN aynı kişiler değildir.'' Diye  cevap  verince  Artık  bu  Fahrettin  Paşayı  ya  da  paşaları  adam  gibi  araştırmanın  zamanı  geldiğine  kanaat  getirdim.

Zaten zaman  zaman  karşıma  Fahrettin  Altay  Paşa'nın  Konya'da   Anadolu  Selçuklu  Sultanlarının  mezarlarını  yerle  bir  edip,  kemiklerini  köpeklere  attığı  şeklinde  iddialar  geliyordu  ki    bu  iddialar  öyle  yabana  atılacak  iddialar  değildi.  Yani  Medine'de  Din-i  İslam  için  canla  başla  savaşan.  hatta  aç  kalınca  çekirge  yiyen  ama  yine  de  Medine'yi  savunan  biri  nasıl  olur da  Selçuklu  sultanlarının  kemiklerini  mezardan  çıkartıp  köpeklere  atardı?  Bu  husus  pek  çok  kez  midemi  bulandırsa  da  ''  Ya  adamcağız  Konya'da  bakımsılıktan  harap  olan  Anadolu  Selçuklu  Sultanlarının  kabirlerini  daha  güzel,  daha  onlara  layık  bir  yere (  Bugünkü  Alaaddin Tepe )  taşımış  işte, ne  güzel.  Bu  kahraman  Medine  müdafiine  çamur  atıyor  namussuzlar ''  Diyor  araştırma  gereği  duymuyordum  ki  böyle  bir  tutum  benim  hiç  yapmadığım  bir  şeydi.  ''Neden  araştırmadım''  diye  kendi kendime  sorunca  geçerli  bir  nedenim  de  yoktu  aslında. 

İşte  bu  mide  bulandıran  iddialara  rağmen  bugüne  kadar  araştırmadığım  Fahreddin  Paşaları araştırdım.

Çıkan  sonuç  şu:

1-  Medine  Müdafii  olan  Yani  ''  Burası  Peygamberimin  yattığı  topraklardır.  Bu  toprakları  düşmana  vermem  diyen,  30  Ekim  1918  de  imzalanan  Mondros  Ateşkes  Antlaşması  gereğince  savaş  sona  ermesine  ve  o  toprakları  İngilizlere  bırakması  gerektiği  halde  13  Ocak  1919 a  kadar  müdafaaya  devam  eden,  Medine'deki  kutsal  emanetleri  (  Ki  aslında  çoğu  kutsal emanet  filan  değil  Osmanlı  padişahlarının  Medine'ye  gönderdiği  yani  bize  ait  olan  hediyelerdir  ama  tabii  ki  kutsal  olan  emanetler  de  vardır  aralarında ) Anadolu'ya  gönderen  Paşa  Ömer  Fahreddin  Türkkan  Paşadır. 

2-  Ömer  Fahreddin  Türkkan  Paşa'nın  ne  parantez  içi,  ne  parantez  dışı  Fahreddin  Altay  Paşa  ile  uzak yakın  hiç  bir  ilişkisi  yoktur.  Her  ikisi  de ayrı  ayrı  kişiler  olup her  ikisi  de  bu  ülkeye  çok  büyük  hizmetleri  olan  ayrı  ayrı   kişilerdir.

3-  Daha  da  açık  ve  anlaşılır  bir  şekilde:  Ömer  Fahreddin  Türkkan  Paşa,  Fahreddin  Altay  Paşa  değildir. 

4- Fahreddin  Altay  Paşa  12  Aralık  1880  de İşkodra'da  doğmuş  1974  de  İstanbul'da  vefat  ederek  önce  Aşiyan  mezarlığına, 1988  de  ise  Ankara'da  devlet  mezarlığına  defnedilmiştir.

