Aykırılığında ömrün, silik bir suret;

Dip kaygıları hayli meşakkatli durağan gölgelerden

Kopup gelen şehveti yutkunan ölü tanrıların

Güzergâhı adeta kayıp şehirlerin

Kayıp şiirlerce istilası.

 

Kenarları yırtık karanlığında ölümün,

Dokunsan ağlayacakmışçasına

Gök kubbede asılı sayısız kırpık yıldız

Ve dökülen yıldız tozlarında saklısın, dercesine

Müridi aşkın kim bilir yine kayıp ne çok sevda

Hele ki sevmeye meyletmişsen ansızın,

Surelerde saklı tuttuysan tehir ettiğin mutluluğu

Bir de katık yapmışsan kavuşmayacağını bile bile…

 

Sonrası yok ki,

Öncemde sandığım ama an’dan da kopamadığım;

Görücü imlerle dertte ise başı

Kayıp dizelerin hele ki nankör bir beyitte

Kopmuşsa kıyamet…

 

Göreceli sağanaklarda görgüsüz aşklara gizlenip,

Bir de ekmişsen hasreti göz göre göre

Gelmesini dilesen de…

 

Kayıp be gönül; her şey kayıp,

Sanrılarda rehavet yüklemişsen kalbe,

Kırık bir sarnıca da gizlenmişsen gecenin karanlığında,

Kayıpsın bil sen de.

 

Sürgün mahlaslar kadar kaygılı gece;

Kayıp aşkların istilasında yürek yangınları;

Yarım yamalak nidalar sararken boşluğu

Ve el pençe divan tüm karanlık,

Bir gizemin peşrevinde büyümekte isyan:

Yorgun tayfaları yine yüreğin;

Mahrem bir beyitte mi yoksa gizlisin,

Demenin bedeli belli ki raconu aşkın;

Makamları kayıp ezelden beri;

Ruhları kayıp sokak çalgıcıları

Ve kaybolmaya dair her şarkı:

Mizacında yoksunluk güftesinde hasret saklı,

Sandık sandık özlem biriktiren kadınların şarkısı;

Kimi rehavet makamında kimi

Coşkunun kucağında sayısız sanrı

Yine ruhun aşka peşkeş çektiği.

 

Miladı yoksunluğun yine ölüm

Ve dirayetin sınandığı yüzlerce beyit:

Aklarcasına aşkı,

Kundaklarken özlemi, surelerde gizli

İşin aslı;

Kayıp suretlerde konuşlu bilinmezlik,

Yüreğin yörüngesi artık nerede ise,

Devrik tümcelerin telaşında o boş vermişlik;

Kopup gelen geçmiş zamanlardan

Yine geleceğe sarkıntılık yapan,

Kayıp sırlar karanlık kadar da kaygılı çoğu.

 

Aşk pazarında ringe çıkan bayat ve eskimiş şarkılardan

Aşırmışken aşkı o kör ve bağnaz nidaya gizlediğin kehanetten

Çıkıp da yola,

Varamayacağını bile bile,

Arşınlarken ekseninde hicretin,

Kapıp koyuverdiğin gözyaşlarından da sorumlu

Aşk tanrısına rehin verdiğin mutluluğu yüreğin.

 

Sarkık ve bayat;

Gölgelenmiş ne çok beyanat

Yine beşerin intikamı o sersem sepelek varlığında

Kutsandığına delalet,

Annem usul usul okşarken saçlarımı,

Demek mi yoksa en büyük yanılgı,

Yine gölgelerin meşrebinde tutuklu kaldığın,

Bir nebze de olsa gülemediğin…

 

Kayıpsın sen de hem de ta ezelden

Yine üstünü örttüğün ayıplarından da sorumlu

O titrek sesinde gizlediğin korkuların kadar ayıp

Değil varlığından taşan,

Saklasan da bil ki yürekten oluk oluk taşan.

 

( Kayıp Şehirlerin Kayıp Şiirlerce İstilası... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 18.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.