Yanlış yazdığımı, başlığının aslının ağırlaştırılmış müebbet olduğunu
düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Önce ön yargılarınızı kapının eşiğine bırakın.
Evet ağırlaştırılmış muhabbetten bahsediyorum. Hepimizin ihtiyacı olan
sohbetten muhabbetten... Aramıza kara kediler girdi kaç zamandır girmeye de
devam ediyor... Öyle bildiğiniz kediler değil canım bunlar. Kedi kelimesi bir
yakıştırma... O kedilerin kimi bilgisayar, kimi cep telefonu, kimi cd çalar,
kimi radyo...
Asansörde komşularımıza bile günaydın demekten neredeyse kaçınıyoruz. Sanki bir
günaydın desek bizi yiyecekler... Hani biriniz gece hastalandınız da gece
komşunuzdan ilaç isteme ya da aracınız yokken sizi hastaneye götürmesini
istemeye cesaret ederek kapısını çalabilir... Bitti, bitti aramızda ki
muhabbetler iyice ağırlaştı ve bitme noktasına geldi... Oysa böyle mi
olmalıydı? Komşu hakları diye bir kavramımız vardı bizim, hâlâ da olması
lazım... Hazreti Aişe Validemizden rivayet edilen bir hadiste '' Hz Âişe (ra)
Peygamber (sav)'den anlattığına göre, Peygamber şöyle dedi: ' Cibril (as),
devamlı olarak bana komşuyu tavsiye ediyordu, hatta zannettim ki, Cibril
komşuyu (komşuya) varis kılacak.' Bu kadar önemli idi Asrı Saadet de komşuluk
ilişkileri...
Şehirler insanlarıyla, esnafıyla, memuruyla, mahalle kahveleri ile, simitçileri
ile, bozacıları ile, zabıtaları ile, gece bekçileri güzeldir her zaman, aslında
güzeldi demek daha doğru... Hele de küçük şehirler. Herkes birbirini az çok
tanır göz aşinalığı vardır... Şimdilerde oralarda bile muhabbet ağır gidiyor.
Herkesin evinde kasabalarda bile tablet bilgisayarlar, akıllı telefonlar. Artık
köy odalarında bile sohbet muhabbet mumla aranır oldu, yalan mı?
Şimdilerde aynı apartmanda oturan komşular ki haklarını da yemeyelim hafta
sonları evlerinde lig maçları izleme sistemi varsa doksan dakikalığına bir
araya geliyorlar, gelmeye geliyorlar da bağırma çağırma tezahürat ve sonra
mucuk mucuk yanak dan öpme, evli evine köylü köyüne... Bu mudur komşuluktan
anladığımız?
Bahar ve yaz aylarında üç beş aile pikniğe giderdik çoluk çocuk maaile...
Kaynaşırdık, herkes evinden yaptığı böreği, çöreği, zeytinyağlıları getirir,
oynaşır, hoplar zıplar, sonrada hep beraber getirdiklerimizi afiyet ile
yerdik... Şimdilerde her yer asfalt her yer beton, şehirlerde doğru düzgün
piknik yapacak yerlerde kalmadı. Tabiatında dengesini bozduk biz insanlar.
Tabiatta intikamını acı bir şekilde alacak bizden, alıyor da zaten...
Bu kadar muhabbeti yitirmemize rağmen, trafikte, devlet dairelerinde işlerimizi
gördürür iken insanlar ile muhabbetten, pardon ona da muhabbet denmez,
hararetli bir şekilde tartışmaktan kendimizi bir türlü alamıyoruz her ne
hikmetse... Sanki özümüzü, insanlığımızı kaybediyoruz gün geçtikçe... Toplumu
kemiren yaralayan en büyük hastalıkta bu olsa gerek. Birbirinin derdi le
dertlenmeyen, komşularına payanda olmayı unutan bir kuru kalabalık olma yolunda
emin adımlarla ilerliyoruz. Allah beterinden saklasın...