Sonuç; teklik çokluğun; sentezin; egemenliğin; üretim gücü ve ortak üretim hareketi ilişkili olan sahipliğin ele geçirilmesi olmanın bir görünüş biçimidir. Çokluk ta, tekliğin; ortaklığa-egemenliğe doğru parçalanan çözümlenmenin, demokrasi edilmesi içinde bir beliriş biçimidir.

 

Çokluğun bağıl hareketli ortaklığı (sahipliği) içinde söz ve davranış olan ahlak başkadır. Özel mülkiyetin tekil egemenliği içinde havuç ve sopa göstermenin bağıl hareketi içinde olmanın ahlak ve tutumuna bağlı sözler başka olacaktı.

 

Ekmeklerin bozulması buydu. Çoğunluğa bağlı olan sahipliğin; özel sahiplik olmasıyla açlık, sefalet darp, gasp hırsızlık gibi eylemleriyle ahlaksızlığa dönüşmesiydi. Grup gücü güdümlü hareket imleci şimdi kişi güdümlü minnetin hareket imleci olup; kişiler velinimet olmanın minnetine dönüşmüştü.

 

Önce ekmeklerin bozulmasında kavranan buydu. Ahlak kişinin üzerinde duran elbise gibi standart bir şey olup ta ütüsü bozulan elbise değildi. Ortaklaşa olan insanın davranışı elinde olan olanaklara göre davranış olmuştu. Yani kişilerin karnının doyması karın doymanın huzuru içindeki ahlaki tutumu oldu. Karnı doymanın ahlakı tutumlu davranışı olan olanak, insan hafızasında ana eksen olmakla yer etti. Bu ilk kez olanaklı olmakla ortaklaşa tutumun ahlakı, insan kafasında; ahlakı standardı oluşmuştu.

 

Bu standart ahlakın (ekmeğin) içinde birbirine karşı hırsızlık bilinmiyordu. Birbirine karşı olur darp, gasp, yardım, himmet, bağış merhamet gibi kavramlar bilinmiyordu. Ne zaman herkesin elinde olan ortaklaşa olanaklar, kişilerden alınıp bir kişiye verilmekle; olanaklı olmanın değil, olanaksız olmanın ahlakı davranışı baş göstermişti. Yani standart algıya göre önce ekmekler bozulmuştu.

 

Bu nedenle kişilerin elinde alınan olanaklar, olanaksız olmanın davranışlar ahlakına dönüşmüştü, Yani ortaklaşa olmanın olanağı içinde kişilere dek kişilerin karnının doyma olanağı, kişilere ait karınlarının doymamasının ahlaki tutumuna dönüşmüştü. Üreten tüketen ilişkisi sahipliği bozulmakla buna bağlı sekans hareketi olan insanın tutum ve ahlakı da bozulmuştu.

 

Önce ekmekler neye göre bozuldu? Ortaklaşa olmanın, olanaklı koşulları içindeki ahlakı davranışlarına göre önce ekmekler bozulmuştu. Değilse insanın üzerine oturmuş bir ahlakı olmakla insanlar bu ahlakı çıkarmış nankörlük yapmış değildiler.

 

Kısacası şimdi ortaklaşma olanaklarını elinden aldığınız yoksula yardım etmezseniz; yoksul sizi öldürüp, gasp darp ederdi. Siz onca güvenlikçileri, onca korumaları boşuna mı tutuyordunuz. Grup eksenli sağlama içindeki grubun, grup gücüne olan eğilimle grubun grup gücünü saygılama yapma ahlakının aynısını; şimdi özel mülk sahibi monark (Mamon), kendisi için bunu gruptan istiyordu.

 

Monarkın (Mamon’un) unuttuğu ve o aşamada hesap edemediği bir şey vardı. Çoğunluk hareketi içinde olurun sağlamasına göre olan grup davranış ahlakı olan eylem, tutum ve saygılama sözleri; kişi sahipliği olan tutum içinde aynısı gösterilemiyordu. Yani olanakları yok olan kişiler, gücün merkezine tamahla bakıyorlardı. Merkeze karşı tamahın yalancı bir saygılama korkusu ortaya çıkıyordu.

 

Olanağı elinde alınan çoğunluğa göre olacak tutum ahlakı, egemenlik içindeki kişi ahlakı kişi sahipliği düzeyine doğru parçalanmakla mühür kimdeyse sultan o deyip; kişiler onu saygılıyordu. Birçok mülk sahibi (Mamon) olmakla, saygılama da; iman ibadet olan tazim ve bağlılık yemini göstergeleri de bir çoktu. Ve birçok olanlar başka başka tıynetteydiler. Bu ahlakın (egemenliğin); tekil egemene göre, olanağa göre olmanın düzenlenmesiydi.

 

Mühür sahibinin tutum ve davranışı olan isteği (sömürme ahlakı) başkaydı. Mühür sahibi olmayan kişilerin tutum ve davranış ahlakı olan sömürülmeleri başkaydı. Yani kuzu, kurt ile gezemiyordu.

 

Önce ekmeler bozuldu ifadesine yol açan şey; fikrin sömüren için, sömürülen için başka başka olmasıydı. Uzlaşmaz çelişiklerin kotarılması olan ahlak içinde insanlar bozuldu demek, insafsızlıktı. Aç bıraktığınız kedinin davranışlarının bozulmasın içinde kediyi suçlu tutamazdınız. Bu Mamon ahlakıydı.

