Günümüzde toplu taşıma araçlarında kadınlara tekme atılmaktadır. Bunu ister münferit oluşla ifade edin. İsterseniz bir kesim içinde oluşturulan genel eğiliminin uç veren patlama belirtileri oluşuyla algılayın.

 

Hukuk bunu psikolojik oluşla algılarsa, burada çok büyük bir sorun vardır. Tekme atmak psikolojik ya da akıl sağlığı yerinde olmazla; rast gele duruma, rast gele atılmış bir rahatsızlık belirtisi olma gibi gösterilmesine rağmen; aslında bilinçli bir hedefe, bilinçli yönlendirilmiş; öznel nedenli tutum olmakla görülmektedir.

 

Tekme, anlamca: mekanik eylemle atılan bir tekme de değildir. Sığaya çekilen tekme, kendisini savunamayan mağdurun darp olmasını konu eden bir tekme de değildir. Kişi akıl sağlığının bozukluğu hiç değildir. Tabii ki bunlar cezai yaptırım oluşla hukukun ele alacağı ayrı bir işlev görevdir.

 

Burada bir kısım kesimin sosyo toplumsa değer yargısına karşı; diğer bir kısım, sosyo toplumsa kesimler içinde estirilen tahrikin gerilimleri sonucunda oluşan bir reaksiyon vardır. Bu reaksiyon ister en sakin kişi tarafından ya da isterse en ebleh kişiler tarafından atılmış olsun.

 

Kişileri, en aklı başında oluşla; ya da kişileri en ebleh oluşla tekme atar olmanın haklılığı! İçine getirildi. Bu haklılığı! Sufle eden süreç sorumluları nedenle, hazırlanan maşaların; Papin tenceresi misali patlar oluşuyla atılan ve attırılan tekmedir. Yani tekme süreci; azmettiricili ve azmedenlidir.

 

Kişilerini her an; bu algılarla patlamaya hazır oluşun kotarıcısı durumu içine getirmesi kapsamında olmakla bir patlama olan bu tekmeye; ister en zayıf yerde ya da isterse en akıllı yerde patlama diye bakmak, başka bir aymazlık ve yanlılık olmakla; yeni bir Papin tenceresi sıkışmasına meydan vermek demektir.

 

Kitlelerin karşısına, kitle iletişim araçlarıyla mecliste; "edepsiz kadın, sus be kadın, kaportası bozuk kadın vs. gibi hitabı oluşlarla çıkmak; oluşması uzun vadede yazılan bir senaryo gibi olmakla kaderler çizilmiş oluyor.

 

Sonra da bir anneye evladına terlik attı; terlik silahtır deyip 2 ila 4 yıl arasında ceza ön görmek tam bir kara mizahtır. Terlik bir savunma ve saldırı şekli zımnında oluşla silah değil mi? Elbette silah türünden bir değerlendirmedir. Elbette bu hareket müeyyide oluşla değerlendirilmelidir.

 

Ama siz toplumun bir kesiminin değer yargısına atılan tekmeyi silah olmakla; baskı, sindirme ve korku aracı olan yıldırtmasını, görmemekle; işi akıl sağlığına indirgerken; aynı akıl sağlığını, toplumun değer yargısına terlik atmıyor diye; çocuğa atılan terliği akıl sağlığıyla değerlendirir değil de cezai işlem türünden bakan gözle; terlik atmayı akıl sağlığı gibi görememeniz nedendi?

 

Toplumun değer yargısına konu olan manzara şuydu. Siz laga lugalara bakmayın. Kadının başının açık olup olmaması söyleminin altında TV'lerde değilse de her sosyal ortamda bu tür söylemlerle kadınların ahlakı, iffeti tartışılıp söylenmektedir. Bu bir.

 

Bu tür söylemler gerisinde, nihai sonuçla kadınların içeri sokulması mantığı vardır. Bu bağlam içinde olmanın vurgularını yapan sosyal kesimlerden ziyade siyasetler aydınlar! Bu konuyu çok kaşımaktadır. Bu tarz tartışmalar da demokrasinin ayrıntı olan karşı sekansında olumsuzluk biriktirmesidir.

 

Bir siyaset, türban takan sosyal sürece karışmaz. Bu süreç toplumsal süreç içinde olduğunda haklı ya da haksız bir nedenle tartışma yaratmaktadır. Taraf siyasetler bunu, kendi pencerelerinde ayrımcılık bölücülük oluşla görmekten kaynaklı; engellemeleri vardı.

 

Bu engelleme esnasında direnen türbanlı kadınların yanında; haklı ya da haksız olmalarıyla onları destekleyen hayli türbansız kadınlar vardı.

 

İşin bir tuhaf yanı da şu. Sosyo toplum sal değer yargısına atılan tekme, başı açık kadının yüzünde patlamıştı. Toplumsal değer yargısını biran bırakalım. Tekmenin diğer bir yansıması da kadına uygulanan şiddettir.

