Münzevi bir suskunluk dilimde,
basireti bağlanmış ellerimin, kelimelerin.
Bu kadar yakınken……Ölüm ya bir c/eza yahut bir ödül.
Sakın gelme,
t/uzaksın bana Eylül.



Alnımda silin(e)mez yazım,
düşmanım kadar yasaklımsın.
Sahte tebessümlerin ardına sakladığım,
korkularımsın.




"Okyanusta kayboldum….Derinlik çekiyor karanlıklara,
Yunus’lara yol gösteren yıldız sen değil misin?
Yolumu ışıklandır Mira…Soluksuzluğa yoruldum."




Böylesine inanmışken Ab-ı hayata,
gün doğumlarına alışkın ve sevdalıyken.
Ve babama benzeyen bir adamı severken.
Nasıl susturabilirim yüreğimdeki ağustos böceklerini,
küçük bir çocuk gibi oyun oynadığım ikiz cücelerimi,
hangi hoyrat ele teslim edebilirim.
Ellerimi uzatamayacağım hangi toprağa,
sardunyalarımı ekebilirim.





Sen söyle Mira,
otuz güne kaç kulaç sığdırabilirim.
Eylülün serinliği,
zangoçun nefesi gibi boynumdayken,
dudaklarıma kaç yalancı gülücük kondurabilirim.



Ey ölüm;
Yüzüme kendini resmedeceksin.
Güz ayrılıkların mevsimidir ve sen sebebimi
seçmişsin…
Ya durdur zamanı şimdi, ya da de ki;
“Zinhar……….. T/uzaksın Eylül”.
Söyle gelmesin,
Gelmesin...



d&s (Gürkan)
( Yolumu Işıklandır Mira (T/uzak Bana Eylül) başlıklı yazı de_-soulmate tarafından 31.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.