İkisi De İmam…
Aslında bu günkü
haberleri izlemeseydim bu
yazıyı belki de hiç
yazmayacaktım.
Pekiş ne
vardı bu günkü
haberlerde? Pek çok
şey vardı ama
benim için bir
haber diğerlerinin hepsini
solladı.
Daha Çanakkale yakınlarında
meydana gelen 5,3
şiddetindeki bir depremle bir
çok köyün harabeye
dönmesi ile ilgili
olarak ‘’ Hey
Ya Rabbim. Japonya’da
9 şiddetinde deprem
oluyor, ama gel
gör ki bizim 5,3
şiddetindeki depremimiz kadar
zarar vermiyor. Sen
bu ülkeyi daha
büyük depremlerden koru’’ Demiştim ki hemen akabinde
bizim ilçedeki rezaletin
haberi geldi. Yani diğer
haberleri sollayan haber.
Yani asıl deprem
haberi.
Ümraniye- Sanayi Sitesi
Camiinde yaşanmış olay.
Olay dediğim şey
de imamın vaazı
ve tabii ki
vaazın konusu. Tam anlamıyla bir
felaket. Gerçek manada
bir fitne…
O vaazın
konusuna ve o caminin
imamının neler anlattığına
geçmeden önce ben sizlere
geçen Cuma Kadıköy’de Rıhtım - III. Mustafa Camiinde,
cami imamı hangi
konuda nasıl bir
vaaz verdi onu
anlatayım ki ‘’İkisi de İmam’’ Başlıklı
bu yazımdaki aynı ilin iki ayrı ilçesinin iki imamı
arasındaki farkı sizler
de görün.
Geçen Cuma Günü Kadıköy’deydim. Camiden
içeri girdiğimde namaza
yaklaşık bir saat
olmasına rağmen cami
neredeyse dolmuştu ve
imam da daha
yeni başlamıştı vaaza.
Vaazın konusu israf
idi.
Kendi kendime ‘’
Helal olsun hocam. Çok
güzel ve anlamlı bir
konu yakalamışsın’’ Dedim. Bu
arada can kulağı ile
imamı dinliyorum. İmam
gerçekten de mükemmel
bir şekilde ve
süper örnekler vererek
konuyu anlatıyor.
Kredi kartlarına yüklenmekten
tutun da hayatımızın
bir parçası olan moda
ve marka tutkusuna kadar;
zaman israfından tutun
da ekmek, su
israfına kadar; kürk uğruna
hayvan katliamından tutun
da hoyratça katlettiğimiz
doğaya kadar aklınıza gelebilecek her
türlü israfı anlatıyor
da anlatıyor. Anlatısını
tabii ki yer yer
ayet ve hadislerle
süslüyor.
Bu kısımları uzun uzun
anlatmayacağım ama bir
husus vardı ki
işte onu anlattığında
neredeyse yerimden kalkıp
gidip adamın alnından
öpecektim.
Kadıköy Rıhtım III.
Mustafa Camiinin imamı
dedi ki:
-Muhterem Cemaat !
Bazen bazı hoca
tipli şarlatanlar insanları ‘’ tabiri caizse
tam anlamıyla gaza getiriyorlar. İnançlı saf
insanlar da o gazla kollarındaki bilezikleri, bankadaki paralarını,
hatta oturdukları evi
satıp kendileri kiraya
çıkarak sözde Allah
yoluna harcamak amacıyla bu
şarlatanların kurdukları vakıflara,
derneklere, tekke ve
dergahlara bağışlıyorlar. Bu
haramdır. Allah hiç bir
zaman bizden böyle
bir infak ( Allah
yoluna harcama) beklemiyor.’’
Tam olarak içimden ‘’ Peki hocam
siz hep Hz.
Ebubekir’i örnek olarak
gösterip kendisi bir
hasıra sarılmış vaziyette
namaz kılarken tüm malını
mülkünü sadaka olarak
cihada giden orduya
bağışladığını, kendisine ‘’ kendin
ve ailene ne
bıraktın?’’ Diye soran
peygamberimize de ‘’
onlara da Allah
ve Resulünü bıraktım’’
Dediğini anlatıp durmuyor
musunuz. Şimdi bu
söylediğiniz daha önce o
anlattıklarınızla tezat değil
mi?’’ Diye sormayı düşünüyordum
ki Hoca sanki
içimi okudu.
- Şimdi
diyeceksiniz ki: Hocam ! Bize
hep ‘’ Aileme
Allah ve Resulünü bıraktım’’ Diyen
Hz. Ebubekir’i örnek
olarak gösteren sen değil miydin’’
Evet bendim…Ancak Hz.
Ebubekir, Hz. Ömer,
Osman, Ali..Bunlar istisna
insanlardır. Siz Hz.
Ebubekir olamazsınız. Hz.
Ebubekir olmadan onun yaptığını
yapmanız sadece ve
sadece gösteriş olur
ki Allah gösteriş
için yapılan hiç
bir şeyi hoş
karşılamaz. Allahın hoşuna
gitmez evinizi satarak
çoluk çocuğunuzla kirada
oturup yoksulluk çekmenizi. Çoluk çocuğunuzun
rızkını ‘’Allah’ın rızası ‘’ diyerek
birilerine vermenizi Allah
asla kabul etmez.
‘’Ah be
hocam…Şu vaazın ne
kadar kıymetli. Ne
kadar önemli bir
bilsen…Keşke tüm camilerde
bu gün bu
vaaz, bu şekliyle veriliyor olsa’’ Diye
düşünmüş ve sonrasında
da Cuma günkü
bu olayı kaleme
almayı tasarlamıştım ama
sonra araya başka
şeyler girdi, ‘’Hele
az daha beklesin
bakalım bu konu’’
Dedim. Az bekletmemde
de bir hayır
varmış demek ki.