 

Kadına uygulanan şiddet karşısında ve kadının sokağa çıkmasına; kadının giyim kuşam tarzına karşı oluşla uygulanan bu tekme; kadını eve kapamaya dönüşecek olmakla; başı açıkların karşı koyan eylemlerine, hiç bir türbanlı kadın, sırf kadın oluşlarıyla destek vermemeleri hakikaten gariptir!

 

Demokrasi ayrıntıda değil de özünde sınıflı toplumu yöneten ve iş hayatını düzenleyen sınıf baskısına karşı oluştur. Demokrasi mülk egemenleriyle birlikte çalışma hayatında ve yönetimde söz sahibi olmayı ortaya koymanın aksam (sekans) hareketiydi. Egemen güç karşısına kolektif demokratik güç dengesi ve frenlemesi, sekans edilmiştir

 

Yani demokrasi; mülkleri olmakla ezen sınıfın mülkiyetini esas alan mülkçü adalet içinde; ezene karşı ezilenin bu tarz düzenleme içinde yönetimde ve iş hayatında söz sahibi oluşla ben de varım demesinin hukuki mücadelede bulunma karşılığıydı.

 

Bu tür sistem içende olmakla demokrasi bu sisteme göre doğru bir mekanizmadır. Bu mekanizmanın ayrıntı olan ayaklarından (bağıntılarından) biri de, seçme ve seçilme hakkıdır.

 

Seçme ve seçilmeyi araç oluşla sistem sekansları içine hamule etmekle bu durumlar kendi içinde karşı denge yapıcılarıyla kollu terazi (bileşik kap) hareketi gibi çalışırlar. Böylece sistem demokrasi bağıntılı olan ayrıntı bir sekans hareketini oluşur. Böylece ortaya koyacağımız olumlu ve olumsuz birçok yansımalarda kendi sekansları içinde meydan alacaktır.

 

Seçme ve seçilme hakkı içinin ÖZÜNDE yönetimde söz sahibi olam ve iş hayatını düzenleyen kuralları inşa etmede söz sahibi olma hakkınız olan karşılıklı muhataplık haklarınız böylece erke taşınacaktır. Bu ayrıntı da işin son derece önemli yanıdır.

 

Seçme, seçilme olan bu sürecin içinde siyasetçilerin sizin düdüğünüzü çalması gibi çok olumlu bir yan olmasına karşın; aynı siyasetçilerin sizin değil de ağırlıkla egemen sınıfın düdüğünü çalması gibi bir yığın olumlu olumsuz alt bağıntılarına parçalanan ayrıntıları da kaçınılmazdır. Yani şeytan (akıllılık ta akılsızlık ta ve vesvese de) ayrıntıda gizlidir.

 

Yine sizin seçtiğiniz bir kişi, sizin onu seçer olmanıza ve sizin onu seçerliğinizi kutsayıp; "milli irade üstünde hiç bir irade yoktur" derken; "siz kavga edersiniz, Rektörünüzü seçemezsiniz. Yargı erkini seçip atayamazsınız. Nereye ne yapılacağını bilemezsiniz.

 

Tüm bunlara ben karar veririm. Sizin aklınız ermez" demekle tiranlaşan seçme seçilme hakkı içindeki esas olan mahfuzular yiter. Böylece demokrasi karşı sekansta kendinden kaynaklı olan bu türden aksamalarının tüm olumsuzluklarını birikir.

 

Yani demokrasi ile kazanılan ezen sınıf karşısındaki iş hayatını düzenlemede ve yönetimde söz sahibi olmanızda muhatap alınmanız, sözleşen taraf oluşunuzla erk masasına oturma hakkı kazanmanız türü demokratik sekansı oluşucu ayrıntı müktesebatlarıyla bu yaptıran güce "ortak olmanız (şirk koşmanız)" ortaya konurken bu çok büyük bir başarıdır. Ve bu demokrasiyi oluşacak sekansın sadece bir kısmıdır.

 

Ezilen kolektif emek gücü sahibi sınıf için doğru ve haklı olan da bu kazanımlardı. Ne var ki bu kazanımlar sizi; karşı tarafın yansıtması içinde ezen sınıfın yaptıran gücüne karşı şirk kılma içinde gösterir.

 

Gerçekten de tarih boyunca ezen sınıfın yaptıran gücü içinde sizin de yer almanız (ezilenlerin de yer alması) ezen sınıfa karşı bir şirklik iddiasıdır. Bir irade birliğidir. Bu güç içinde sizin irade de bulunmanız; irade ortaklığınız egemen sınıfa göre sizin egemen sınıfa şirk koşmanızdır.

 

Yani egemen iradeyle ortak irade içinde olmanızdır. Ortaklık hakkıyla egemen sınıfa karşı talepli mücadele verme hakkınız; bu yol sekansından birisinin oluşumunu sağlamak için herkese seçmenlik hakkı vermenizdir.

 

Seçmenlik hakkı demokrasi içinde doğru bir yol adımlı, sekanstır. Bunun karşı bu sekansın içinde bu sekansın gerçekleşe bilmesi için ortam, bu hakkı kullanacak olanlara bir yükümlülük yükler.

