I. 

MEKKE’DEN AYRILIŞ


Ruhum çatısında hüzün kiremitleri, 

Katlanmak zor, uçurur veda dinamitleri! 

Kâbe’m karşımda baktım son kez tavaf yapanı

Hacer-ül Esved’ten nur sarınca sapanları,

Şerden iz kalmaz sanki kapanır kapanları

Ayaklarım dolaşır gitmenin vaktidir ya!


Düş bile edemezdim var ya tattıklarım 

İstemek yetmiyormuş tek, kalbi de açmalı 

Kâbe karşımda hala mutluluktan uçmalı! 

Plastik petlerinde yar aşkla zemzem içmeli 

Onun tadı sararken ten kendinden geçmeli… 

Geride bıraktığım, günah neymiş evveli

Ya Hayyum Ya Kayyum Ya Rab unuttur ezeli

Ayaklarım dolaşır gitmenin vaktidir ya!


Aldanmayın derlerse “Kaçırırlar...” inatla

İnanmayım derlerse yoğrulursun bidatla

Mütevazi çehresi döşenmiş hoş sanatla 

Mevla evindesiniz, onun emanetinde... 

Tövbeyle kurtulunca şerrin esaretinden, 

Huzur yüreği kaplar, tavafa düşer sevgi 

Dile düşer yalnızca Mevlaya daim övgü

Ayaklarım dolaşır gitmenin vaktidir ya!


Medine geliyorum, gözüm hüznüne daldı, 

Kâbe, çöllerde mecnun gözlerim sensiz kaldı, 

Sağım solum kum-toprak, ölüyorum temelli… 

Vuslatına ermeden aldım dünya ilacı 

Ayrılmak çok zor geldi bu tatmadığım acı 

Mekke Medine yolu iki batında kanki 

Ölüye ağlar gibi yaralar beni sanki!


Hicretin yolundayım Rabbimde sırrı saklı, 

Bizleri beklemekte aynı Medine halkı... 

Can resulüne teslim, şerre son verdi çarkı! 

Otobüse benzer yolu Sevr’de aynıdır zahmet, 

Her geçtiğimiz dağları, çölü der gibi sabret! 

Ayrılıyorum işte Mekke’den sanki Saffet 

Geriye bakıyorum döneceğim der gibi! 


Mekke uzakta kaldı, lakin Kâbe’m yar tende, 

Tavaf yaparım sanki, ayağım o eksende 

Ruhum yemen köşesi ihram desendir bende 

Yokluğuna inanmam kaplar içimi sızı… 


Çölde gölgeler sanki bir çadır seriliyor

İki deve ağacın altında serinliyor, 

Sanki bu can Muhammed(sav) - Ebu Bekir görünüyor! 

Hissediyorum duygular aynı: Kâbe’ye hasret! 

Önüm Medine yolu yakın nebiye vuslat 

Gönlüm ikisini de özler durmadan heyhat! 

Mekânlar şaşırtıyor benim gibi faniyi... 


Benden uzaklaşıyor Rabbim evinden murat, 

Nasip olurda bir gün görür mü bu yaşlı surat... 

Düşüyor Medine’ye Kâbe’den kalmış suret 

Giriyorum şehrine ne ilahi saadet 

Cennet yeli sanki eser tenime baki! (inşallah!) 


II. 

Medine’den Ayrılış 


Nurundan Medine’yi Münevvere yemyeşil 

Zikrimle salâvat-ı şerife yanmakta dil 

Seyrediyorum yeşil kubbeyi gibi Habil... 

Muhammed’im kokusu burnumda her taraf gül, 

Hissettim âlemlere rahmet cemalini! 


Güneş yavaşça veda ediyor gök kubbeye, 

insanlar hazırdırlar varmak için secdeye, 

Mermer avluda coşkun ihvanın elçileri! 


Elinde tespih molla giyimliler her yerde, 

Film setini andıran kameralar son perde, 

Sağ yanımda susasam bekler zemzem emirde, 

İstanbul hatırası Medine seferinde! 

Nereye baksam  patlar flaşlar arka arkaya

Görüyorum ya Rabbi dönmüş her yer tekkeye... 


Avluya çekilen bant, akşam ezana hazır... 

Kadınlara son ikaz, giderler elde hasır! 

Hangi an yaşıyorum, saflar namaza nazır 

Yüzlerce lamba yandı, saflar kıyamda şimdi! 


Kulağım Kur’an dinler, yüreğim aşkla inler 

Yankısında Bilal-i Habeş’in sesi çınlar... 

Gözüm yeşil kubbede gönlüm huşuyla dinler, 

Gelmişte Resul(sav) imam olmuş ya bize önde, 

Her anı hissediyorum, ne görüyorsam safi… 


Ilık rüzgâr geliyor tenime övgüsüyle, 

Sanki her kıvrımında denizin dalgasıyla, 

Huzuru buluyorum ayetin ezgisiyle 

Özlerim sahabeyi görmediğim sezgiyle, 

Haram’ın mucizevî akşamında dipdiri! 

Sanki tavafta ruhum, Medine’deyim diri... 


Selam veriyorum can Muhammed sandukası 

Yanında Ebu Bekir, Ömer’i- şühedası 

Heyecandan titrerdim, duysaydım ah nidası… 

Görüyorum yangınlık çeker gelen insanlar 

Gözler ince delikte görmek diler bakanlar 

Sanki ruhsuz demirden onu sorar hazanlar 

Göz perdesi yırtılır yer değiştirir feri… 


Gerçekleri anlamak samimi olmak lazım, 

Görüntüden uzakta özü aramak lazım, 

Can Muhammedi ancak histe kavramak lazım 

Sünnetine sarılmak yaşamak lazım, harbi… 


Ah... Ah! Özledim yine, kabrinde de özledim, 

Senden ayrılması zor... Cemalini gözledim! 

Kâbe’den ayrı kalmak, can Resul’den ayrılmak, 

Hep onlarsız yaşamak, her mekâna darılmak 

Daha Medine’deyim, üzereyim savrulmak 

Düşündükçe divane, gönlümü yapar deli,

Ayaklarım dolaşır gitmenin vaktidir ya!


Hoşça kal, baki nurla yaşamış son peygamber 

Sahabenden birisi, olsaydım yanında er... 

Cemalini görerek yaşayan bir muzaffer 

Duymayı isterdim senden müjdeli haber... 

Nefes aldığım her an olsaydın bana rehber 

Olsaydın ruhu saran ki, güneşinde seher! 

Çökse deven evime ki, olsaydın misafir 

Varlığımda pür neşe giyindiğim cevahir! 

İçi bir dışı bir kul, melek üstü perisi… 


Ah... Ah! Ayrılmak çok zor, yaşamadım böyle kor 

Gördükten sonra yangın küllerinde, hissi zor! 

Perişanım, geceyi uykusuz ettim zar zor… 

Ya gelmeseydim demek teselli olur şimdi, 

(Elhamdülillah!) 


Ruhum göçmek üzere dünyadan hızla ukbaya 

Yanında, gidiyorum seninle Ankara’ya! 

Sünnetini giyerim yaşamda olur abam 

Gördüm ya Medine’ni, izi kalbimde şimdi 

(İnşallah!) 


 

Saffet Kuramaz

( Ümreden Dönüyorum başlıklı yazı safdeha tarafından 27.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.