Totem alan, tam bir izole kültür içinde olmakla; özne sosyal ve özne topluluk sal yaşama dek sağlama içinde olmanın, moral değerlerini; dilini oluşturan minimize sosyolojik yapılardır. Tüm bunlar grup hareketi olmakla sosyoloji sürece; ortak sağlama,  ortak sağlatma ve ortak üretim hareketi oluşla sahneye çıkmıştır.

 

Başlangıç koşulları yol hareketi zorunlu bir ortaklaşama hareketin, potansiyelliğidir. Durum bu iken Mamon’un özel mülkiyetçi takdir içinde şirke (ortaklığa) bu kadar kızması, ilkte olanın kişisel mülk sahipliği olmaması olmakla; devreden bu bilinçten kaynaklı haksızlığın öfkesi olmakla; boşa değildi.

 

Toplumların totemi gibi bir kültürü yoktur. Toplumun kaynaktan çıkan birçok göze suları gibi girişen kültürleri vardır. Yani, kültürler ittifakının üreten ilişkiler, toplumu vardır. Ki bu da uygarlıktır. Uygarlık üzerinde nicelimle kültür olmakla; sentezci kültürler toplumsal kültürü ele verirler.

 

Değilse başta hele de totemi alan içinde ne toplum vardır. Ne de topluma dek kültürler vardır. Başta olan süreçteki yapılar; yalıtıma olmakla, çeşitli sosyal oluşumların içindedirler. Totem yapı toplulukları ve bunların yine izole bir kültürleri vardı. Uygarlıkları bile yoktu.

 

Toplum; totem grupların birbiri için karşılıklı üretim yamaları ile grupların çeşitli grup mesleği olan işlerini bir arada organize edip mal değişimleri içinde olan "karmaşık üretim hareketli" ilişkidir.  Yani toplum; yalın kültür hareketini; karmaşık uygarlık hareketine dönüşmedir.

 

Totem grupların gördüğü mesleki işlerle; totem grup kültürlerinin karışması sonucunda oluşan üretim hareketi ile bir uygarlık girişmesini ortaya koyar. Totem gruplarda bunların hiç birisi de yoktur. Bu nedenle totem grup TOPLUM değil TOPLULUKTURLAR.

 

Totem gruplar bilmeden uygarlık kurma sürecinin içine; totemi grup meslekleriyle geliyordular. Hem de "kutsal totem grup meslekleriyle" geliyorlardı.

 

Kutsal totem mesleğinin olması demek; her bir totemi grubun kendisine özgü totemi meslek içinde; kendi meslek dili olmakla "adlandırma" yaptığı bir sözü var demekti. Bu totem mesleği kuralına göre yiyip, içme; giyinme; sofra adabı vardı. Yine bunların kendi mana içermeli duyuşlarıyla, kültürlerinin var olması demekti. Bunların tümü o totem gruba dek maddi yaşam şartlarını, sağlayıp üretiyordu.

 

Her bir grubun, o gruba ait bir totem mesleği; o grubun tarım alanında, buğday mısır, marul gibi bitki yetiştiriciliği; inek, koyun, keçi, güvercin gibi hayvan üreticiliği. Balık avcılığı. Maden işletme ve maden işletmeciliği; dokumacılık, çobanlık gibi mesleklerinin (Me’lerin) olması vardı.

 

Kuşkusuz ki doğadaki mısırla kendi yetiştirdiği mısır arasında fark vardı. Bu fark mısırın grup emeği ile olmasıydı. Grup gücü ile ortaya konmasıydı. Grup uhdesinde bilgi, deneyim ve patent olmasıydı. Bu mısırın üretilmesinde sıralı düzenli organize iş olmasıydı. Az çok ürünün bol ve depolanır birikimleriyle yeni bir davranış yeteneği kazanmalarıydı.  Doğadaki mısıra nazaran elinin altında hazır bulunmasıydı.

 

Yine kendi emeği olan mısırı inanılmaz bulup kutsamasıydı. Bu kutsal üretim hareketi atalar yoluyla aktarıla gelen öğrenme olmanın kutsanmasıydı. O grup içinde o gruba özgü ifade edilmesiyle kutsal olan iş olmasıydı. Bu da totem mesleğine ilişkin dilin kutsal olmasıydı. Ki ön ittifaklar içinde her bir gruplar (ilahlar) gördükleri bu işle ve dil ile tanınır, övülür, anılır, ululanır olacaktılar.

 

Grup mesleği ön ittifak içinde ilah mesleği olmakla kutsanacaktılar. Totem meslekleri insanın doğada sağlayış yapan toplayıcılık, avcılık gibi uğraşlarından, az az kopmasıydılar. Hele beş on totem mesleği bir arada olmakla ittifakları kurunca; doğada avcılık toplayıcılık giderek artan hız ve önemde cazibesini yitirecekti. Ormanlar da özel mülk alanına geçince, ormanda avlanmada yasak ve izne tabii olacaktı!

 

İttifak hareketi, grupların birbiri için düzenli üretim hareketi olacaktı. Ve ittifak hareketi; grupların kendi kutsal üretim hareketi dışında senteze özgü bağ hareketiyle kurumları, kuralları olmasının organize işlerine dönüşecekti.  Bu senteze dek organize işlerin kendileri ve ilahları dışında kurumları, kuralları olması yeni bir bağ ve anlam (uygarlık) hareketi olmasıydı.

 

İttifak hareketi içinde bir grup diğer gruplar için de o totem mesleği olan üründen; her biri birbiri için karşılıklı takasa giren üründen üretimlerini yapıp; ürettiği ürünleri kült merkezleri içinde değişime, paylaşıma sokacaklardı.

 

İttifak içinde bir totem mesleği ürünü, diğer grup ilah temsilcilerine sunulmakla (kurban takdimi ile) karşı gruplar yaralanması olacaktı. Bir ilahi grup, diğer ilahi gruba takdime (kurban) sunuyordu. Yani totem meslekleri zorunlu bir ekonomik süreç ve gerektirmeyse de; ilk başlarda ekonomik sezme değil grupların gruplara takdimesi olmakla, totem mesleği kurban; grupları birbirine yaklaştıran grupları birbirine birleştiren diye anlaşılmıştı. Hakikaten de ilk gruplar arası temas bu mana ile gerçekleşmişti.

 

Totem meslekleri böylesine bir ayrıcalığı ve önemli oluşu ortaya koyan kutsama olmakla ve doğadaki koyuna göre kendi yetiştirdiği koyun, olmasıyla ilahlara kurban olmanın bir ayrıcalığı, bir vurgu oluşu vardı. Dahası, koyun yetiştiriciliği, ata mesleği olmakla; mesleği atalardan öğrenmenin, atalarını da anmasına doğru giden bir geri beslenin olmanın hafızasıydı da. Bu düşünsel ve somut seremonime atalar ruhuna minnet ve mihnet duymanın moral değerlerini temsil eder önemi olan bir ayrıcalıktı.

 

Her bir grubun totem mesleği, ittifak içinde sadece kendi totem grubuna aktarılıp öğretilen gizli ve ökülte bilgilerin dilini ve özgün iletime hafızasını içeriyordu. Totem grup meslekleri doğada olana ve diğer grup mesleklerine göre bu tür farklı belirim ifade etmekle; anılması bu anılmaya uygun anlam eşletmesi ile seslendirilmesi (ad verilmesi) gerekiyordu.

( Dil-adlandırma 4 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 1.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu