Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 23.11.2017
Okunma Sayısı : 1971
Yorum Sayısı : 16
Günün Yazısı

Bu Yazı 24.11.2017 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.

Bugün  sitemizde  değerli  arkadaşım  Mücella  Pakdemir  ''Uzaylı  değilseniz söyleyin siz nesiniz?''  Başlıklı  bir  şiir  yayınlamış.  İşte  o  şiirinde  ülkemizde  ya  da  ülke  dışında  yaşayan  bazı  mahlukları  işaret  ederek  bunların ne  tür  bir yaratık  olduğunu  sormuş.

İnsan  gerçekten  de  merak  ediyor.   Bir  ülkenin  pek  çok  dış  düşmanı  olabilir.  Bu  düşmanların  herbirinin  kendilerince  sebepleri  vardır  düşman  olmaları  için.  Bunu  anlayabiliyorum. Ancak  bu ülkenin  insanı  olup  da  kendi  ülkesine  bu  kadar  düşman  olanları  anlayamıyorum

8-17  Kasım  2017  tarihleri  arasında  Norveç'te  yapılan  Nato  tatbikatında  yaşanan  skandalı  bilmeyen  yoktur  sanırım.

Kısaca  özetleyelim.

Sahada asker bulundurmadan bilgisayar üzerinden gerçekleştirilen türden bir tatbikat olan ve 8 - 17 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Trident Javelin’de kullanılmak üzere Atatürk’ün fotoğrafı internetten alınarak ‘düşman kampta’ yer alan isimler arasına yerleştirdi. Atatürk’ün fotoğrafı, Norveç’teki Ortak Harp Merkezi’nde (JWC), simülasyon bağlamında oluşturulan ‘düşman liderler biyografisi’ içinde yer aldı. Skandal olayı, Atatürk fotoğrafının kullanıldığı tatbikatta görevli Türk subaylar tespit etti. Bu tespitin yapılmasının ardından bir yandan yerinde müdahalede bulunularak fotoğraf kaldırılırken diğer yandan da Genelkurmay Başkanlığı ile temasa geçildi. Ankara’nın uyarısı üzerine Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı da devreye girerek olayın aydınlatılması için inceleme başlattı. Yapılan araştırmalar sonucunda sorunun tatbikatta görevli bir medya teknisyenin hatası olduğu belirlendi. Teknisyen fotoğrafın Atatürk’e ait olduğunu bilmediğini savunarak özür diledi. Özür yeterli görülmedi ve ilgili kişinin görevine son verildi.

Ancak  aynı  tatbikatta  ''Teknik  hata ''  ile  örtbas  edilemeyecek  bir  başka  olay  daha  yaşandı:  

NATO yetkilisinden alınan bilgiye göre, Norveç Silahlı Kuvvetlerine bağlı bir sivil personel, Hollanda’daki karargâhta, simülasyon çerçevesinde kullanılan sanal bir sohbet mecrasında ‘Recep Tayyip Erdoğan’ adlı sahte hesap açtı. Hesaptan atılan mesajlarda, simülasyonda Erdoğan’ın ‘düşman ülke liderleriyle’ yakın ilişki içinde olduğu ve işbirliği yaptığı yönünde ifadeler kullanıldı. Bir önceki gelişmede olduğu gibi bu olay da Türk subayların dikkati sayesinde ortaya çıktı. Personelin uyruğu ve kimliği açıklanmazken, olayın ortaya çıkmasıyla tatbikattaki görevine son verildi. İlgili kişinin Kürt kökenli bir Norveçli olduğu yönünde iddialar bulunsa da NATO kaynakları bu iddiaları doğrulamadı.

Türkiye tatbikattaki 41 askerini geri çekme kararı aldı. Skandal sonrasında NATO’dan en üst düzeyde resmi özür geldi. Norveç  Hükümeti  de  en  azından  olaydan  duydukları  üzüntüyü  dile  getirdiler.  
Şimdi...

1096  yılındaki  I.  Haçlı  Seferi  sirasında  ataları Müslümanları  kızartıp  kızartıp  yemiş  olan  bu  yamyamlardan  Türk  Milletine   dost  olmaları  beklenemez  elbette.  Kur'anda  da belirtildiği  üzere  '' Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. ''  (  Bakara  Suresi 120.  Ayet ) 

Evet,  onların  bizden  asla  razı  olmayacağını,  her  fırsatta  ve  her  imkanı kullanarak  düşmanlıklarını  bir  şekilde göstereceklerini  biliyoruz.  O  bakımdan  da  onlara  değil  ''  Uzaylı  değilseniz  söyleyin  siz  nesiniz?''Sorumuz.   

Ne  tür  mahlukat  olduğunu anlayamadıklarımız  maalesef  içimizdekilerdir.  

Dışımızdaki  düşmanın  Atatürk'ümüzü    ve  ülkemizin  Cumhurbaşkanını  ''  Vurulacak   Hedef ''  Olarak  niteledikleri  bu  günde  sözde  mizah  adına  piyasaya  çıkan  bu  yaratıklar  gerçekten  de  ne tür  yaratıklardır?

Yukarıdaki  resimlerden  birincisine  baktığınızda  ne  demek  istediğimi  anlayacaksınız.

Norveçli  bir  subayın,  ya  da  teknisyenin  ya  da  ne bileyim  adı  Helmut,  Hans,  Albert,  vs  olan  birinin  Ülkemiz  Cumhurbaşkanını  hedef  tahtasına  koyması  anlaşılabilir  de  adı  Ahmet,  Mehmet,  Hasan  ya  da  her  ne  zıkkımsa ,  kimliğinde  Dini:  İslam, Uyruğu:  TC  yazan  biri  hangi  duygu  ve  düşüncelerle  yukarıdaki  gibi  bir  karikatür  yayınlar  çıkarttığı  ve  adına  mizah  dergisi  denen  paçavrada?  İşte  bunu  anlamak   zordur.  

Tüm  sınırlarınızı  zorlayarak  şu  yukarıdaki  karikatüre  gülmeye  çalışın.  Mizahın  amacı  düşündürmek  ve  aynı  zamanda  gülmek  değil  midir?  Peki  böyle bir  karikatür  size ne  düşündürür?  Düşündürmeyi  geçtim,  o  karikatürdeki  kişinin  ülke  cumhurbaşkanı  olmasını  da  geçtim,  herhangi  bir  insanın  kafasına  bıçak  dayanmış  ve  kesilecek  o  kafa. Kafa  kesecek  kişi  de  Atatürk(!)  Haaa  haaa  haaaa.  Ne  komik  değil  mi?  Gülmekten  karnımız  yırtıldı?    Yahu  ruh  sağlığı  yerinde  olan  bir  insanın  böyle  bir  şeye  gülmesi  mümkün  mü?    Peki  nedir  bu  o  zaman?

Mustafa  Kemal  Atatürk,  bir  Deaş  militanı  gibi  Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın  kafasını  kesiyor.(!) Atatürk,  Cumhurbaşkanımızın  kabusu  olmuş (!)  Aman  ne  kadar  komik(!)    Hem Cumhurbaşkanına  hem  de  Atatürk'e  yapılan  bu  büyük  hakaretten  sonsuz  keyif  aldık (!)  değil  mi? 

Bu  sadece  Türklükten  ve  Müslümümanlıktan  çıkışın  değil,  aynı  zamanda  insanlıktan  çıkışın da  bir  tezahürüdür. 

Zaten  asıl  hedef  de  İslamdır.  Ama  bunu  böyle  söyleyince  ''  Ne  yani   Cumhurbaşkanına  karşı  olmak  İslama  karşı  olmak  mıdır''  Sorusuna  muhatap  oluyoruz.  

Elbette  ki  Cumhurbaşkanına  karşı  olmak  demek İslama  karşı  olmak  demek  değildir  ama  İslama  karşı olanların  hepsi  aynı  zamanda  Cumhurbaşkanımıza  da  karşıdırlar.  

Şimdi  ikinci karikatüre bakın.

1- Baloncuk içinde yazılanlar ( Allah’ım son rekatı kılmasam olur mu?...) Vatandaşın biri cep telefonu ile Allah’tan izin istiyor namazın son rekatını kılmamak için. Basit bir karikatür. Kızan da olabilir…Gülüp geçen de…Kızan ‘’ dinle dalga geçiliyor ‘’ der. Tepki gösterir. O kızan vatandaşlara da birileri tepki gösterebilir ‘’ Yahu adamlar dinle dalga geçmiyor aksine camide cep telefonlarını açık bırakan densizler eleştiriliyor’’ diye. Ya gerçekten böyle düşündüğü için, Ya da asıl niyeti kamufle edebilmek için bir şeyler söyler. Yahut ta…’’ Adaaamm sen de alt tarafı bir karikatür…Pireyi deve, habbeyi kubbe yapmanın anlamı yok ‘’ der. Hepsi saygı ile karşılanabilir. 