 

Bu yük bu hakkın kullanım donanımı olacaktır. Böylece bu hakkı kullanma bu hakkın kendi hak alanı içinde denge sekansı olacaktır. Seçim yapabilme hakkının kullanılma işinin bir bilgi işi olmasıdır.

Bilgi, sınıfsal yanlılıkla olur. Bilgi, sınıfsal ve sosyo toplum sal felsefenin bilinciyle olur. Bilgi bilim sel felsefeyle olur. Bilgi, haklarınızı ve sorumluluklarınızı bilmekle olur vs.

 

Değilse yapılan şu iş için ne diyorsunuz? Yollu sorulara; "Allah razı olsun"la başlayan cümle; tümden demokratik bilincin yokluğu olmakla hak ve sorumluluk bilgisinin de yokluğu, bir demokratik kazanım olan vatandaşlık bilincinin de yokluğudur.

 

Demokrasi 1789 hareketi sonrasında ulusçuluğun getirdiği özel özgün bir kavramdır. Bunun kullanım koşulu da o ulusa vatandaşlık bağıyla bağlı olmakla vatandaşlık bilincine sahip olmanızla gerekli kılınıp ön görülmüştür. Demokratik hakları vatandaşlık bağı ve vatandaşlık bilinciyle kullanırsınız.

 

Demokratik tavırların tezahürü içinde genel yığınlar bilgiden yoksun olmakla, seçme seçilme işinin bir yanı cahilliğin seçen bir baskı ve basıncı olur. Ve cahilliğin oluşturduğu bu baskı ve basınç da demokrasinin ezen güç karşısındaki karşı sekansta kendi alanı içinde aksayan verimli olmayan ayrıntı olmakla yansır.

 

Bu, demokrasi gibi çevrimli olan her tür genel akışın yasasıdır. Her akış aksar. Her akış olumlu olumsuz yanıyla aksar. Olumluluğun, olumsuzluğa aksamadır. Olumsuzluk ta olumluluğa aksamadır.

 

Fazla ayrıntılara girmeyeceğim. Ezilen sınıfın, sınıf bilinci olmakla yönetime katılması ve iş hayatı içine ezilen sınıfın söz sahibi olması demokrasilerde bir mukavele şartıdır. Takım erki içinde söz sahibi olma işi bu mukavele ile erke taşınır. Uygulaması da seçme seçilme hakkıyla yapılmaktadır. Ve de âlâdır.

 

Demokrasinin ezilen taraf sekansındaki bu olumlu ayrıntılar karşı, aynı noktadaki diğer olumsuz oluşma da cehalete seçtirme olmakla gözetilen olumlu demokrasi hedefleri; cehaletin demokrasisine dönüşür.

 

Cehaletin demokrasisi öznelce bilinçli şekilde, egemen sınıf ideolojili ekonomi politik siyasetler nedeniyle böyle ağırlıkla olduğu gibi yine böyle olacağı doğal dinamiğin yansıma kanunu oluşuyla da öyledir.

 

Bir olumluluğa karşı, bir olumsuzluk; mutlaktır. Demokrasinin bu ilk aşamasında olumluluğun yararı olumsuzluğundan daha baskın olmasıyla ve daha ağır gelmesiyle süreç; sahip çıkılan, korunan bir süreç olmaktadır.

 

Yani demokratik tavrın kullanıma sokulur sokulmasıyla cehaletin baskı ve basıncı duyulmakla birlikte; cehaletin baskı ve basıncı, takım erki içinde söz sahibi olurlunlu kazanıma göre hafif kaldığı sürece demokrasi yürürde olacaktır.

 

Ta ki cehaletin baskı ve basıncı, olumlu yararı hafif kıldığı noktada; demokrasinin seçme seçilme hakkı kutsanır olmaktan çıkmıştır.

 

Demokrasi tavrını ezen sınıf ya da egemen sınıfla; ezilen ya da nesnel üretim gücü ve üretim araçları sahipliğinden yoksun kılınmakla emeğinden başka bir şeyi olmayan sınıf olmakla temel iki parçalı sekans yapılır.

 

Takım erki olan (oligarşi olan) sekans güç iken; diğer sekans gücün baskı ve basıncını azaltıp firenleyken sekans olmayı düzenlemenin iradesi olacaktır. İkinci sekans, birinci sekanstaki her bir oluşumun karşı direnci olmakla demokrasi sınıflar yararı olmada kullanılan bir araçtır.

 

Ana alanı, temel iki sekansa ayırdığınızda sekanslar içinde "ana alan inşa" öngörülü parçalı oluş içinde demokrasi farklılıklara tahammül etmedir de. Keskin sekans içinde mutlu-mutsuz olan sınıf ayrılıklarını bir arada tutma ve bu birliği oluşturma düzenlemesi (rejimi ) olması bu ayrıntılardan sadece bir ikisidirler.

 

En yukarıdaki iki örnek demokrasiye kuram ve kurallarıyla da sahip çıkamamanın, demokrasiyi hangi boyutlarda hangi boyuta geldiğini göstermeğe açık bir halidir.

( Demokrasi A başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 11/8/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.