Sarkacında durdu zaman
Şimdi tüm hatıralarım başıbozuk kavim
Baş köşemde okuduğum en güzel romandı sahte aşkın
Gittiğin gün elimden alınan
Ne muhayyer bir rüzgârdır bu mevsim
Ben yine savruk /yine talan







Münzevi bir iç çekiştir nefesin dudağımda
Ne yana dönse yüreğimdeki güvercin
Hazin Eylül, sarışın hazan
Kim susturacak dilimde kanayan vaveylayı
Ağzımı kapatan ellerin hepsi düş ve yalan






-" Ön teker nereye, arka teker oraya" derdi annem
Külliyen yalan!
Yalan değil gün gibi aşikârdı hâlbuki
Bu kadar mı benzerdi bahtımız ve ihanet mi vururdu hep
Üstelik yüzümüze gülerken ve sırtımızdan







Sus diyorum içimdeki küçük kıza
Umut denizinde hâlâ bağlı filikaların ve nasibini almadı
Ölüm anaforundan
Say ki; göçebe yağmurdu ahmakça saçlarını ıslatan
Tut ki; adresini şaşırmış bir temmuzdu ruhunu
Vefasız bir aralığa satan
Yüzünü yalayan kar taneleriydi
Tuz ve kirlerden arındıran
(ucuz aşklardan)






Teselliyle tecellinin arasında kıvrılmış yatar şimdi
Ömrüme bahşedilmiş yaşam
Kederli ve ağır aksak
Mutlaka biraz sulu sepken, ve eksik senli yanlarımdan
Ve yine sensiz bir şehir
Vaktidir mısralara sarılmanın tanıdık suskunluğumla
Hem zaten
Şiirin anavatanı değil midir aşk
ve hüzün değil midir aşk’a otağı kuran...



Türkân Çağlayan
( Şiirin Anavatanı Aşk başlıklı yazı de_-soulmate tarafından 12/10/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.