Sebepsiz kaygılarım var
Zannımca unutulduğum
Zerrece inanmayı unuttuğum.
Zanlar, sözler, şerler;
Zamandan ırak bir yalnızlık benimki
Konakladığım satırlarda tekdüze;
Kerelerce aldatıldığım onca izlekte
Serildiğim gönül gözünden şeffaf bir
rahlede
Yine şavkında aşk,
Makbulümdür bil ki karşılığında ettiğim
bunca niyaz;
Yine şerh düştüğüm aşka biat
yaşamışlığım;
Yaşamaktansa rahmete susamışlığım.
Belki deli belki fazlasıyla eğri;
Belki yalnız belki korukların
ilahında
Deli fermanı ömrün ve yüreğin;
Sonra da adımlayıp geri geri
Varmayı defalarca ertelediğim.
Ne mi isterim?
Hâşâ, çok şey değil!
Neyden mi ibaretim dünya denen kervanda?
Elbette nezdinde bir kum zerresiyim.
Mademki susmakla mükellefim
Çok görme asla, yazmayı aşk
bellediğim
Şu köhne şiirlerimde
Yüreğimle çıktığım gezintinin yüzü
suyu hürmetine
Bir miadı doldurup
Bir de miladı aşka özenen bir şeyh
vasfında
Gölgemden gayri sahip olduğum
Hazzın da namına yakışır bir kulsa
Gönülden vakıf olduğum hidayete kucak
açan
Bedeni değil de ruhuyla yaşamaya
doyamayan
Ne isem belki de kimliğimdense
Kinini evrenin lav ettiğim;
Kimlere rast gelsem de demeyip
İlahi Aşkın gücüne erişebilmeyi
dilediğim…
Bir ney tadında dizsem de notaları;
Şevkine ermeyi şerh düştüğüm hüznün
doruğuna
Ermeyi şiar edindiğim hangi kayıpsa
Kaybolana rahmet yüklerken evren;
Sunumunda lal şiirlerin;
Bir çelme daha takılsa benliğime
Ne gam, sen ki fıtratımda
Aşka biat bir özneyi nasıl yok
sayarım?
Densizliğin minvalinde
Derli toplu olmaksa mecalsiz
dönendiğim;
Kıymetsizliğin nazarında büklüm
büklüm
Cümleleri sur bellediğim
Ve yalanları sehven gömüp
Gerçeklerin peşine düştüğüm gün ve
gece.
Zaman zaten kayıp mısraların başşehri
Yalan hepten mihenk taşı
Adına beşer denen canlının zaman
zaman panzehiri:
Bu işte miladım, sen sevgili:
Görmeyi dilediğin değil de
Görmek istediğin bir simgeyim belli
ki
Ufkunda aşka düşen nice yetimin de
Boyun borcu
Bir de diyemediklerime yüklenip
Düşmüşsem bir kez peşine
Tedirgin değil de temkinli yüreklerin
Sihrine kapılmış şehla bir rahle
olsam da
Ölümün utkunda ölümsüz bir sure
Yine aşk tadında ve beyit beyit
Gömmeyi değil de görmeyi dilediğim
Bunca gölgenin boyutsuzluğunda
Sevme özürlü kim ise.
Dilediğim değil de dilendiğime
Naçar bir yürek boyunduruğunda
Gülmeyi değil gülümsemeyi giyindiğim
Bir çiçek tadında
Bazense ismim değil de unutulduğum
nice köşede
Bir şarkı tadında,
Ölümlü güncemde sayısız niyaz
Yine yüreğin tarhına ektiğim
Deli bir imgeyim,
Sevgiden yana yoksun kim ise
Varsın gelsin dokunsun şu kayıp ve
yorgun mısralara.
Gönül gözümde buyur ettiğim onca
minnete de
Boyun eğmem bil ki
Bir de sehven yenildiğim evrende
Başıboş düzenin de kayıp menzilinde
Zırhımdan yoksun olamam
Hele ki fıtratım aşk ve inanç ile
donanmışken.
Şimdilerin yoksunuyum ki düne özgü;
Yarınların da kayıp kıtasıyım
Andan kopuk bir iklimde serili;
Zaaflarımın bekçisiyim madem cennete
kucak açmış
Cehennemi yaşasam ne çıkar
Dünyada zaten günah boyumuzu aşmış.
Zıpkın misali yürek istila edilesi;
Zehrolan değil de zikrettiğim
Avuç avuç umudu günümle ziyan
ettiğim.
Bir bense bana yakın
Bir de sen demeyi unuttuğum çocuk
yanım.
Ne kapalı ne zincirli;
Ne tutsak ne de kader kadar işkilli
Tövbelerim ve günahlarım;
Şükrüm ve sevaplarım,
Belki doğru belki yalan;
Yine de karşımdakine her daim
inandığım.