2- Ok ile işaretli yerde yazılanlar: ‘’ Allah yok, Din yalan’’…Bunu nereye koyarsınız peki? Nasıl yorumlarsınız?

Bu karikatür’ün yayınlandığı dergi Penguen denilen bir mizah dergisi…’’Allah yok, din yalan ‘’ ise bunların mizah anlayışı…Hani hep derler ya %98i Müslüman olan bir ülkeyiz diye…Haydi ben %98i indirdim. % 10 u Müslüman, gerisi gayri Müslim bir ülke olalım. İyi de Müslüman olmayan da gülmez ‘’ Allah yok, din yalan’’ ifadesine…Mizahın amacı insanları güldürmek ve gülerken de düşündürmek olduğuna göre böyle bir ifadeye kim gülecektir acaba? 

Şimdi bu yazılanları alıp da ‘’Efendim anayasamızın bilmem kaçıncı maddesine göre insanlar düşünce özgürlüğüne sahiptirler. Bu da o insanların düşüncesi. Saygı göstermeliyiz. Demokrasi’nin gereği budur. Her türlü fikre saygı göstermeliyiz ‘’ diyebilir miyiz? 

Sanat insanlarda güzel duygular uyandırır. ‘’ Allah yok, din yalan’’ ifadesi kimde güzel bir duygu uyandırır?
Sanat insanları iyiye, doğruya, güzele ulaştırır…Bu ifade iyiye doğruya, güzele ulaştıran bir ifade midir?
Kısacası sanat insanlara bir şeyler verir. Bu ifade insanlara ne vermektedir  kin,  öfke  ve  düşmanlık  dışında? 

Ve  işin  ilginç  olan  tarafı  nedir  biliyor  musunuz?  Bu  karikatürleri  yapanlar  konu  Atatürk olunca  Atatürkçülüğü  hiç  kimselere  bırakmazlar.  Ama  aslında  Atatürk'ün  en  büyük  düşmanları  da  yine  onlardır.  Nitekim   zaman  zaman  hep  içeride  tuttukları  tırnaklarını göstermekten  de  çekinmezlar  ama  yine  de  her  nedense  vatandaşlarımızın  bazıları  hâla  bunların  Atatürkle,  Atatürkçülükle  bir  ilgileri  olmadığını  anlamaz  ve  bu  dergileri  maalesef  en  çok  satın  alanlar da  ya  göğüslerinde  ya  da  arabalarının  camlarında  Atatürk  imzası  olan,  kollarında  Atatürk  dövmesi  olan  insanlarımızdır. 

Bakın  3.  Resme  ne  demek  istediğimi  anlarsınız.  Aynı  sözde mizah  dergisinde  ele  alınan  yine  Recep  Tayyip  Erdoğan.  Ama  arkadaki,  resimde  Atatürk  ne  hale  gelmiş  farkında mısınız?  Zaten  karikatürün  adı  da  ''  Ata  yok,  Tayyip  Yalan ''  

Ve son  resim  aslında  herşeyi izah  ediyor.  

O  resim  1910 Yılına  ait.  Yani  Henüz  I. Dünya  Savaşı  başlamamış  ama  savaşın  ayak  sesleri  duyuluyor.  Karikatür  bu  savaşın  aslında  neye  ve  kime  karşı  olduğunu  gösteren  çok  çarpıcı  bir  resim.

Bir tarafta  Papalık,  Avusturya,  Almanya,  İngiltere,  Rusya,  Fransa,İtalya,  Bulgaristan,  Yunanistan,  öte  tarafta  Türkiye...Çin  ve  Japonya  seyirci  (  Bugün  seyirci  olmazlar  sanırım )  

Yani  1910  yılından  bu  güne  kadar  geçen  107  sene  içinde  değişen  hiç bir  şey  yok.

Tüm  bu  resimlerden  sonra  insan  sormadan  edemiyor:  Uzaylı  değilseniz  söyleyin  siz  nesiniz? 

Öyle  ya  bu  ülke  yok  edilecek  olursa  sizler  de  yok  olacaksınız.  Hiç  bir  devlet,  kendi  ülkesine  ihanet  eden  hainin  başına  taç  kondurmaz. İşi  bitince  ortadan  kaldırır.  Bunu  bile  bile    bu  kadar  büyük  bir  ihanetin  içinde  olduğunuza  göre  gerçekten  de  siz  nesiniz?  

( Haklı Bir Soru: ''uzaylı Değilseniz Söyleyin Siz Nesiniz? '' başlıklı yazı Sami Biber tarafından 23.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.