 

Kedi olmakla insan bir yerden sonra, ön ittifaklı ortaklaşan ahlaka göre belirmekle çoğunluk tutumu olan geri iletilmeli davranışlara ayarlı referans tutumlarını ezilen çoğunluk koruyamayacaktı. Ve bundan da sorumlu olmayacaktır. Çünkü kedi temel olan geri beslenme (fabrika ayarları bencilliğe)  göre sağlama yapamıyor. Kedinin davranışı da, geri beslenmeye göre olmamakla, ahlaksızlık olacaktı.

 

Ezilenlerin ahlaksızlık yaptığı şey de kendi hazinesine saldıran kral gibidir. Aslında ezilen sınıf kaptırdığı kendi emek gücünü çalan bir ahlaksızlıktı! Hırsızlığı Mamon’un takdiri ortaya koymuştu. Bundan da mamon sorumluydu. Ama Mamon’a sorarsanız bu kedinin, ahlaksızlığıydı. Kedinin ahde vefasızlığıydı.

 

Oysa ön ittifaklı ahde vefayı bozan hırsız kedi değildi. Mamon’du. "Mülkün sahibi benim". "Ben EL Melikim" demekle; ortaklaşma sahipliği olan "ön ittifaklı ahdi imanı" bozmuştu. Ve Mamon, kendi suçunu; hikmetinden sual olmazlık marifetiyle ciğeri çalan kediye, yansıtmıştı.

 

Bu haliyle Mamon; hem suçluydu, hem güçlüydü. Ön ittifakın ahdini bozmakla suçluydu. Ortaklığın ortaya koyduğu malı mülkü elinde tutmakla, güçlüydü. Olup biten ise; bu suç ile güç arasındaki çok karmaşık inşa ilişkisiydi. İlk günahı kedi değil, Mamon işlemişti.

 

Mamon ahde vefasızlıkla günah (suç) işlemişti. Ve Mamon bir totem mesleği ve bir totem grup el emeği, göz nuru olan totem yiyeceğine ve totem zenginliğine el uzatmakla; yasak olanı yedi. Kamuya dek ortaklaşa olan mal, mülk zenginliği Mamon gibi tekil kullanıma haramdı. Mamon ilah mülkünü ele geçirmişti.

 

Totem dönem gibi ortalık içinde henüz üretim ilişkisi yoktu. Üretim ilişkisi içinde birikmekle Mamon tarafından ele geçirilir bir malın mülkün olmadığı yüz binlerce yıl içinde; Mamon bunları ben yarattım demiyordu. Bu mülk, benim demiyordu. Hiçbir şekilde "Ben EL MELİKİM" demiyordu. İlah zaten hiçbir zaman böylesi bir tekil mülk sahipliği iddiası ortaya koymamıştı.

 

Ne zaman biriken bir ortaklık içinde ürün ve servet ortaya çıktı; o vakit servetle muktedir olunacak güç kuvvet kudret te ortaya çıkmıştı. İşte bu iştahla, ortaklığın ilah mülkü olana, "bu benim" deme sahipliğiyle Mamon; ilk suçu işlemiş, ilk günaha batmış bir mücrimdi.

 

İlk günahı işleme eğilimi kişisi sahiplik içindeki ortaklığın kamu sal malına, mülküne sahip çıkmakla olmuştu. Çünkü sahiplik irade koymaktı. Sahiplik takdir etmekti. Sahiplik kaderleri belirlemekti. Köle sahip değildi. Ve kölenin sahiplik iradesi yoktu. Ve insan sahiplik iradesi olmamakla, iradesine sahip olamıyordu. Mamon’un karşısında hiçbir insanın iradesi yoktu. Bu irade dışta sağlama olan iradeydi.

 

Oysa kölenin (insanın) bir de özü olan; bencillik olan; korunan yasa olan; ne edip edip doyurulması gerekmekle dışa yönelimli özgünlükle içgüdülü iradesi vardı. Buraya ahlakı öğretemezdiniz. Buraya ahlaklı ol diyemezdiniz!

 

Buraya ahlakı öğretmek, dıştan kişi-kişi ya da kişi-kişiler içinde sosyal totemi bir bağıntılı olan süreç ortaya koymanızla ancak olası ahlak-ı olabilirdiniz. Birbirine bağıntılı dayanışma içinde ortak sağlatan süreç içinde öğrenilecek tutumla, ahlak; sizin sağlamaları nasıl yapıyor oluşunuzla ancak belirecekti.

 

Grup hareketi içinde totem ya da ilahi tutum olan bir grup iradeli sahiplikle süreci yönlendiriyorsanız; süreç özgecil ahlaklı, totem-ilah iradesi olacaktır.  Yok, eğer süreci özel mal mülk sahipliği olan Mamon iradesiyle yönlendiriyorsanız süreç ahlakı mamon ahlakı olmakla sahipti bencillik olmakla, gemisini kurtaran kaptan olma ahlakıyla, ahlakınız suç işleme ahlakı olacaktır.

 

( Mülk İlişkisi 3 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 19.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.