1 Çok Yaşa Dostum...

İnce uçlu bir şişle girişmeli örgüye,

Saf tutan ellerimde mezarı buklelerimin,

Kâinat benzeri de düşlerim:

Bir uzamda bir de yansızlığında gönül bahçemin,

Bir delikte belki de lahzanın sırrı;

Bir surede gönül gözümün dergâhı

Bir de sonlanmayı bekleyen gece yorgun haddinden fazla;

İkramlarında suçların nefsine de sorgu sual

Bakıp da görmeyi erteleyen matemime mi

Atmalı suçu yoksa?

 

Kanatlandık bir kez karaya kavuşacak mı yürek?

Hani atalardan miras,

Baba yarısı özlemleri gidermek mi asıl amaç?

Bir huzura kilitlenip

Denginden yoksun ruhun da özlemi

Kardıkça öğeleri

Akla zarar rast gelinesi kiplerin

Sarı saçaklarında güneş perimin

Hayli mağlup bir bulutum belli ki.

 

Sonradan görme düşler iflah olur mu, söyle?

Söyleme ya da içinden geçenleri;

Bir dilek tutarım ben senin yerine

Bir de merdanesi kırık yürek yelkenimde

Doluşurken rüzgâr karınca ayaklarına matemin,

Hem mutlu olmayı ben istemedim.

 

Hadi, ver elini hazan;

Eylül’ü de yakaladık ya;

Artık karada ölüm yok havayı hepten üfürdüm

Yüreğimin penceresine ektiklerimi

Ziyan etmemekse temennim

Teselli bulduğum yine az sonra

Yağacak sulu göz bulutların da

Uçuk renkleri:

Bazen beyaz bazen gri,

Siyahsa, hatırlat bana

Gidip de yakalayayım az sonra doğacak şafağı

Ve titrek ellerimde kırık şemsiyem

Babamın kopuk düğmeli rüzgârlığından miras

Ve o kar beyaz gömleği.

 

Sandım ki dünya da beyaz

İnsanlar hep beyaz yakalı,

Düşler beyaz ve saklı niyazların da her biri

Yine çocuk bereli bir tebessümden ibaret

Bir de gamzeleri şarkıların:

Adeta iki kazılı mezar

Yan yana yatmayı son güne kadar saklı

Tuttuğum o son ukde,

Hem bilsen ne olacak

Sakın uyandırma beni gecenin kör yarısı;

Kim demiş körler düş görmez diye

O zaman ben hep yalan mı söyledim?

 

Bir seni bildim başımın tacı

Bir de sedef gözlü yalanları

Dünyanın da en masum yalancı tanığı.

 

Gidelim ve bağıralım avaz avaz

Sonra da dönelim ta içimize,

Bir alkış bir niyaz,

Aman Allah’ım ben mi çektim bunca zaman

Bunca nazı?

Hem demezler mi dünyanın en uzun burunlu kızı

Safça inandıklarına kondurmaz

Ne tozunu elemin

Ne küfünü dünde saklı bildiği ne ise elzem

Kaynakçası da dünde kazılı ganimet

İçinin örtüsünde de titrek bir suret.

 

Bakmam o yana asla bakmam,

Kandıklarıma çektim mili

Yemin etsen de artık billâh inanmam…

Demedim, demedim;

Deyip diyeceğim de zaten süslü bir yalan;

Aksım iki gözüm önüme

En aç masumum madem bu yalan dünyada

Açık pencerem de kapalı artık bundan sonra

Cereyanda kaldığım hangi bilmece ise

Çok yaşa İlahi dostum

Çok yaşa,

Gözlerinin neminde saklı hazanı da

Görmedim sanma bir eylül sabahı

Uyanmayı dilediğim mutluluğa

Bir adım kala sonlanmayı dilerken asırlık kâbusun

Ritminde kayboldum yine

İçimdeki bitimsiz coşkunun.

 

 

( Çok Yaşa Dostum... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.