Ölüm melodisi,
gülümseyip yankılanıyor,
uzakta ölen gözyaşı ve umut, 
bu melodi bir gün hepimiz için çalacaktır,
ve biz ayaktayız oturmaya yerimiz yok, 
gökyüzü ve zemini kızıla boyamışlar, 
sessizce ağlamaya yerimiz yok...

Bazıları ün ve güç aramaya çıkmış,
diğerleri buna sahip ve bunu bilmiyorlar.

Bazıları güneşin kızıl,
tacını takmış,
ve yeşermişti küçük fidanlar,
kuruyan topraklarda susuz,
ve toz duman içinde boğulmadan,
nefes alarak, umut dolu,
kan toprak ve ter içinde,
beyhude bahar yağmurlarını beklerken.

O' yarasa lider, görkemini gösterdi,
kan kızılı ve boğuk duman gürledi,
siren sesleri yankılamadan,sinsice,
düştü gökyüzünden çelik oyuncaklar. 

Nasıl bilebilirdi ki, 
ceylan kuzu bakışlı, gözler ölüm nedir? 
oyun sanmışlardı kurşun seslerini,
ve yere yığılınca ana babaları,
gülümseyerek bağrına sarılmak,
tek tepkileriydi mahsun bir sevgi ile.

Ve bir sabah o ceylan ve kuzu gözlü, 
gamsız dertsiz melekler nefes alırken,
ve koşarken gülerek geleceğe doğru.

Ansızın gök gürledi ve sinsice,
yaklaştı bir sis bir kör duman, 
o görünmez soluk,
nereden bilebilirdi o kuzular, 
nefes almak, ölüm olduğunu...


Suskun//
( Ölüm Marşı başlıklı yazı Mikail Dede tarafından 13.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.