Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 1/23/2017
Okunma Sayısı : 1613
Yorum Sayısı : 2


Orhan Veli KANIK bir şiirinde;

“Bakakalırım giden geminin ardından; 
Atamam kendimi denize, dünya güzel; 
Serde erkeklik var, ağlayamam.” Demişse de 

Atilla İLHAN cinsiyet ayırt etmeden;

“Ağlama,
Ağlamak
Biraz öteye kaçmaktır
Ağlamak,
Hüzünle anlaşmak,
Ve kucaklaşmaktır.
Ağlamak
Sığınmaktır ne olsa,
Avuç açmaktır
Uzak da olsa, yakın da olsa
Biraz onu öteye itmektir
Kişinin en kolay mutsuzluğu
Ağlamaktır, geçiştirir umutsuzluğu.” Demiş. 

Benimse ağlamak hayatta yaptığım en iyi şeylerden birisidir. Eğer ağlamayı başaramasaydım, ya da 
serde erkeklik var deseydim, biraz öteye kaçmaktır diye düşünseydim, bilmiyorum bu kadar acıya nasıl 
katlanırdım. 

Ağlanacak o kadar şey varken
Gözlerimiz nasıl gülsün yalandan
Yürek
Yürek yanarken
İki damla göz yaşı esirgenir mi insandan
Oğluma
Kızıma
Eşime
Babama
Anama, anama ağlarım
Ağlarken kabul olur dualarım
Karnı aça
İnsanlık dışı suça
Yoksula kimsesize
En çok da kendime ağlarım.

"Şimdi bana diyorlar ki bu kadar şiiri, yazıyı nasıl yazıyorsun. Bu kadar lafı nereden buluyorsun? 
Kim bilir belki zaman içinde ağlamaktan yoruldum. Ellili yaşların başına geldiğimde yıllarında verdiği 
birikimle yazmayı başladım.

Yazdıklarımda neredeyse hiç kurgu yapmadım. Ne yaşadıysam onları yazdım. Zaten yazmak hayatın ta
kendisi değil mi? Kesinlikle niyetim kendimi büyük şair ve yazarlarla kıyaslamak, bir paye çıkarmak
değil, ancak çok iyi bir örnek olduğu için şunu da söylemek istiyorum:  

Çoğunuz Kurtuluş Savaşının kadın kahramanlarından değerli yazar Halide Edip ADIVAR'ın "Ateşten Gömlek" 
İsimli eserini okumuşsunuzdur. Hem de kitabı hiç elinizden bırakmadan. 

Halide Edip'in bu eserinde "Romanın hemen hemen tamamı Peyami’nin hatıra defterinden ibarettir. 
Peyami, Ankara’da Cebeci hastanesinde yatarken 4 kasım ile 17 Aralık 1921 tarihleri arasında kırk üç 
gün zarfında hatırladıklarını bir deftere yazmıştır. Bunun dışında yine Peyami’nin ağzından İhsan ile 
Cemal’i hatırlayan on bir sayfalık bir bölüm ile, Peyami öldükten sonra onun kimliğini açıklayan tek 
sayfalık bir ‘sonuç’ bölümü vardır. Yazarın burada hiç kurgu yaptığını düşünmüyorum. 

Eserin ana fikri "Vatanın bağımsızlığı için kadın-erkek demeden tüm halkın mücadele etmesidir. Yani 
tamamen yaşanmışlıktır. Süslü kelimeler özellikle internet çağında herkesin bulacağı şeylerdir.
Onun için benim inandığım asıl olan gerçeğin ta kendisini yazmaktır. Sonrası kolay işte, biraz o 
dediğim kelimelerle süslersiniz yeter.

İşin doğrusu Bakkal Mustafa amcanın evinde acı ve göz yaşları içinde yatarken bir gün bunları kaleme
alacağım hiç aklıma gelmezdi. Sonraki yıllarda da hiç düşünmedim. Bırakın yazmayı düşünmek daha
öncede söylediğim gibi, en yakınlarım dahil kimse ile paylaşmadım bile. Demek ki yazmak için zaman
geçmesi ve belirli bir olgunluğa erişmek gerekiyormuş.

Bu iki güzel insanın evinde yaklaşık bir hafta kadar kaldım. Kaldığım süre içinde İsmail'den hiçbir
haber alınamadı. Mustafa amca haber alabilmek için tanıdığı hatırlı bir kaç kişiyi de araya soktuğunu 
söyledi ama nafile...

Artık yüzümdeki yaralar neredeyse tamamı ile iyileşmiş, sadece vücudumun görünmeyen yerlerinde ve
sol ayak bileğim ile sol elimin üzerinde küçük birer yara kalmıştı. Özellikle son iki günde çok
uzun sohbetlerimiz oldu. Bu defa ben onları oğulları için teselli etmeye çalıştım. Ve mümkün olduğunca
her yıl ziyaretlerine geleceğime söz verdim.  

Onlarla vedalaşmak çok zor oldu. Asiye teyzem bir türlü benden ayrılmak istemiyordu. Mustafa amcam ise
dediğini yaptı ve cebime harçlığımı da koyarak beni İzmit'e gitmek üzere kendi elleriyle otobüse bindirdi. 

Elli dokuzuncu bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN

( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Elli Dokuzuncu Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 1/23/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu