17 aralýk 2009 . Bu gün muharrem ayýnýn birinci günü. Aleviler bu günden itibaren oruç tutmaya baþlayacaklar. Bu orucun ramazan orucundan farký, Hazret-i Hüseyin þehit edilirken ne türlü eziyetlere maruz kaldýysa onu sevenler de ayný eziyeti bedenlerinde duyarak onun acýsýna ortak olmaya çalýþýrlar.

Hazret-i Hüseyin beraberinde çoluk çocuðu ile Küfe’ye giderken Kerbela’da Yezit’in askerlerinin saldýrýsýna uðrar. Uzun süren mücadeleden sonra birçok yol arkadaþýyla beraber Hazret-i Hüseyin de þehit edilir. Üstelik baþý kesilip yezit’e armaðan olarak sunulur. Bu arada esir alýnan kadýn ve çocuklar da beraber götürülür. Bu olay savaþ deðil bir bakýma katliamdýr. Katliamdan öte bir aile soykýrýmýdýr. Soykýrýma hedef olan aile ise, doðrudan doðruya peygamberimiz Hazret-i Muhammet’in ve Hazret-i Ali’nin soyudur. Daha doðrusu Haþimi kabilesidir.

Katliamdan önce ilk iþ, gurubun suya ulaþmasý engellenmiþ. Sonra en vahþi, en orantýsýz güç kullanýlarak yapýlan saldýrýlarla amaca ulaþýlmýþ. O bakýmdan Muharrem Orucu bir bakýma yas orucudur. Bir yakýnýmýzýn yasýný tutarken nasýl zevk veren þeylerden bir süreliðine uzak durursak Muharrem Orucu boyunca da bir çeþit yas tutarýz. Bir farkla ki þehitlerin susuz býrakýlmasýna izafeten oruç boyunca su içmemeye özel gayret ederiz… Þairin. “Bak ben de susuzum, o günden beri.” Dizesi manidardýr. Þiiler daha ileri gider. Kerbela’nýn anýsýna kendilerini zincirle döverler.

Bir alevi olarak özürlerimden dolayý oruç tutamýyorum ama tutanlara da gerekli saygýyý gösteriyorum. Aynen ramazanda olduðu gibi. Hane halký hem ramazaný hem muharremi tutar ama ben ikisine de saygýmý eksik etmem.

Dedelerimiz nasihatlerinde, “Tutan, tutana tutmayan da hak katýnda utana.” derler. Herkes, inancýnda ve ibadetinde özgürdür. Kim nasýl ve ne niyetle ibadet ediyorsa, ibadeti Allah katýnda kabul olsun der, Muharrem Orucunun hayýrlara vesile olmasýný dilerim.