Evet..Şimdi de aynı
gün benim yaşadığım
Ümraniye ilçesindeki Sanayi
Sitesi camiinde neler
yaşanmış ona bakalım.
Ama bakmadan önce bir
soru sormalıyım: İmam
657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi bir kamu görevlisi
değil midir? Bir
kamu görevlisi açık
ve net bir
şekilde görev alanı içinde
siyaset yapabilir mi?
Daha da açık konuşacak
olursak Camide siyaset
yapılır mı?
Bu soruların cevabı
ilgili kanunda açık
açık belirtilmiştir. İmam veya
herhangi bir devlet
memuru açık açık
bir siyasi partinin sözcüsü gibi
hareket edemez. Hele
hele de camide
siyaset yapamaz. Ama
gelin görün ki
bahsettiğim imam görevli
olduğu camide çok
açık ve net
bir biçimde siyaset
yapıyor. Siyasetten de öte terbiyesizlik
yapıyor. Nifakçılık yapıyor. Camide resmen günah
işliyor.
Bahsi geçen imam aynı
gün 03.02.2017 Tarihindeki
vaazında Nisan ayında
yapılacak referandumda ‘’Hayır’’ oyu
kullanacak olanları hedef
alarak bir sürü
cümle sarfediyor. İşte
onlardan bazıları :
“Kötüye gidiyor işler
diye esnafın moralini bozmaya çalışıyorlar. İşler kötüye gitmiyor, iyiye
gidiyor, kötüye gidiyor diyenlere bakacaksınız”
“Bugünkü Hayırcılar, kimdir bunlar? Dünyanın en büyük
havalimanını istemeyenler. Yavuz Selim Sultan Köprüsü'nü hazmedemeyenler.
Gözünüze dizinize dursun. Durmasın gözleriniz dizlerinize aksın. Utanmadan
gezsin onlar. İşte bunlara karşı çıkanlar Marmaray, Avrasya ve Esenler
istemeyen Hayırcılar bunlar işte Hayırcılar…”
‘’Kimlerdir hayırcılar? 15 Temmuz'daki bu milletin iradesiyle, bu milletin istikrarıyla
oynayan katiller bunlar. Faturayı ödesinler o faturayı”
İmamın resmen
siyasi propaganda yapması üzerine
cemaatten bir kaç
kişi ‘’Hocam burası
cami. Biz buraya
namazımız kılıp dua
etmeye geldik. İçimizde ‘’Hayır
‘’ diyecek insanlar
da var. Yapmayın
böyle. Şeklinde tepki
verince imam ‘’ “Biz
Hayırcılara da saygılıyız Evetçilere de saygılıyız. Herkes hürdür iradesini
söyler, fikrini söyler. Size bir şey dediğimiz yok”
Yani benim şu edebiyat
sitesine bile sokmak
istemediğim ama maalesef
- gücümün ötesinde
olduğu için- engel
olamadığım ‘’Evet- Hayır’’ Olayını bir
caminin imamı getirip
‘’Allah’ın evi’’ dediğimiz
ibadethanemizin içine sokmuş.
Çok yazık..
Yıllar önce bir
müdürümüz genel seçimler
öncesinde bütünleme sınavlarında
da başarılı olamayan
öğrenciler için ek
sınav hakkı verilince
‘’ Bu bir
seçim yatırımı’’ Demişti
de adamcağızı Şırnak’a
sürgün olarak göndermişlerdi. İşte
Cuma günü Ümraniye’de
bir camide yaşanan
o olaydan sonra
ilk aklıma gelen ‘’ Sen
bu cesareti nereden
alıyorsun hoca !’’ olmuştu.
Ama haberin sonunda
öğrendim ki zaten
yaşı geçmiş olan
bu adam yaş
haddinden alel acele
emekliye sevk edilmiş.
Bu da bir
şey…
Uzun sözün kıssası
geçtiğimiz Cuma iki
ayrı camide iki
ayrı imam vaaz
verdi. Birinin alnından öpmek geldi
içimden. Diğerine de
sormak istedim: 15
Temmuz ve ertesinde
iki oğlum da meydanlarda ellerinde bayrak nöbetteydiler. Ancak
şimdi büyüğü hayırcı,
küçüğü evetçi. Hocam ! Bunlardan
hangisini evlatlıktan reddedeyim
sence?’’ Diye.
Gerçi cevabı belli
bir soruydu bu
ama yine de
karşısına geçip, gözlerinin
içine bakarak sormak
isterdim.
Son olarak şunu
söyleyeyim:
Gerek sosyal medyada
gerekse kahvelerde,
lokallerde, derneklerde, gazetelerde
tv de vs. yapılan
şu evet- hayır
kampanyaları inanın bana
hep ters tepkiye
sebep oluyor. Evet oyu
kullanmayı düşünen vatandaş
hayır için çalışıyor (
Bu imam örneğinde olduğu
gibi.) Hayır oyu
vermeyi düşünen evet
için çalışıyor hiç farkında
olmayarak..
Neyse…
Ben her
zaman olduğu gibi
yine yapılacak olan
referandumun vatan ve
milletimizin yüzünü güldürecek
bir sonuçla sonuçlanması
dileklerimle sözlerime nokta
koyuyorum.
NOT: Umarım bu yazıdan ‘’ Vaaay Sami
hoca da hayırcıymış.’’ Ya da ‘’ Sami
Hoca da evetçiymiş’’
şeklinde bir sonuç
çıkarmaz hiç kimse.
(
İkisi De İmam… başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
7.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.