5-  Ömer  Fahreddin  Türkkan  Paşa  1868  de Ruscuk'da  doğmuş,  1948  de  İstanbul'da  vefat  etmiştir. Mezarı  Aşiyan  mezarlığındadır.  (  Her  iki  Paşanın  da  Aşiyan  Mezarlığına  defnedilmiş  olması karışıklığın  bir  başka  nedenidir. ) 

6- Maalesef  1916-1919  yılları  arasında  2  yıl  7  Ay  süren Medine  Savunması  çeşitli  vesilelerle  dile  getirilirken  Medine  müdafii  olarak  genelde hep  Fahrettin  Altay  Paşa'nın  ismi  öne  çıkarılmış,   9  Eylül  1922  de  İzmir'e  ilk  giren  Türk  Piyade  Birliğinin  başında olması  ve  gerek  I.  Dünya  Savaşının  gerek  Türk  İstiklal  Harbinin  her  evresinde  bulunmuş  olması sebebiyle  Fahreddin  Altay  Paşanın  ismi  zikredilmiş  ama  Fahreddin  Türkkan  ismi her  nedense  bu  güne  kadar  hep  geri  planda  tutulmuş  olduğundan  ben  de  dahil  olmak  üzere  pek  çok  insanımız  Medine  Kahramanı  olarak  hep  Fahrettin  Altay  Paşa'yı  tanımışız.   

İşte  bu  sebeple  ben  de  Süleyman  Coşkuner hocam  gibi  ama  tamamen  farklı  bir sebeple  de  olsa  ''  Affet  beni Fahreddin  Paşam''  Diyorum. ve  Medine'nin  gerçek  müdafii  olan  Ömer Fahreddin  Türkkan  Paşa'dan af  diliyorum.  Onun  hakkını  maalesef  Fahreddin  Altay  Paşaya  verdiğim  için  de  bir  kez  daha  bu  büyük  insandan  özür  dilediğim gibi  yazılarımı  okuyan  insanlardan  da  yaptığım bu  hata  sebebiyle  özür  diliyorum. 

Böyle  bir  hatayı  telafi  eder  mi  bilmiyorum  ama  yine  de  bu  şanlı  direniş  esnasında  Ömer  Fahreddin  Türkkan'ın  komutası  altındaki Şanlı  Türk  ordusunun üsteğmenlerinden İdris  Sabih  Bey'in o  müdafaa  sırasında  yazdığı  şiirle  noktalıyorum  yazımı.


DÜNYA VE  AHİRET  EFENDİMİZSİN.

Bir Ulü’l-emr idin emrine girdik
Ezelden bey’atli hakanımızsın
Az idik sayende murada erdik
Dünya ve ahiret sultanımızsın

Unuttuk İlhan’ı Kara Oğuz’u
İşledik seni göz bebeğimize
Bağışla ey şefi’ kusurumuzu
Bin küsür senelik emeğimize

Suçumuz çoksa da sun’umuz yoktur
Şımardık müjde-i sahabetinle
Gönlümüz ganidir, gözümüz toktur
Doyarız bir lokma şefaatinle

Nedense kimseler dinlemez eyvah
O kadar saf olan dileğimizi
Bir ümmi isen de ya Rasulallah
Ancak sen okursun yüreğimizi

Suları tükendi gülaptanların
Dinmedi gözümüz yaşı merhamet
Külleri soğudu buhurdanların
Aşkınla bağrını yakmada millet

Ne kanlar akıttık hep senin için
O Ulu Kitab’ın hakkıçün aziz
Gücümüz erişsin ve erişmesin
Uğrunda her zaman döğüşeceğiz

Yapamaz Ertuğrul Evladı sensiz
Can verir canânı veremez Türkler
Ebedi hadimü’l-Harameyniniz
Ölsek de ravzanı ruhumuz bekler

İdris Sabih Bey


Allah  bu  ülke  için  kanını,terini, emeğini  ve  canını  veren  her  kim  varsa  onlardan  razı  olsun  ve  makamlarını  cennet  eylesin.  


( Maalesef Fahreddin Paşa Konusunda Çok Fena Çuvallamışım. Ben De Özür D başlıklı yazı Sami Biber tarafından 24.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.