Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 21.07.2017
Okunma Sayısı : 3291
Yorum Sayısı : 0
Gerçek sivil toplum anlayışı

     Kuruluş, yönetim, denetim, amaç ve işleyiş şekillerine baktığımızda, her ne kadar kısmen toplum yararı görülse de, siyasi partiler, meslek odaları, sendikalar, dini tarikat, cemaat, mezhep ve meşrepler sivil toplum kuruluşu değildir.
     Neden ve gerekçelerini tek tek irdeleyelim.
Farklı etnik köken, dini inanç, felsefi bakış, siyasi tercih ve yaşam tarzına sahip bireylerin; aynı vatan toprakları üzerinde, aynı aidiyet duygusuyla, birlikte yaşam özlemi ve gayretini medeniyet faktörüyle nitelendiriyoruz.
Bu medeniyet birlikteliği için herhangi bir onay, vize,eleme de gerekmiyor.
Amaç, beklenti, kurum ve kurallar bütünü bireyleri bu üst şemsiye altında buluşturuyor.
Toplumun inanç, politik şablon ve etnik köken açısından homojen yapı olması zorunlu değil.
     İşte bu toplumun çeşitliliği ve zenginliği, herhangi bir siyasi partide yer bulabiliyorsa, ve bu tercih ve vazgeçme, hür irade ile yapılabiliyorsa, parti içinde seçim yolu ile herkes her yönetim organı ve göreve gelebiliyorsa, işte o zaman bir siyasi partiyi sivil toplum katagorisinde düşünebiliriz.
   STK sivil toplum kuruluşu tanımı dünya ölçeğinde, Hükümetdışı Kuruluşlar" (Non-Governmental Organizations-NGO) olarak tanımlanmaktadır.
Hükumetten bağımsız ama toplum yararına çalışan, yönetime gönüllü destek olan kuruluş olarak anlaşılmaktadır.
Stk'lar toplum yararına gönüllü  çalışır ama devlete alternatif, rakip ve paralel bir fonksiyonu olamaz.
     Rüzgar, arı ve kuşlar aynı zamanda doğada ağaç ve çiçekler arasında dolaşarak doğal döllenme sağlarlar, bu durum hasadı, dolayısıyle hasılatı etkiler.
Bu nedenle, toplumda kimseyi, rakip ve düşman görmeyelim, en iyisi olmasının yolunu açalımki, komşumuzun gönlüne bulaşan zararlı bir virüsü rüzgar bize de taşımasın.
     Gelelim meslek odaları ve sendikaların durumuna. Bu kuruluşlarda tam bir safi, gönüllü ve sivil anlayış ruhu oluşamaz.
Çünkü üye olmak yasal bir zorunluluktur, tek tipçilik hakimdir. Her isteyen üye olamaz, her isteyen de ayrılamaz. Yani meslek odalarına üye olmayan bir doktor, mühendis, eczacı, mimar vb meslek erbabı çalışma ruhsatı alamaz. Bu tür kuruluşlar; özel ve dar bir alanda mesleki bir dayanışma, bilgi paylaşımı görevini yerine getirebilirler. Kamu yararına gönüllü çalışmalar yapsalar da, tüm toplum ölçeğinde tam  bir stk olamıyor bence.
     Din, tarikat, cemaat, mezhep anlayışı ve inancıyla bir araya gelenler niye stk olamaz?
Öncelikle, bu tür birlikteliklerde yazılı bir tüzük, resmi bir üyelik talebi ve kaydı yoktur.
Kamuoyuna sunulan herhangi bir faaliyet raporu, çalışma planları yoktur.
Görev alma, bırakma, seçim ve denetim gibi alanlarda hukuki ve demokratik bir mekanizmaları yoktur.
Hepsinden önemlisi, birlikte olma ve amaç birliğini tek inanç kriteri belirler.
Daha açıkcası; x inancına mensup Ahmet'in cemaat ve tarikatında, farklı düşünen y inancına mensup Mehmet'e yer yoktur.
Dolayısıyla böyle bir inanç, yapılanma ve birlikteliğin, her alanda heterojen bir yapıya sahip millet olgusu içinde stk rolü üslenmesi mümkün değildir.
     Nedir o zaman stk, sivil toplum kuruluşu ve nasıl olmalıdır?
Toplumun her inancından, anlayış, bakış ve beklentileri farklı olan, bölge, etnik köken, politik tercih, dil, din, meslek ve diploma sorgulaması yapılmadan, her bireyin, tüzük, ve resmi izinle kurulmuş, görev bölümü olan, ticari kazanç amacı olmayan, denetlenen, üye olma ve ayrılma tamamen bireysel irade ile gerçekleşen, belirli bir toplumsal fayda/lar için kurulmuş bir kuruluştur. Bu kuruluş, dernek, vakıf, birlik, sendika, kooperatif gibi bir yapıyla yasal bir statü kazanabilir.
     Bu tür kuruluşlar yaşanabilir dünya özlemimize, devletimize ve tüm millete artı değer katabilmek için ne tür alanlarda teşkilatlanıp, proje geliştirip, üye kaydı yapabilir? Fikir vermesi  ve ufuk açması için örneklendirme yapalım:
Toplumsal uzlaşı, birlikte yaşam kültürü, moral ve motivasyon, muhtaçlara yardım, bilim ve teknoloji, doğayı koruma, çevre temizliği, spor ve sağlıklı yaşam, mesleki beceriler, hayvanları koruma, inovatif yetenekler, yönetim bilimi,
Afet ve acil yardım eğitimi, tasarruf ve verimlilik, kitap okumayı teşvik, başarılı öğrencilere destek,kültür ve sanat,her alanda kalite, rekabetsiz yaşam,
Boş arazilerin değerlendirilmesi,
Tarım ve hayvancılık, gençlerin meslek seçimi, gençlerin evliliğe hazırlanması, doğal kaynakların araştırılması, değerlendirilmesi
     Bu ve benzeri alanlarda, toplumun genelinde, her aileden ve her bireyin ilgisini çeken farklı bir konuda ortak paydada buluşmuş stk'da aktif görev yaptığını hayal edin.
Barış, huzur, dayanışma, mutluluk, aidiyet, bireysel tatmin, kalkınma ve verimlilik
ne kadar yüksek seviyede olur değil mi?
Son söz olarak şunu vurgulamak istiyorum.
Mevcut kültür ve medeniyet anlayışımızı daha da geliştirmek için, japonya ve hindistan kültür ve yaşam şekillerinin incelenmesini öneriyorum.
Evrendeki tüm canlı ve varlıklarla barışık ve empatik yaşamak zorundayız.
Tepedeki ağaca pislik sürersen; rüzgâr kokusunu önce sana ulaştıracaktır.

21.07.2017
Ali Rıza Malkoç
#armozdeyis
( Gerçek Sivil Toplum Anlayışı başlıklı yazı Ali R.MALKOÇ tarafından 21.07.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.