Eğer "İnsan alet kullanan hayvandır" türü sözler insan tanımına kaynak olucu sözler olması doğru olsaydı hem cinslerimiz üç yüz bin yıldan bu tarafa doğru taşı, sopayı alet olmakla kullanıyorlardı. Bu hesaba göre atalarımız üç yüz bin yıldır alet kullanmakla insan olmuş olmaları gerekirdi. Oysa insanın, insanlık macerası; insan olma macerası şunun şurasında sekiz, bilemedin 12 bin yıllıktır.

 

Hele taşla yumurta kıran karga, çöpü karınca yuvasına sokup çöpe dizilen karıncaları yiyen maymunun falan çoktan insan olması gerekirdi! Değil mi?

 

Elbette bu sözün söylendiği zaman aralığı düşünülürse bu sözün de bir esprisi vardır. Ama bu söz atalarımızın insan olmasından en az dokuz bin yıl sonra söylenmişti.

 

Çok sonradan çok sonraki farklı yaşam şartları içinde olmanın dinsel söylemlerine tepki olmakla söylenmiş insanı eşrefi mahlûk sayma, kutsamasına karşı söylenen tartışma sözlerdir bunlar. Tarihsel olanı vermezler.

 

İnsan ön ittifaka ve ön ittifakın biraz öncesine kadar hiçbir zaman tekil üretim şartları içinde olamamakla, özel mülk sahibi de olamamıştı. Üretim hareketi kolektif süreç oluşla başlamıştı.

 

Oysa bahse konu olur insan tanımının yapıldığı sırasında ne insana “kul” deniyordu; ne de insanlara “kullarım” diye hitap ediliyordu. Hemcinsimiz “biz” kimliği içindeyken insanlaştı. İnsan da “bizdi”. İşte bu insan tanımıdır ki bir tarihi kırılma oluşun, damgasını taşıyordu.

 

İlk önce totemi yapılar kültür olmuşlardı. Bilimsel dildeki, bir kültür tanımı olan tanımlamayla totemi kültür konusunu belirtmek istiyorum. Kültür; özel ve uygun bir ortam koşullarında yalıtımı yapılmakla belli koşullara sahip besin alanı içinde bir organizma türüne ilişkin popülasyonunu, çoğaltma işidir.

 

İşte totem gruplar doğanın kendi kültür dili içinde olmakla, tam da böylesi gruplardı. Totemiler belli bir bölgenin alanı içinde; kıt da olsa uygun bir bitki, kök, meyve, su, av türünden verimliliğin üzerine oturmakla, kendilerini dış dünyaya ve diğer hemcinslerine karşı çok büyük oranda kapamışlardı. Bu ortam yalıtıma olmuş bir birliğin, korunup sürdürülmesinde; tam bir sosyal kültür ortamı olmuştu.

 

Totemi gruplar neden kapanmışlardı? Bunlar yola çıkan bir var oluşun kesikli sürekli olma yasasından kaynaklıdır. O sürecin kendi iç ve dış nedenli, girişmesi içinde ortaya konan sınırlı oluştu. Bu bir oto kontroldür. Bu bir otomatikman oluşla sürecin kendi üzerine kendi etkisiyle bu bir akış fren ilişkisidir.

 

Kişinin ya da grubun veya iş ve oluşun; kendi akış eğilimi, yine kendi içinde kendisinden ötürü kendi üzerine bir yorulma (doyma) etkisi ortaya koyar. Yine çevredeki bir kaynak kıtlığı daha az enerji sağlar olma, olmakla nüfusu ve gelişiminizi sınırlar. Gelişiminiz ve nüfusun sınırlı olması daha ilerisi için kapasitif bir enerji azlığı olmakla kapasitif bir yetmezliği de olacaktır.

 

Yine sürecin denetimi için sürecim bir geri beslenme, bir geri iletime yapabilme yansısı olan dönütleri gibi birçok kendi üzerine, kendi etkisi olan fren süreçleri nedeni ile süreç hem sınırlı olmakta; hem de bunlarla otomatik kontrollü olmak zorundadır. Süreç şartları içinde çevre-süreçteki karşılıklı değişim tüm süreç kontrol şartlarının da değişmesi oluşla sürecin büyümesi, çoğalması; sürecin ileri akmasıdır.

 

Kendi üzerine kendi fren etkisi, olmaya basit ve anlaşılır örnek vermeye çalışayım. Ortamda alkol var. Sizde de para var; istek  (eğilim) var. İşte bu eğimin gerçekleşmesi için bunlar süreci başlatmaya yeterli bir nedense de; oto kontrol (kendi üzerine kendi etkisi olma) süreci gereği bunlar tam da gerekli bir yeter neden, olamamaktadırlar. Para, alkol dış nedense; isteğiniz, hazmınız da iç nedendir.

 

Söz gelimi içiniz alkolü kaldırmamakla (fren ilişkisi) ya alkol alımında sınırlı olmak zorundasınız; ya da alkol alma sürecini hiç başlatamamaktasınız. Bu temel bir fren ilişkisidir. İçiniz alkolü alsa, bu kes de paranız yetmez olur. Böylece alkol almanız yine başka bir fren süreç ilişkisi içine girer. Bu tutumunuz sınırlı sonlu ve belli şekliyle kalacaktır.

 

Vücudunuz istekli ve alkole dirençli yani iç koşullar uygun dışta paranız boldur ama bu kez de dışta alkol dayanmaz oluşla bitecek olmakla sizi sınırlayacaktır. Diyelim vücudunuz alkol almaya müsait. Para bol; alkol derya deniz bu kes de zaman kaydı olan fren ilişkisi ortaya girer uyku saatiniz devreye girer. Yarın yeniden çalışacak olmanız devreye girer. Bıkma oluşla yorulmanız; Ali ile randevunuzun olması gibi bir yığın kendi üzerinize kendi etkilemeli neden süreçlerle aksayıp sınırlı olmak zorundasınızdır.

 

Bu türden doğada birçok kendi üzerine kendi etkimeli ya da otomatik kontrollü fren süreçler vardır. İşte yalıtıma içinde olan totem kültürümüz de denetlenebilir bir bölge alanın kendileri üzerine kendi kendileri etkimeli olacaktır.

 

Bu kendi etkimeli oluculardan bazısı şunlardır. Avcıların, toplayıcıların merkezden uzaklaşmaları; kaybolmama ve yanlış olan tehlikeli adreslerde bulunmamaları oluşla sınırlı olacaktır. Yeniden buluşma olan adreslerine; ortak alan kullanımı olan barınma, korunma yerlerine dönme uzaklığı olmakla sınırlı olacaktır.

 

Yorulma ve kendi güvenli yerlerinde dinlenmeye çekilme mesafesiyle sınırlı olacaktır.  Geride bırakılan çocuk veya bebeklerin; bakıcı kişilerin olduğu geri merkezle buluşma, geri merkez adresleri ile olan geri ile iletişe bilecek olmanın kendi hareket kabiliyetleri genişliği ile sınırlı olacaklar. Uygun kültür ortamlı alanın belli nüfusu ancak besler kaynaklara sahip olmasıyla vs. hem cinslerimiz sınırlı ve yalıtıma olmak zorundaydı.

 

( Dil-adlandırma 3 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 30.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.